"Bunu size çocukluğunu ve dahası ergenliğini yaşayamamış genç bir kadın olarak yazıyorum. Hayatını, babasının şiddeti ve öfkesinin gölgesi altında geçirmiş bir çocuğun kaçışı bu belki de. Ama ne olur üzülmeyin. Bu asla sizin yüzünüzden değil. Atilla'ya artık beni aramaktan vazgeçmesini söyleyin çünkü gelmeye hazır olduğumda onun beni bulmasına izin vereceğim. Güzel bir yerdeyim ve Ufaklık da benimle. Sizi üzmek istemezdim ama kendimi toparlamam gerek. Beni o akıl hastanesine kapattığı için Atilla'yı affetmeye çalışıyorum. Kendinize iyi bakın. Sevgilerimle, Aslı."
Mektupta gönderen adresi olmadığı için biraz zorluk çıkardılar ama sonunda ikna oldular. Bunun bir sürpriz olması gerekiyordu. Postanede çalışan genç kız bunun ne kadar romantik olduğunu düşünerek bir kez olsun istisna yapabileceğini söyledi. Kasaba merkezinden eve yürüyerek dönmesi bir buçuk saatini bulmuştu. Yol gittikçe tenhalaşırken Aslı ürperdiğini hissetti; eve uzaktan baktığında teni buz kesiyordu. Bir an için evin başka bir gerçekliğini gördü. Tüm gövdesini sarmaşıklar sarmıştı; alt kattaki camların çoğu kırılmıştı. Üst kattaki yatak odasının yola bakan camı kırıktı. Yerlerde cam parçaları vardı. Şimdi odada duran ayaklı uzun abajur yarısına kadar camdan dışarı çıkmıştı. Işıklar yanmıyordu. Aslı gözlerini kapatıp içinden ona kadar saydı ve tekrar açtı. Ev yerli yerinde duruyordu; camlar sağlamdı ve sarmaşıklar yok olmuştu. Aslı üst kattaki cam kırığının sebebini görmüştü gözlerini kapattığında. Bir hayal, gerçek olmadığını öğrendiğinde çıldıran bir hayal sebep olmuştu buna. Kendisini düşleyen yazar uykusundan uyanmış ve onun gerçek olmadığını anlatmıştı. Bu evin anıları canlıydı ve hepsi kötü değildi. Bir kadının anılarını görmüştü geçen sabah. Ölüm; kadına sevdiği adam kılığında gelmişti. Son bir dans borcu vardı kadına adamın. Yapılamamış bir son tango... Kadın o kadar huzurlu ve mutluydu ki; Ölüm bile gülümsemişti onun bu haline. Kendisi yalnız ölecekti belki, belki de Sema Hanım bulacaktı cesedini... Karamsarlığını üzerinden atıp arka taraftaki havuza gitti. Sabah ilk iş olarak havuzu temizlemiş ve içini doldurmuştu. Şimdi Ufaklık havuzun keyfini çıkarıyordu. Kendisi de havuzun kenarına oturup ayaklarını uzattı.
"Senin hikayeni göremiyorum. Sen mi yapıyorsun bunu; sen mi engelliyorsun?"
Kafasını çevirip yanında oturan adamın siluetini görmeye çalıştı. Hafif bir bulanıklıktan başka bir şey yoktu.
"Öğrenmen için henüz erken Ziyaretçi."
"Benim bir adım var. Aslı."
"Oysa benim bir adım bile yok, Ziyaretçi Aslı."
"Sana nasıl sesleneceğim o zaman?"
"Buna gerek olmayacak. Ben aslında burada yokum. Ve sen de şimdilik buradasın."
"Ne demek bu?"
"Her gelen göçer buradan. Kimse sonsuza dek kalamaz."
"Sen kalmışsın ama?"
"Dediğim gibi ben burada yokum."
Aslı içinden; "Ne huysuz bir hayaletsin sen," diye geçirdi.
"Ben basit bir hayalet ya da senin anı dediğin şeylerden biri değilim, Ziyaretçi."
"Nesin o halde?"
"Ben sadece hiçbir şeyim."
Gittikçe bulanıklaşıp sonunda görünmez oldu. Arkasında çürümüşlüğün ve küfün o tanıdık kokusunu bırakarak yok oldu. Şimdilik... Oturduğunu düşündüğü yerde hala bir karaltı vardı ve o kısımdaki hava elektrik yüklüydü.
"Öldüğümde ben de mi böyle olacağım acaba?"
Kararan bulutları işte o zaman gördü. Ufukta, çok da uzakta olmayan bir yerlerde fırtına patlak vermişti bile. Ufaklık'ı yanına katıp eve girdiğinde ilk şimşekler çakmaya başlamıştı bile. Kapıyı ve tüm açık camları kapatıp üst kata banyoya koştu. Dolaplardan birine bir sürü mum koymuştu. Sargı bezi ve yara bantlarının arasında duruyorlardı işte. Bir sürü mum kapıp aşağıya indi. Karanlıktan korkmazdı genelde. Ama bu ev bir şeyleri değiştirecek gibiydi. Henüz akşam olmamıştı ama önlem almak için o saati beklemeyecekti. Ufaklık mutfağın girişinde durmuş ses çıkarmadan içeri bakıyordu. Şimşek çakıp da yamuk yumuk bir insan siluetini aydınlatınca ürkerek salona kaçtı. Yanmış bir mum gibi erimiş bedenin aslında fiziksel olarak yaşaması imkansızdı. Ama evin çok güçlü bir alanı vardı ve anılarla birlikte geçmiş yaşamlar da vücut bulabiliyordu. Bunun için çok güçlü ya da çok kötü bir yaşam olması gerekiyordu. Ve bu yanmış hayalet her ikisine de sahipti. Çok kötü şeyler yapmıştı ve yapmaya devam edecek gibi görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KASABA : KİTAP 2
МистикаSorunlar devam ediyor. Aslı nereye gidecek? Atilla onu bulabilecek mi?