XXVIII- The Killer

765 81 27
                                    

"Mi Soon, üç aylık uğraşlarım sonunda... Sanırım kim olduğunu buldum." diye atıldı öne Jaehyun.

Mi Soon kafasını bilgisayardan kaldırdı ve Jaehyun'a döndü. "Ne?"

"Dinle... Bunu söylediğim için bana kızabilirsin ama... Bu sefer Yuta olduğuna çok eminim."

Mi Soon derin bir nefes verdi. "Daha önce de böyle söyledin Jae. Ama Yuta değildi hani."

"Mi Soon... Sence olan bütün bu olayların polise bildirilmemiş ya da bildirilmiş olsa da hiçbir şekilde araştırılmamış olması normal mi? Bunu kim yapabilir? Üst düzey parası olan bir insan."

"Kore zenginlerle dolu Jae."

"Tamam. Tamam, gel bir de buna bak o zaman."

Mi Soon kalkıp Jaehyun'un yanına geçti ve bu sefer onun bilgisayarına bakmaya başladı.

"Çok uzun süren uğraşlarım sonucunda... Setteki silinmiş kamera kayıtlarını buldum. Doyoung'ı bıçaklayan kişi maske, şapka takıyor. Ama Yuta olduğu çok belli. İzle şimdi." deyip videonun 'oynat' tuşuna bastı Jaehyun.

Birlikte hızlıca Doyoung'a koşan ve karnına çokça kez bıçak saplayan Yuta'yı izlediler.

Mi Soon eliyle ağzını kapattı. Gözyaşları yavaşça süzülmeye başladı. "B-ben... İnanamıyorum. O-o zaman Johnny'yi de..." Gözyaşları hızlanmışken Jaehyun Mi Soon'u kolları arasına aldı. "Sana söz veriyorum bir tanem. Hepsi geçecek."

***

Yuta'nın evde olmamasını fırsat bilip hızlıca yatak odasına çıktı Mi Soon. Yuta'nın IX olduğuna emin olabilmek için bir şeyler arayacaktı.

Gardolaba baktı ilk başta. Üst raflarda bir şey olmadığını farkedince alt raflara indi. Orada da bir şey yoktu.

Arkasını dönüp komodine, ardından da kravatlarının olduğu dolaba baktı. Ama yoktu.

Ardından çalışma odasına geçti. Çekmeceleri karıştırırken beyaz bir zarf buldu. Eline alıp açtı. Açmasıyla gözlerinin kocaman açılması bir olmuştu. Elindekiler kendinin uzaktan çekilmiş bir sürü fotoğrafıydı. Dudağını ısırdı. Derin bir nefes alıp aramaya devam etti.

Bir diğer taraftaki çekmeceyi açtı. İçindeki şeyleri karıştırırken çekmecenin alt tarafının gevşek olduğunu farketti. Gözlerini kıstı. Çekmecenin içini tamamen boşaltıp alt tarafını da kaldırdı. Gözleri kocaman açılmıştı.

Büyüklü küçüklü bir sürü bıçak düzenli bir şekilde orada duruyordu. "Aman tanrım..." diye fısıldadı gözyaşları gözüne dolarken. Sevdiği adam bir katildi. Ona sahip olabilmek için tüm sevdiklerini öldüren bir katil... Johnny'sini bile... Öldüren bir katil...

Daha fazla dayanamayıp her şeyi tekrar yerine yerleştirdi. Çekmeceyi tam kapatacakken yere düşen telefona baktı bir süre. Ardından titreyen elleriyle telefonu elleri arasına aldı.

Normalde kullandığı telefon değildi bu. Telefonun açma tuşuna basıp açtı. Telefonu biraz karıştırdı. Çok bir şey yoktu. Ardından arama geçmişine girdi. Sadece tek bir numara vardı. Tam o numaraya basıp arayacakken aklına kaydedilmiş telefon konuşmaları olabileceği geldi. Oraya baktı ve bir tanesine tıkladı.

Karşıdaki yine bir erkek sesiydi. Ve Mi Soon onu tanıyordu. "K-Kun?" dedi gözyaşları hızla akarken. Elini ağzına götürdü hıçkırıklarını biraz olsa dindirebilmek için.

Telefonu hızla kapatıp yerine koydu ve aşağı indi. Çığlığı bütün evde yankılandı.

Gidip deri koltuğa oturdu ve biraz sakinleşmeye çalıştı. "Tanrım... Ne olursun yardım et... Lütfen..." Gözyaşları biraz daha dindiğinde kapının oradan gelen sesle oraya döndü.

"Sevgilim?"

IX ~Nakamoto Yuta~[✅] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin