9.BÖLÜM

392 15 6
                                    

Hem izliyordum,hem de ağlıyordum. Bu yaşadıklarım da neydi böyle. Güneş daha fazla izlememem için bilgisayarı kapattı. Bayılacak gibi oldum. Enes arkamdaydı beni tuttu. Elini geri çektim. Ona döndüm ve acı acı baktım. Ben yapmadım, kandırıldım diyip dursa da ona hiçbir şekilde inanmıyordum. Yüzüne bir tokat attım ve "yazılar olsun sana sakın peşimden gelme".

Arkama bakmadan, insanların bana olan acı bakışlarına, birbirleriyle yaptıkları konuşmalara aldırmadan aşağı doğru indim. Güneş arkamdan geliyordu. Ben kapının önündeyken kolumu tuttu "başak nereye?" "Güneş biliyorum yanımda olmak istiyorsun ama biraz yanlız kalmak istiyorum lütfen canım" dikkat et dedi ve kapıdan çıktım.Biraz ilerideki sahile kadar yürüdüm ve bir bankta tek başıma oturdum.Gözyaşlarım dinmiyordu ve herkesin şaşkın bakışları üzerimdeydi. Hava güzeldi, insanlar dışarıda. Herkes çok mutluydu, ben hariç. Sevgilisiyle el ele olanlar, parkta çocukarını sallayanlar, martılara simit atanlar, midye yiyenler, birbirine pamuk şeker alanlar...

Sonra düşündüm. Herkes bu kadar mutluyken ben neden ağlıyordum. Herkes beni üzmek zorunda mıydı? Bana asla böyle birşey yapmaz dediğim adam bana nasıl bunu yapardı? Gözyaşlarımı sildim ve eve gitmeye karar verdim. Bir taksiye bindim ve eve gittim. Telefonumu çıkardım. Şarjım bitmişti. Hemen apartmana girdim. Asansöre bindim. Aklıma ilk tanıştığımız gün geldi. Ama artık ağlamayacaktım. Onu unutmam gerekiyordu. Zor olsa da.

Kapımın önüne geldim. Ayakkabılar vardı. Annemler gelmişler.Bugün hafta sonuydu demek bana sürpriz yaptılar. İyi ki anneme anahtar vermişim. Telefonumun şarjı da yoktu, kapıda kalacaklardı. Gelmeleri bir yandan da iyi olmuştu. Hem olanları unuturdum, hem de onları çok özlemiştim. Babamın ayakkabıları yoktu.Ramazanın da. Babam kesin yine gelmedi. Tabi haklı olarak. Onun da orada işleri var.Ramazan da kesin dışarı çıkmıştır. Hemen kendime çeki düzen verdim. Annem beni böyle görmemeliydi.Yoksa o da çok üzülürdü. Zile bastım. Kapıyı annem açtı.

- Hoşgeldin kızım.

-(kocaman sarılarak) Asıl siz hoşgeldiniz anneciğim.

Onu gerçekten de çok özlemiştim.Zaten çok üzgündüm. Annem bana çok iyi geldi. Sonra koşarak Azra geldi:

-Aaaaa... Ablam gelmiş. (sımsıkı sarılarak)

-Ablacığım hoşgeldiniz birtanem. Çook özledim seni...

-Bende...

-Anne Ramazan nerede?

-Dışarı çıktı kızım. Gelir birazdan.

-Keşke önce bir ablasını görseydi.

-Ben de söyledim ama Ramazan işte bilirsin.
Azra ablanı bırak da montunu çıkarsın kızım.

-Bırak anne ya ablasını özlemiş.

Azrayla sarıldıktan sonra montumu çıkardım. Ellerimi yıkadım. Biraz Azrayla oynadım. Sonra annemle yemek yapmak için mutfağa girdik. Annem neyin var diye sordu. Birşey yok desem de inanmadığı her halinden belliydi. Ama fazla üstelemedi ve akşam konuşacağız kaçamazsın dedi. Sonra kapı çaldı annem salondaydı:

-Anne sen kalkma ben baktım Ramazan gelmiştir. (Kapıyı açtım)

-Oooo hoşgeldiniz Ramazan Bey.

-Abla yapma ya... (sarılarak)

-Geç hadi geç buz gibi olmuşsun zaten.

-Mmm... Çok güzel kokular geldi. Hamarat ablam neler yapmış bakalım.(dalga geçerek)
-Şimdi yiyeceksin terliği. Hadi ellerini yıka sonra çabuk sofraya. Sana göstereceğim ben ablayla dalga geçmenin ne demek olduğunu.

Evet iki saat önce üzgündüm. Ama şimdi bütün üzgünlüğüm, kırgınlığım, kızgınlığım gitti. Bir kez daha anladım ki ailem bana iyi geliyordu.

Yemeğimizi yedik.El birliğiyle sofrayı topladık. Biraz televizyon izledik ve sohbet ettik. Bana çok iyi geldi. Sonra Azra uyudu. Saat de bayağı geç olmuştu. Ramazana da uyumasını söyledik. O da yattı. Anneme iyi geceler dedikten sonra ben de uyumak üzere yatağıma gittim. Birkaç dakika sonra odamın kapısı çaldı. Annem içeri girdi.

-Kızım yorgun değilsen biraz konuşalım mı?
-Gel anneciğim.

-Annem sen iyi değilsin. Ne oldu anlat hadi.

-Bildiğin şeyler işte anne. Enesle ilgili. Bu sefer beni çok üzdü anne. Tamamen bitti artık. (ağlayarak)

-Üzülme kızım. Biliyorum elinde değil ama eğer o seni üzüyorsa demek ki seni hak etmiyor. Sen yoluna bak artık. Kimse için kendini üzmeye gerek yok. Bak Başak hani bana Rüzgar diye bir çocuğu anlatmıştın ya bence ona bir şans ver. Belki seni mutlu eder ne dersin?

-Ama ben Enes'i...

-Biliyorum sen onu seviyorsun. Ama unutabilirsin. Yine de senin kararın.

Annem iyi geceler dedi ve gitti. Uzun zaman sonra annemle konuşmak çok iyi gelmişti. Galiba haklıydı ve Rüzgar'a bir şans vermem gerekiyordu.Ama buna zaman karar verecekti. Biraz düşünmem gerekecekti. Enes'i çok sevsem de....

AŞK YENİDEN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin