XII- Goodbye

1K 92 108
                                    

Johnny kapıdan içeri girdi. Kapının arkasında duran Yuta vazoyla Johnny'nin kafasına vurdu ve yere düşen bedenini izledi. Gülümsedi.

***

Sandalyede gözlerini açtı Johnny. Elini kaldırmaya çalıştı. Kaldıramayınca panikledi ve etrafına bakındı. Elleri ve ayakları sandalyeye başlanmıştı.

Kapkaranlık odada gözlerini gezdirdi. O sırada salonun köşesindeki abajur yandı. Yanındaki koltukta birisi oturuyordu. Maskesi olduğu için Johnny kim olduğunu kestiremiyordu.

Yuta Johnny'nin anlam veremediği bakışları arasında konuşmaya başladı. "Bağırmazsın diye bağlamadım ağzını. Umarım bağırmazsın. Yoksa... Mi Soon'un nerede olduğunu biliyorum. Jaehyun'un yanında değil mi?"

"Ona bir şey yaparsan-"

"Ne? Ne yaparsın JJ? Daha kolunu bile kaldıramıyorsun. Beni nasıl alt edebilirsin?"

Johnny kıpırdandı. "Kimsin sen?"

Yuta güldü. "Sanırım buradan ölü olarak çıkacağın için yüzümü görmende bir sakınca yok." deyip maskesini çıkardı.

Johnny'nin gözleri kocaman açıldı. Yüzü bembeyaz kesildi. "Yuta?"

Yuta gülümsedi "Ya, evet."

"N-ne yapıyorsun? O elindeki ne?"

Yuta elindeki bıçağı salladı. "Bu mu? Tanıştırayım. Seni Tanrı'nın yanına gönderecek suç aletim." Bıçağa baktı. "Seninle tanıştığı için mutlu olduğunu söylüyor."

"Ne? O ne demek Yuta? S-sen beni öldürecek misin?"

Yuta yüzündeki psikopat gülümsemeyle başını salladı.

"Yuta şaka mı bu? Tokyo Ghoul cosplay falan mı oynuyorsun? Eğer öyleyse, inan hiç komik değil."

"Yok hayır. Öyle eğlenceli olmazdı." Omuz silkti. "Gerçekten insan öldürünce böyle şey oluyor, hmm, daha zevkli. Böyle onun yere düşen ölü bedenini izlemek falan... Öyle işte."

"Yuta, sarhoş musun sen?"

"Kes! Anlamadın mı hâlâ? O güzel sevgiline mesajlar veren benim! Hâlâ mal mal bakıyorsun ya." Güldü.

"Ne? Ne mesajından bahsediyorsun?"

"Ops! Sana söylemedi mi? Ben söyler sanmıştım." Elini ağzına götürdü.

"Sen, kız arkadaşımı taciz mi ediyorsun Yuta?!"

"Yani... Sayılır. Ama ben buna daha çok kendime aşık etmek diyorum." Johnny'yi doğru yürüdü.

Yüzüne iyice yaklaştı. Johnny kafasını çevirmek istedi ama Yuta çenesinden tuttu ve tam olarak gözlerinin içine odakladı gözlerini. "Şimdi sakin ol tamam mı Johnny'cik? Sadece biraz acıyacak."

Johnny tekrar kafasını oynatmaya çalıştı ama yapamadı. Yuta'nın çenesine yaptığı baskı yüzünden ne konuşabiliyor ne de hareket edebiliyordu.

Yuta cebinden çıkardığı mendili zorla Johnny'nin ağzına tıktı. "Biraz acıyacak, ondan."

Diğer elindeki bıçakta dilini gezdirdi. Bıçağı Johnny'nin yanağına bastırdı ve yanağına derin bir çizik attı. Uzaklaştı ve Johnny'nin boğuk çığlığını dinledi. Başını salladı. "Şu ana kadar dinlediğim en güzel melodi."

Tekrar Johnny'yi doğru yürüdü ve ağzındaki mendili çıkarıp yanağından akan kanı sildi.

Johnny, Yuta geri çekildiğinde konuşmaya başladı. "Sen hastasın."

"Farkedebilmene sevindim."

"Yuta... Neden yapıyorsun bunu?"

Yuta güldü ve hemen ardından somurttu. Hızla Johnny'ye doğru yürüdü ve yüzünü tutup yana çevirdi.

"Mi Soon. Sen onu hak etmiyorsun."

"Sen Mi Soon'umu mu seviyorsun? Benim Mi Soon'umu?"

"Hayır benim Mi Soon'umu seviyorum." Saatine baktı. "Sen birkaç dakika sonra Tanrı yolunu boylayacağına göre..."

Johnny güldü. "Mi Soon'un seni seveceğini mi düşünüyorsun? Hem de bu yaptığını öğrendikten sonra?"

"Öğrenmeyecek."

"Her ne olursa olsun o beni sevmeye devam edecek Yuta. Emin ol. Ben gitsem bile seninle olmayacak. Asla. Çünkü o benim sevgilim. Onu senden çok daha iyi tanıyorum. Aranızda ne geçerse geçsin, onun o güzel kalbi yine de her zaman benim için atmaya devam edecek. Kaç yıllık sevgilisini yeni tanıştığı bir seri katil için unutmayacak. Sen asla onun Johnny'si olmayacaksın."

"Çok konuştun." Yuta Johnny'ye doğru  hızla yürüdü ve göğsüne bıçağı sapladı.

***

Jaehyun ve Mi Soon arabayla otoparka girdi. Mi Soon, Jaehyun'un arabayı durdurmasını istedi ve "Sen arabayı park edip gelirsin." dedi.

Arabadan çıktı. Asansöre bindi. Kata geldiğinde anahtarını çıkardı ve daireye doğru ilerledi.

Anahtarı kontağa taktı ve çevirdi. Kapıyı açtığında karanlıkla karşılaşması şaşırttı onu. Johnny'nin evde olacağını düşünüyordu. "JJ?"

Jaehyun'un girebilmesi için kapıyı açık bırakarak içeri girdi. Koridorun lambasını yaktı. "Bak yine beni korkutacaksan..." Salonun lambasını yaktı. Sandalyeye bağlanmış bir şekilde, her yerinden kanlar akan ve yere düşmüş sevgilisinin bedenini gördü. Çığlık attı. "Johnny!"

Yanına koştu ve onu sandalyeden çözmeye başladı. Gözünden yaşlar akmaya başlamıştı. Yere çöktü. Ellerine kan bulaşmıştı. "Johnny!"

Ellerini sandalyeden çözdükten sonra Johnny'nin bedeni sallanarak iyice yere yaklaştı. Mi Soon onu tuttu. "Dayan sevgilim."

Ayaklarını da çözdü. Johnny'yi kucağına aldı. "Johnny? Aç gözlerini sevgilim. Hadi." Johnny'yi sarstı. "Jaehyun! Jaehyun!" Tekrar Johnny'ye döndü. Yüzünü okşadı. "Hadi sevgilim. Aç o güzel gözlerini. Ne olursun aç. Lütfen aç gözlerini Johnny yalvarırım sana. Lütfen."

Kapıya doğru baktı. "Jaehyun!"

Johnny'nin nefes alıp almadığını kontrol etti. Almıyordu.

"JJ! JJ'im aç gözlerini! Hadi!" Gözündeki yaşlar görmesini engelliyordu. "Hayır! Johnny!"

Kapıdan Jaehyun girdi. Yerde duran Mi Soon ve Johnny'den çok kanlar çekmişti dikkatini. Yanlarına gitti. "Johnny?"

Mi Soon Jaehyun'a döndü. "Nefes almıyor Jaehyun! Nefes almıyor!"

Jaehyun elini ağzına kapattı. Telefonunu çıkardı ve ambulansın numarasını tuşladı.

Duvardaki yazıyı gördü. "Mi Soon... Bu ne?"

Mi Soon, Johnny'den gözünü ayırıp duvara baktı. Sevgilisinin kanıyla yazılmıştı.

"Peki ya şimdi?
-IX"

IX ~Nakamoto Yuta~[✅] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin