Yattığı yerden gözlerini kısarak parlak ışığa baktı. Perdesi açık kalmıştı ve yansımadan tam gözüne gözüne parlıyordu. Elini gözünün önüne siper etti, fakat bir süre sonra böyle olmayacağını fark etmiş, yataktan kalkmaya karar vermişti.
Gözlerini ovuşturarak tek eliyle geriye doğru esnerken, camın önüne gelmişti. Perdenin açık kalan kısmını kapatırken, dün geceyi düşünüyordu.
"Camıma kilit taktırmalıyım.." diye mırıldanmış, ardından lavaboya yönelmişti. Sadece kısa bir süre içerisinde işini halletmiş, küveti suyla doldurmaya başlamıştı. Biraz rahatlamaya ihtiyacı vardı.
Kıyafetlerinin yerle buluşmasını sağladıktan sonra, eliyle suyu kontrol etmiş, ardından vücudunu sıcak suya bırakmıştı.
Yüzü hariç, geri kalan her yeri suyun içerisindeyken, gözlerini kapattı. Düşünmeye başladı.
İnsan kirlenmiş ruhunu suyla temizleyebilir miydi?
Sonra duraksadı.
İnsanları her zaman kötü şeyler yapmaya zorlayan bir şeyler olurdu. Acaba onun hikayesi neydi? Nasıl başlamıştı tüm bunlara? Kaç kez dört duvar arasında tıkılı kalıp, "bunu neden yaptım?" demişti.
Hiçbir şeyi merak etmediği kadar merak ediyordu. Adını, kim olduğunu, en çokta hikayesini.
Ama o bir yalancı olabilirdi, öyle değil mi?
Park Jimin, parmakları buruşana kadar suyun altında kaldığında, gözlerini açmıştı. Midesi bir şeyler yemesi gerektiğini dile getiriyordu.
Askıda olan havluyu beline sarıp, baş havlusuyla saçının ıslaklığını almış, havluyu tek omzuna atmıştı. Dolaptan aldığı tarakla saçlarını geriye atarken, bir yandan ıslık çalıyordu.
Lavabodan çıkıp, koridordan odasına yönelmişti. Odaya girdiğinde gördüğü şey ıslık çalmasını yarıda kesmiş ve şaşırmasına sebep olmuştu.
Raflardaki çerçeveleri karıştıran Kim Taehyung bile duraksamıştı. Bir zamanlar öldürme isteğiyle dolup taştığı Park Jimin'in bu kadar güzel olması, imkansızdı. Fakat göz attığı kadarıyla vücuduna, belki de bıçağının dolaşacak olduğu en güzel tendi.
Park Jimin sessizliği bozan taraf olmuştu. "Burada ne yapıyorsun?" dedi. "Yine?"
Sonra açık olan cama çevirdi bakışlarını. Gerçekten kilit taktırmalıydı.
Kim Taehyung sonunda gözlerinin içine bakabildiğinde, Park Jimin anlamışçasına bedenini kapatmaya çalıştı.
"Bir anlaşmamız vardı, yani olacak.." diye mırıldanıp bakışlarını çerçevelere çevirmişti.
"Bunun için konuşmamız gerek."
Park Jimin kaşlarını çattı.
"Ciddi bir şekilde."
Oturduğu yataktan, etrafa bakınmaya başladı.
"Her şeyden haberi olan bir insansın, numaramı nasıl bulamadın?"
Kim Taehyung gözlerini devirdi. "Akşam bir yere gideceğiz," dedi. "İşin var mı? Neyse, umurumda değil, bir önemi yok."
Sadece kısa bir anlığına onunla normal bir diyalog kurabileceğini düşünmüştü Park Jimin, sadece kısa bir anlığına.
Jimin, giyinmeye karar verdiğinde mırıldandı. "Bir dahakine kapıyı kullan. Normal bir insan gibi, çalarak.."
Ama Kim Taehyung onu dinlemeyecekti, onun doğasında kapı çalmanın başka bir anlamı vardı, olduğu yerden alıp götürmek gibi.