BÖLÜM 17 = MARKET

42 9 0
                                    


İzelsu Ağzından

ağır göz kapaklarımı yavaşça araladım
gözlerimin yaşadığı zorluktan dolayı göz kapaklarımı bir kaç kez açıp kapadım en son göz kapaklarımı 1 dakika boyunca kapalı tutup tekrar açtım bir süre boş gözlerle evimin tavanını izledim

kendime tamamen geldiğimde
yavaşça yatagımda doğruldum ayaklarımı yatagımın aşağısına dogru sarkıtım ayaklarım soğuk zeminle buluşunca içim ürpersede ayaklarımı çekmedim

en son abayla arabada olduğumu ve göz kapaklarımın kapandıgını hatırliyordum ve gece elbiselerim ıslaktı ama şu an elbiseler gitmiş yerine kendi eşofmanlarım gelmişti yatak ucu sehpamda bir kase kasenin içinde ise su ve bez vardı kafamı etrafı taramak için odamda gezdirirken büyük bir nesneye rastladım

dur bir dakika bu nesne neden benim odamda!!
abay odamdaki ikili koltukta uyuyordu üzerinde siyah üst fazla ince gibiydi .
ve üşüyor olmalıydı allahım ben ne düsünüyordum böyle evimde tanımadığım bir adam vardı

hemen bu odadan çıkmaktı ilk aklıma gelen fikir bende öyle yapmaya karar vermiştim ki " anne " kelimesi bendeki bağlantıları kopardı yavaşça abaya döndüm koltukta iki büklüm bir şekilde uzanmış anlı ter damlacıklarıyla kaplıydı
.
hem abay o kadar da yabancı sayılmazdı hani girmek istedigim çetenin lideriydi sonucta

küçük ve sesiz adımlarla yanına yaklaşıp yanına yaklasım önüne diz çöktüm elimle anlındaki ter damlalarını silmeye karar verip elimi kaldırdım

tam anlını silme işlemini bitirmiş elimi geri çekiyordum ki birden elimi tutu çok sıkı tutuyordu ama gözleri hala kapalıydı bu nasıl bir çelişkiydi

sonra ağzından çıkan kelimeler hala rüyada olduğunun kanıtıydı
" anne ..neden ..benden vazgeçtin "
dedi bölük pörçük zar zor kelimeleri ayırt edebildim ne yapacağımı bilmiyordum

bir seferliğine mantıklı düsünmeyi bırakıp kalbime uydum tutuğu kolumu değil diğer elimi saçlarına daldırıp yumuşak yumuşak ovmaya başladım

elimi hala bırakmamıstı ama eli gevşemişti en azından kan akısı sağlana biliyordu
yüzündeki o acı çeken ifade yerini huzura vermişti saçlarıyla oynamak bana da huzur veriyordu

ayaklarım tutulmuştu hafif doğruldum tekrar çömelecektim ki kör kuyular somut yaşama gözlerini araladı birden gözlerini araladıgı için ayaklarım geri kaçmamı söylercesine
geriye dogru gidiyorlardı

sonra ne mı oldu ayaklarım bana ihanet edip birbirlerine dolandı bende otomatikmen yerle buluştum popo ustu düstügüm için keskin ağrı bir tek popomdaydı ben geri
geri giderken abayda kolumu bırakmak zorunda kalmıstı

" yeter ama gerçekten bu üç oldu nasıl bir denklemdir bu ya
üç sabahtır uyanır uyanmaz düsüyorum
düştügüm yeri vurmayı bile düsündum ama bana ters orantı yapıyor ve yine benim canım yanıyor"

oflaya puflaya yerimden kalktım ve ben bir şey unutmuştum abayda bu odadaydı hemen bakıslarımı ona çevirdim sanki gülmesini zor tutuyor gibiydi

ona bakıp " komik mi " diye zordum
kafasını hayır anlamında sağa sola oynattı " hem senin benim evimde benim odamda ne işin var " diye ses tonumu biraz yükselterek konuştum onun hiç umrunda değilmiş gibi
ayağı kalktı ve yatak odamın kapısına yöneldi

kapıdan önce o sonra ben çıktım
" kime diyorum ben " diye adeta cırladım " bak bunları kahvaltıda konuşsak nasıl olur " diye bir soru yöneltti " ne kahvaltısı ya " dedim sitem dolu sesimle " hani sabah yenilen insanların ilk öğünü olan ve senin hazırlıyacagın " dedi ve oturma odama geçti

PUSUDAKİ SAVAŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin