⭐ 5. Bölüm ⭐

107 29 56
                                    

 🍁 Düzenlendi 🍁

" Ölüm; ben onu çiçeklerle giderken gördüm.                                                                    Ölüm; ben onu yaşamları silerken gördüm.                                                                                    Obur doymazlıkların, obur açlıklarında,                                                                        
   Ölüm; ben onu varlıkları silerken gördüm.                                                                Ama bir de yokluğun ve yüreğin önünde;                                                                                         Ölüm; ben seni utanç ile titrerken gördüm.

                                                                               .  Özdemir Asaf    

  Karanlık bir odadaydım gözlerimi açtığımda. Hissettiğim tek şey boynumdaki ağrı ve bileklerimi sıkan ip. Gözlerim nerede olduğumu anlamak adına taradı odayı. Ama nafile... Oturduğum yerde biraz dikleştim.

En son ne olduğunu hatırlamıyordum. "Gerçekten bize ne olmuştu?" En son... En son girdiğimiz petroldü ve Hamdi! Hamdi bizi yakalamıştı. Ama sonra...

Ben oturduğum yerden kalkmaya çalışırken bir ses duydum. Sesin bana doğru yaklaştığını anlayınca oturur pozisyona geçip gözlerimi yumdum. Sese odaklandım. "Ağabey, ya kıza bir şey olursa? Bütün planlar alt üst olur biliyorsun değil mi? Hem şu lanet polis konuşmuyormuş." Kaşlarımı çattım. "Bana bir şey mi yapmışlardı?"

Vücudumda herhangi bir acı veya ağrı yoktu. Hamdi bir süre cevap vermedi. Ben cevap beklerken bulunduğum yerin ışıkları açıldı. Sonra bana yaklaşan adımlar. Biri koluma dokunup dürttü. Uyanık olup olmadığımı kontrol ediyordu. Ben hiç hareket etmeden duruyordum ki az önce konuşan adamın sesi duyuldu. "Ağabey kızın bayılması üzerinden çok zaman geçti. Ya bir şey olursa?" dedi ürkekçe. Sesi titriyordu. Sonra Hamdi konuşmaya başladı. "Kapa çeneni. Biraz daha dursun yoksa bakarız bir çaresine. Sen git şu polise bak. Öldürmesinler eğlenelim derken. Oda lazım bana." Dedi Hamdi karşısındaki adama bağırarak. Yakınımdaki ayak sesleri uzaklaşırken bir süre bekledim. Gözlerimi aralayacaktım ki Hamdi'nin puslu ve sinirli sesi doldu kulaklarıma. "Ben ilk kez bu kadar mutlu oldum biliyor musun? Hem de benden babamı ve ablamı alan düşmanımın kızı tarafından. En başta "olmaz" dedim. Ama sen konuştun ki bana. Dedim kendime "Bu kızda senin gibi acılı. Nefret var, acı var." Ama sonra fark ettim kininin, nefretinin sebebi benmişim. Gözlerindeki öfke bana imiş. Şimdi ne yapacağım ben. Dün benden kaçtın ya o şerefsiz ile. Çok sinirlendim sana. Öldürecektim..." dedi ve sustu bir süre. Ne kadar sustu bilmiyorum. Sonra ben gözlerimi yavaş yavaş aralarken yanıma oturup karşı duvarı izlediğini gördüm. Sonra tekrar işittim sesini. 

    "Öldürecektim... Ama dün sen bayıldın ya önümde, korktum. Sana bir şey olacak diye ben öldüm. Nasıl bu kadar güçsüz kaldım bilmiyorum. Ben belki pişman olursun diye bekledim. Ama bende, benden kaçardım. Ben bencil bir adamım. Ama sen yanlış yaptın ve her yanlışın bir bedeli vardır." Dedi ki nefesimi dışarıya bıraktım. Ne tepki vereceğini umursamadan konuşmaya başladım. "Babam derdi ki: "Her insanın bir yanı hep iyidir. O insan ne yaparsa yapsın iyi yanını öldüremez. Ama kendini iyi olmadığına inandırabilir. Ve asla unutma şu dünyada en iyi insanlar sevmeyi bilenlerdir." Ayrıca çok yanılmışsın. Benden asla vatanımdan nefret etmemi bekleme. Benden anne ve babamı alabilirsin ama vatan sevgimi asla. Sana bakarken gözlerimdeki bütün kin sana aitti. " Dedim neden böyle bir şey söylediğimi bilmeden...

Kanatsız Kelebek 1 ( Düzenleniyor ) #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin