İnsan aklı kadar değildir,Gönlü kadardır...

23 6 5
                                    

Yavuz sinsi bir tuzağa düştüklerini anlamıştı.dişlerini sıkarak:

-gardaşlar benim aldığım kokuyu sizde alıyor musunuz?
Selim gülerek cevap verdi:
Hayırdır gardaşım sakın altıma ettim deme.

-seliim şimdi şu itleri bırakıp seni pataklayacam haberin olsun gardaş,dedi yavuz selimin ensesinden tutarak.

-valla ben daha dayanamayacam gardaşlar, hakkınızı helal edin,
Haydır Allah...
Diyerek atladı adamların üstüne,demir yumruklarıyla adamlardan birinin beynini delmek niyetindeydi. Tugrulun atağıyla Yavuz ve Selim de atladı,onların beraberinde ise diğer askerler de daldı adamlara.silahlar susmuş sadece yumruklar tekmeler konuşuyordu. Tuğrul demir yumruklarıyla kafatasının merkezine vurduğu adamı bayıltıyordu.Selim önüne gelen adamın boynundaki sinirlere kuvvetlice bastırarak bayıltıyordu. 

yavuzsa gözüne bir adam sıkıştırmıştı,çok iyi dövüşüyordu.onun üstüne atladı.adamı yumruk yağmuruna tuttu.adam yumruklarla afallayınca yavuz bunu fırsat bilip etkisiz hale getirmek için kafasını duvara sertçe vurmaya başladı.adam darbelere dayanamayarak:

-pes,teslim oluyorum diyerek bağırdı.kafası kan içinde kalmıştı.yavuz durdu.adamı bıraktı.teslim olan birini dövemezdi çünkü o artık esirdi.yerde acılar içinde yatan adamın biri kıvraklıkla yerden silahını alıp ayağa kalktı.silahını arkası dönük olan yavuza doğrultarak nişan aldı.tam tetiğe basacaktı ki,tuğrul:

-gardaaaşş,diye bağırarak sıçradı yerinden elini havaya kaldırıp iyice geriye götürdü.parmaklarının aralarını gerebildiği kadar gerdi,ve sanki kilometre hızla indi adamın suratına.adam beyninde oluşan zelzeleyle yıkıldı yere.Tuğrul gülerek adama eğildi saçından tutup kafasını kendine doğru hafifçe kaldırdı,adama korkunç kartal bakışlarıyla öyle bir psikolojik baskı yapıyordu ki:

-bunun adı OSMANLI TOKATI'dır,bizi sırtımızdan vurmak isteyen her kimse döner dolaşır onu bulur.yılanın başını tek hamlede ezer.bize ata mirasıdır.bizde bu miras var oldukça siz bizimle savaşamazsınız. dedi ve yüzüne tükürüp yere hızlıca bıraktı.adamın kulağından ve burnundan kanlar geliyordu.sırıtarak yüzünde gezinen kanları sildi.

askerler herkesin ellerini sırtı dönük arkasından,ceplerinden çıkardıkları urgan benzeri iplerle bağladılar. Tuğrullar da çantayı aldılar tam dışarı çıkacaklardı ki içeri Mikail komutan girdi.herkes hizaya geçip hazır olda selama durdu.Tuğrul:

-Vazife tamamlanmıştır komutanım,dedi.vazifesini hakkıyla yapıp bitirmenin verdiği gururla. Mikail,önce ciddi ciddi baktı ve sonra dişlerini gözükene kadar sesli sesli gülmeye başladı.onunla birlikte yanındaki iki üç komutan da gülmeye devam etti.Askerlerin hepsi şaşırmıştı.aval aval komutanlarına bakarken,komutanlarda onların bu hallerine daha çok gülmeye başladılar.Yavuz oldukça bozulmuştu dişlerini sıkarak:

-''gardaşlar ben birşey mi kaçırdım? bu komutanlar ne diye gülüyorlar böyle?''

-bilmem gardaş anlarız şimdi,sabret hele,dedi selim.

Mikail komutan gülmeyi keserek ciddi haline büründü yeniden.

-yiğitler! aslanlarımm,bu operasyon aslında sizin için bir denemeydi. Mikailin sözlerini duyan askerlerin gözleri faltaşı gibi açılmıştı.nasıl bir deneme olabilirdi ki.

-''ulan biz ölümden döndük,adam deneme diyo, operasyon gerçek değil diyo, beynim yandı gardaşlar,dedi fısıltıyla Yavuz''

-ula bi sabret dedik Allahtan,susta adamı dinleyelim,diyerek susturdu Selim.

BİR ASIR~ vefa ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin