Bölüm 20-final

1.2K 73 50
                                    

BuckyBarnes: Evet...

BuckyBarnes: Evet, özledim.

BuckyBarnes: Stark Kulesinde misin yoksa Avengers evinde mi?

TonyStark: Stark Kulesi.

Bucky, Tony'den gelen mesajla birlikte ceketini koltuğun üstünden alarak ayağa fırladı ve kapıya doğru koşuştururcasına yürümeye başladı. Bu sırada, mutfakta elinde süt dolu olan bardağıyla oturan Steve ona seslenmişti.

"Nereye gidiyorsun Bucky?"

Bucky, yüzüne yerleşmesine engel olamadığı gülümsemeyle Steve'e döndü ve "Çok yüksek ve parlak bir yere..." dedi.

Steve'in kaşları çatıldı ardından, "N-Anlamadım neler oluyor? Neden öyle sırıtıyorsun sen?" diye sordu.

"Güzel şeyler oluyor dostum... Hem umulmadık hem de güzel. Biliyor musun? Güzel bir adam, "her duygu, onu anlayana kadar aslında bir nefrettir" demişti bana ve ben de nefret sandığım o duyguyu sonunda anladım. Ondan geç olsa bile, anladım..." diyerek sırıttı Bucky. Yüzünde şapşal bir gülümseme vardı.

Steve, duyduklarıyla oturduğu yerden kalktı ve "Tony'e mi gidiyorsun?" diye sordu. Bucky'nin kurduğu cümleler şimdi mantıklı geliyordu ona. Yüksek, parlak bina. Stark Kulesi. Fakat, Bucky'nin Tony Stark'a aşık olması?

Bu ona mantıklı gelmiyordu.

"Bucky, iyi misin sen? Stark'a mı gidiyorsun?" diye sordu tekrardan Steve, Bucky ona şapşalca sırıtırken başını onaylarcasına salladı ve "Oyalama, beni bekliyor," dedi.

Steve, üstüne çöken hissin ne olduğunu bilemeyerek çatık kaşlarının altında parlayan mavi gözlerini en yakın arkadaşına dikti. "Tony Stark'a mı aşıksın?"

"Bu, kötü bir şeymiş gibi söylüyorsun?" dedi Bucky, şaşırmıştı ama şaşırmaması gerekirdi. Steve, Tony'i iyi tanıdığını sanıyordu, fakat onu hep kötü yönleriyle anlatıyordu.

Oysaki Bucky'nin gördüğü Tony farklıydı. Aslında görmemişti bile, onunla ilk karşılaştığında düşmanlardı, içinde bulundukları ortam bunu gerektirmişti.

Sonuçta, Howard ve Maria Stark'ın katiliydi Bucky... Ve Tony, buna rağmen ondan nefret etmediğini söylemişti. En azından bir parçasından, o olan kısmından Bucky'den nefret etmiyordu. Aynı şeyi, Kış Askeri için söyleyemezdi.

"Yani? Tony Stark'tan bahsediyoruz?" dedi Steve, ardından mutfak kapısına yaslanarak, "Siz... Sen, nasıl seviyorsun onu? Yani bundan emin misin? Çünkü Tony sana öyle yazmış olsa dahi-" Bucky, metal kolunu hafifçe kaldırıp elini havada salladı ve "Daha fazla devam etme Steve. O konuşmaların üstünden çok geçtik ve... Nefrete en yakın duygu aşktır. Sanırım, küçük Demir Adam sınırını şaşırmış ve... İnan bana, onun bu şaşırması, beni de şaşkınlığa itti ve sonuç bu. Ah, anlamanı bekleyemem sen onu tanımıyorsun bile..." dedi Bucky. Ardından şaşkınlıkla kalakalmış Steve'i bırakarak evden çıktı.

***

Tony, gelen mesajla birlikte hafifçe gülümsemişti. Ne zaman ona karşı böyle duygular beslemeye başladığını bilmiyordu bile, sadece bir şeyler hissediyordu ve bu alışık olmadığı bir şeydi.

Buna tuhaf bir şekilde tutunma isteğiyle doldu ve Bucky'e sarılmak istedi.

Sanırım, bu isteğine kavuşacaktı çünkü Bucky ona geliyordu.

***

Bucky, Stark Kulesine girdiğinde, hızla en üst kata çıkmak için asansöre yönelmişti. Metal kolu sürekli olarak gözüne batıyordu, bu kolu Shuuri onun için yapmıştı ve bir öncekine göre oldukça kullanışlıydı. Fazladan özellikleri bile vardı.

Tony'nin ne yaptığını merak ediyordu ve muhtemelen Tony'nin elinde bozuk bir kol olsa bile takmasına izin verirdi.

Bucky asansörün kapısı açıldığında, karşısında kaşları kalkık bir Tony Stark görmeyi beklemiyordu.

Şaşkınlıkla asansörden bir adımda çıktığında, aralarında iki, eğer büyük adımlarsa bir adımlık bir mesafe kalmıştı ve Bucky o mesafeyi bir an önce kapatmak istiyordu çünkü buraya gelene kadar aklını dolduran düşünceler şimdi tüm vücudunda dolanıyordu.

Tony, kısılmış gözleriyle Bucky'i incelerken, "Eski kolunu istediğine emin misin?" diye sordu. Yeni kolunu fark etmişti, zaten kolsuz gelmesini de beklemiyordu. Shuuri ona bir iyilik yapmıştı, Tony bunu biliyordu çünkü Steve ve Bucky, T'Challa tarafından Wakanda'ya götürüldüğünde Shuuri'nin teknolojisini alt ederek, tasarım dosyasını hacklemişti.

Orada da, tasarlanan bu kolu görmüştü.

"E-evet, eminim..." dedi Bucky, onu inceleyen Tony'nin kahve gözlerine büyük bir dikkatle bakıyordu. Tony'nin onda ne gördüğünü anlamak istiyordu.

Tony tekrardan Bucky'nin gözlerine bakarken, "Öyleyse, çalışma odama geçelim..." dedi ve Bucky'e sırtını dönerek çalışma odasına yönelmişti ki bir anda vücudunu saran kollarla olduğu yerde durdu.

Bucky ona sırtından sarılmıştı!

Tony'nin yüzünde hafif, ego dolu gülümsemesi belirdiğinde Bucky'nin tok sesi ve sıcak nefesi kulağına süzülmüştü adeta.

"Bir hoşgeldin sarılması fena olmazdı..."

Tony hafifçe başını çevirip, neredeyse yüzleri arasında hiç mesafe olmaksızın dibinde duran Bucky'nin dudaklarına doğru konuştu.

"Ya da bir hoş buldum öpücüğü?"

evet burada bitiriyorum çünkü ben ne kadar öpüşme-smut okuyor olabilsem de yazamıyorum yazsam yazarım da şey ya

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

evet burada bitiriyorum çünkü ben ne kadar öpüşme-smut okuyor olabilsem de yazamıyorum yazsam yazarım da şey ya... şey oluyo... ben utanıyorum galiba. ehehe :')

okuduğunuz için teşekkürler, bir sonraki fanfic ya da kurgumda görüşmek üzere!!! :')

Anonim | winteriron ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin