İkna Çalışması

61 6 0
                                    

Multimedia Jessica :)

"Bak işte sen de seviyorsun!" uflayıp gözlerimi yiğite diktim. "Abicim sadece kalp çarpıntısı yeter mi sence? Yetmez tabii ki! Karnımda kelebekler böcekler falan olmalı ki onlar bende yok. Ayrıca da o kız hiç bana göre değil. Fazla saf ve kırılgan. Bu arada Dylan'ın da eski sevgilisiymiş bilmem anlatabildim mi?" "Oğlum ne olacak, geçmiş bitmiş ilişkileri. Sen de kırmazsın kızı olur biter. Kırılganmış, kırmazsan kırılmaz bilader." "Bir de beni bilmez misin ben kızlarla çıkmam! Allah allah, ben gereksiz buluyorum şöyle aşkımları, sevgilimleri. Yahu sıkılmıyorlar mı böyle hep aynı kişi hep aynı kişi? Bak bana ne rahatım, akşam eve bir kız attım, oh mis bir daha da yüzünü görmeyeceğim. Neymiş, sevgililermiş. Yanlış anlama da çok yılışıksınız be." "Ama bunun da başka bir keyfi var kanka ya. Böyle sarılıyosun falan tatlı oluyor." "Kız mısın nesin ya." Yüzünü ekşitti "Tamam tamam sen gene de bir düşün ama." "Ya abi şimdi aklıma geldi de, benim bir sorunum var." "Neymiş?" birkaç saniye yere bakıp dudağımı ısırdım. Sonra gözümü ellerime sabitleyip kısık sesle "Ben artık seksten zevk alamıyorum." dedim. Tepkisinden korkuyordum. Bir anda kahkaha patlattı. Yanaklarımdaki alevleri hissediyordum. Zorlukla gülümseyip omzuna yumruk attım "Ne gülüyorsun oğlum?!" zorlukla sustuğunda "Baksana abi, herşey bir şeyi işaret ediyor. Artık şu tek gecelikleri bir kenara atma vaktin gelmiş bak demedi deme. Kalbin Angelina'da." "Lan bi git, illa herşeyi ona bağlayacaksın değil mi?" "E herşey ona bağlı zaten!" tekrar gülmeye başladı. Her iddiasına varım, spor salonunun yarısı bize bakıyordur. Onu elimle dürterek susmasını işaret ettim.  Gerçekten de Angel için olabilir miydi şu aptal zevk meselesi?

-Angelina'nın Ağzından-

Bağıra bağıra bir şarkı söylerken bir yandan da evde zıplayıp duruyordum. Moralim bozuk olduğunda hep şarkı söylerdim. Şimdi de moralim bozuk çünkü hem başım ağrıyor hem de telefonumu bulamıyorum.

     Tekrar ses tellerimi yırtarcasına şarkıya başladığımda arkamdan bir el beni susturdu.

        Tepinmeye başlayınca bıraktı. Arkamı dönüp bakınca arlamda mavi saçlı bir gerizekalı duruyordu. "Aneyy ne oldu bembe zaçlarına asuman? Niye mavi yaptın girizikalı?!" "Ya oğlum sıkılmıştım pembeden mavi yaptım mor mu yapsaydım ki? Yeşil nasıl olurdu?" İşte karşınızda mal bir Ashley. Yani türkiş versyonu asuman. "Tamam tamam iyi olmuş bu da telefonum nerede?" omuz silkince tekrar şarkıma başlayıp telefonumu aramaya başladım. Sonunda durduğumda cebimde olduğunu fark ettim. Oflayarak "Kızlar! Gelin babamı arayacağım siz de ikna etmeye çalışırsınız ya da dinlersiniz." mutfaktan Jessica, banyodan Ashley ve merdivenlerden de Hannah geldi. "Gelin arıyorum." deyip koltuğa oturdum. Sonunda hepimiz yerleşince babamın numarasını tuşlayıp hoparlöre aldım.

Ben: "Alo baba?"

Babam: "Merhaba kızım. Nasılsın?"

Ben: "İyi. Baba ben seninle okul konusunu konuşmak istiyorum."

Babam: "Tabii ki."

Ben:"Beni tekrar eski okuluma alsan? Ben arkadaşlarımı çok seviyorum ve onlarsız olmak istemiyorum. Lütfen tekrar eski okuluma döneyim."

Sessizlik oldu. Sabırlı olmaya çalıştıkça saniyeler uzuyordu sanki.

Babam: "Korkarım bu mümkün değil Angelina. Ev bile ayarladım."

Gözlerimi kapattım. Yeni bir tartışma istemiyordum.

Ben: "Mutsuz olmamı istemediğini sanıyordum."

Jess: "Merhaba Boran Amca, ben Jessica. Angelina telefonu hoperlöre almıştı da, bir de duyuyoruz. Boran Amca, lütfen lütfen lütfen gitmeyin. Biliyorsunuz bu aralar Angelina zor zamanlar geçiriyor, ona destek olmak için ilk önce uygun bir ortam yaratmalı ve yanında olmalıyız ancak siz taşınırsanız biz olamayacağız ve doğal olarak çevresindekilere hemen güvenemeyecek. Eminim ki onu anlayacaksınız"

Ashley: "Evet Boran Amcacığım, hatta Boran Abiciğim, Jessica haklı. Sizin gibi anlayışlı ve tatlı bir adam eminim bizi anlayacaktır. Değil mi Hannah?"

Hannah: "Tabi ki tabi ki."

Babam: "Bakıyorum yalakalık sınırlarını zorluyorsun Ashley." diyerek güldü. "Dedikleriniz mantıklı kızlar. Sanırım şu İzmir işini tekrar gözden geçirmeliyim."

Hepimiz aynı anda bir çığlık koparınca babam kıkırdadı.

Hannah:"Çok teşekkür ederiz amcaların en güzeli."

Babam: "Durun daha havalara girmeyin. Gözden geçireceğim dedim, hâlâ gitme ihtimalimiz var."

Ben: "Oldu mu şimdi baba? Neyse tamam ama elini çabuk tut da gitmekten var geçersen dört gün sonra okulum başlıyor."

Ashley: "Doğru, bir de o var."

Jess: "Cevabınızı sabırsızlıkla bekleyeceğiz."

Ben: "Bir de baba, sen neredesin? Eve gelmedin."

Babam: "Bir işim çıktı ama en kısa sürede gelmeye çalışacağım."

Ben: "Peki. Görüşürüz."

Ashley, Jess, Hannah: "Hoşçakalın!.."

Babam: "Kendinize iyi bakın kızlar..."

ve görüşme burada sona erdi. Derin bir nefes alıp kızlara baktım. Yüzlerindeki ortak ifadeyi tanımlayacak yegane kelime "umutlu"ydu.

       Ayağa kalkıp mutfağa gittim. Çok acıkmıştım, sabahtan beri bir şey yemiyordum. Bir tabağa süt ve konfleks koyup yemeye başladım. Önce birinci tabak, sonra ikinci, üçüncü derken patlayacak duruma gelmiştim. Sofrayı toplayıp merdivenlere yöneldim. Sleeping is my hobby* diyerek yatağımın sıcak kollarına atladım.

*Sleeping is my hobby = Uyku benim hobim

Angel'İnaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin