GÖZLERİNDE CENNETİ GÖRDÜM,ŞİMDİ AYNI GÖZLERDE CEHENNEMİ GÖRMEKTEYİM...

44 5 23
                                    

Yavuz sinirle çıkıştı tuğrula:

-''gardaşım kız seviyosa katlanacak mecbur.sevdiği adam asker adam.o kızda bunu bile bile sevmedi mi seni? onayladı başıyla tuğrul yavuzun sorusunu.''tamam o zaman oğlum madem senin asker olduğunu bile bile sevdi,mecbur kabullenecek ve ge-le-cek. işte o kadar.hem onuda yanında götürmen senin için nasıl iyi olur oğlum orda sana bir nefes bir arkadaş olur.hiç değilse eve gittiğinde seni bekleyen sıcacık aşın güler yüzlü bir hatunun olur.bak beni dinle sen bu konuyu yengeye hiç açma.biraz bekle. yav ne antin kuntin işleriniz var ben senin yerinde olsam hemen yaparım düğünü,götürürdüm yarimi doğuya,oda benim görevden dönmemi tıpış tıpış beklerdi.paşaya bak yav hem hatun bulmuş,hatunda buna rıza göstermiş.yok evlenemezmişte yok kızı doğuya götüremezmişte. yenge sen kadar naz yapmıyodur be. oğlum azıcık korkularınla mücadele et.

Tuğrul yavuzun sözlerine zor dayanıyordu öfkeden deliye dönmüştü.

-''yavuz o işler senin bildiğin gibi değil,karşıma geçip konuşan da sanki bana 40 yıllık evli adam.lan oğlum sen daha kızlarla doğru düzgün konuşamıyorsun bile bana burda sevda dersi mi veriyon.o işler senin anladığın gibi değil işte.ben bu kızı anasından babasından alırken gözüm gibi bakacam onu hiç üzmeyecem hiç bunaltmayacam,onu yanlız  hiç bırakmayacam diye söz vericem. sonra aldım diyelim kızı götürdüm doğuya,ben bir gidicem savaşa,bitene kadar gelmeyecem.o kız orada tek başına,tanıdık yok,ana yok,baba yok,koca yok.nerde kaldı benim bu kızın anasına babasına verdiğim sözler.yalancı mıyım oğlum ben? tutamayacağım sözü verdiğimi nerde gördün sen benim? hem sonunda şehadet var.olurda bana birşey olursa,helede o zaman bide çocuğumuz olursa,ALLAHIMMMM o kız napar sonra nasıl tutunur bir daha hayata.yok gardaş yok ben arkamdan yas tutup genç yaşta tek başına bir eş bırakmaya, sonra babasız büyüyecek çocuklar bırakmaya tahammül edemem.bu benim sınırlarımı zorlar olmaz.kendimden yana gram kaygım yok.tek derdim Zeynebin hayatını mahvetmemek.

selim Tuğrulun sırtını sıvazlayarak:

-''valla gardaşım sen bilirsin,ama bana kalırsa boşu boşuna hiç kendini de kızı da üzme,yazıktır...     o kadar sevinmiştir o şimdi hayaller kurmuştur,hem bu iş kaderdir,kaderde ne varsa,o gelmez mi başa?hem yanlış hatırlamıyorsam bu kız hafız değil miydi?oğlum bu kız sabra da imtihana da alışıktır,dayanır tüm zorluklara inan bize. hem sen hafız olmayı kolay mı zannediyon. annem ben 16 yaşındayken bayağı uğraştıydı hafız oluyum diye bir dönem erkek hafızlık kursuna gittim,değil hafız olmak hafız adaylar sınıfına bile giremediydim o kadar zor yani hafız olmak.sonra zaten asker olcam diye yangın merdivenlerinden maymun gibi ine ine kurstan kaçtım,orası ayrı hikaye''.biraz durgunlaştı selim,''kaçmasa mıydım la,keşke kaçmasaydım lan asker her türlü olunurmuş keşke orda dursaydımda ağır oturaklı bi adam olsaydım''.yavuz selimin söyledikleri karşısında gülmesini tutamadı sırıtarak:

-farkındalık,gardaş,farkındalık harika bişey senden de bunu duydum ya vay be.

Tuğrulun kafası çok karışmıştı.onun hayattaki prensibi bir işe başlayıp bitirmek yada asla başlamamaktı. yarım kalan işlerden nefret ederdi.ama bu sefer bakış açısı kendisi için değil di zeynep içindi bu konuyu zeynebe açtığında acaba zeynep neler diyecekti.

yatakhanelerine geçtiler.Yavuz ve Selim hemen yatsı namazını kılıp uyudular,Tuğrul ise yatsı namazını kılmıştı ama seccadesinden kalkamıyordu.içinde bir yumru her nefes alıp verişinde bir bıçak gibi ciğerine batarak canını yakıyordu. her şey yoluna girmişken nasıl Zeynep'ten ayrılacaktı.

-''ah mühür gözlüm,ah gül güzelim,nice imtihanlar aştım ne dağlar aştım ne zirvelere ulaştım da, bir sana ulaşamadım.her şeyden muradımı aldım,bir senden muradımı alamdım,kimseye medet eylemeyen ben sana mecbur kaldım,ben o cennet yüreklimden nasıl ayrılacağım.''

BİR ASIR~ vefa ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin