BÖLÜM 10 : " Gece Ziyaretçisi "

21 3 0
                                    

Topallayarak da olsa evin içinde dolaşmaya başlamıştı ama bu oldukça canını yakıyordu. Hele bir de etrafında hoplayıp zıplayan bir Alman çoban köpeği varken işler iyice zorlaşıyordu. Sema Hanım birkaç kere yanında kalıp ona bakmayı teklif etmişti ama o hep reddetmişti. Bu eve bir kurban yeterdi bir tanesine daha gerek yoktu. Düşmesinde evin parmağı olabilirdi pekala. Hayaletlere enerji sağlayan bir ev, pekala birinin düşmesini de sağlayabilirdi. Hatta öldürebilirdi. Doktor da öyle söylememiş miydi?

"Şansın yaver gitmiş. Merdivende daha çok basamak olsaydı kırılan kaburga kalbini delebilirdi. Ucuz kurtulmuşsun."

Şans... Bir hayaletten kaçarken hayalet dolu bir eve düşmüştü ve hala şanslı sayılıyordu. İşin tuhaf yanı Karanlık Sürgünü o günden beri ortalarda görünmüyordu. Bir haftadır ortalıkta olmayan bir hayalet için endişeleniyor muydu yoksa?

"Hayır, hayır. Sadece merak..."

Dün gece pencereden baktığında onu arka bahçedeki yüzme havuzunun kenarında otururken görmüştü. O olduğundan neredeyse emin gibiydi. Çarpık siluetinden tanımıştı. Yanan yerlerin bazılarında girinti çıkıntılar oluşmuştu ve bu halini gördüğünden beri ölü olduğu için onun adına seviniyordu. Sevdiği kadın belki şimdiye kadar ölmüştü ama onu bu halde yaşarken görmesi kötü olurdu.

"Hatta trajik," diye düşündü Aslı."Evet bu kesinlikle trajik olurdu." Bir ölüye kendini bu kadar yakın hissetmemişti hiç. Sonra düşünmekten vazgeçti. Dedesi hep; "Yaşayanlar, ölüleri bu kadar düşünmemeli. Onlar kendi hayatlarını yaşayıp aramızdan ayrıldılar. Biz yola devam etmeliyiz." derdi. Oysa ki ölen eşinden sonra kendisi devam edememişti. Sadece nefes alıp veriyordu.

Mutfağa girip hem kendine hem de Ufaklık'a kahvaltı hazırlamaya koyuldu. Sema Hanım ev için bir şeyler almakta ısrar etmişti. "En azından bunu yapayım," demişti elindeki poşetleri mutfağa yerleştirirken. Ufaklık için köpek maması bile almıştı, hem de birkaç çeşit birden. Tabii Ufaklık buna çok sevinmiş ve Sema Hanımı ikinci bir sahip gibi görmeye başlamıştı bile. Bütün gün hiçbir şey yapmadan öylece yatmak canını sıkmaya başlamıştı artık. Kahvaltıdan sonra köpeği içeride bırakıp havuzun kenarına oturdu ve uzun bir sürenin ardından ilk kez telefonundaki o numarayı aradı. İki kısa çalıştan sonra telefona cevap verilmişti.

"Atilla, benim Aslı."

"Aslı, neredesin sen? İyi misin? Çok merak ettik seni."

"Mektubumu almadınız mı?"

"Aldık aldık tabii. Ama bu seni daha da çok merak etmeme neden oldu."

"İyiyim. En azından artık iyiyim."

"Bir şey mi oldu? Neredesin?"

"Yerimi sana söyleyemem. Ama ben bir hafta önce bir kaza geçirdim. Telaşlanmana gerek yok. Evde merdivenlerden yuvarlandım."

"Nasıl oldu?"

"Bilirsin her zaman ki sakarlığım. Ama toparlamaya başladım."

"Bu kazanın, kaçtığın şeyle bir ilgisi var mı?"

"Sanırım. Bilmiyorum. Evle de ilgili olabilir."

"Evle mi?"

"Şey... Biraz eski o yüzden."

"Gelip seni almamı ister misin?"

"Biraz daha zamana ihtiyacım var."

"Mektubunda yazdığın şey... Beni affetmenle ilgili... Benim yüzümden gelmek istemiyorsun bunu yapma. Lütfen beni bununla cezalandırma Aslı."

"Bunun seninle de ilgisi var doğru. Ama peşimdeki şey... O her neyse artık... Onu sizden uzak tutmalıyım. En azından bir süre daha. Zayıfladığını hissediyorum."

KASABA : KİTAP 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin