İyi okumalar!!...
<3 <3 <3
2.BÖLÜM
Üzerimdeki kanlı giysilerle dikkat çekeceğimi bildiğim için ara sokaklardan ilerliyorum. Nereye gittiğim konusu ise meçhul. Karanlık olması beni görenlerin halimi fark etmemesini sağladığı için rahatım.
Şu an üzerimde açıklayamadığım bir ağırlık hissediyorum. İzlenildiğimin bir süredir farkındayım ama umursamıyorum. Ağırlığa karşı koyuyorum ama korkum ve endişem büyüdükçe hızlanıyorum. Benim hızlanmam ile arkamdan ayak sesleri duyuyorum. Beni izleyenin de hızlandığını tahmin etmek zor değil. İçimde bir şeyler kıpırdanıyor ama sanki bu izlenmem veya takip edilmemden kaynaklanmıyor gibi.
Vücudum karıncalanıyor, nefesim hızlanıyor ve başım ağrıyor. Sanırım yine kontrolümü kaybedip birilerine saldıracağım.
Başımdaki ağrı öncekilerden daha az. Ama şu an kontrolümü kaybetmemi korku, endişe ve heyecanın tetiklediği bilincine varıyorum. Bunu daha önce anlamadığım için kendime kızıyorum ve başımdaki ağrının artmasını sağlıyorum.
Üzerimdeki baskı, karıncalanma, baş ağrısı ve kasılmalarla uğraşırken bir yandan da arkamdaki şeyden kurtulmaya çalışıyorum. Yürüyemeyecek haldeyim. Düşmemek için yosun tutmuş duvara dayanıyorum. Arkamdaki ayak sesleri hızlanıyor ve yaklaşıyor. Duvardan uzaklaşıp ilerlemeye başlıyorum ama başımdaki ağrı şiddetleniyor ve yalpalıyorum. Tam düşecekken kaslı kollar tarafından sıkıca tutuluyorum. Burnuma dolan huzur verici koku ile gözlerimi kapatıyorum bilincimi kaybetmeden önce birinin (kaslı kolların sahibinin) beni kucağına aldığını hissediyorum.
Başımdaki ağrı o kadar büyük ve dayanılmaz ki titremeleri veya kasılmalarımı unutup ağrıya odaklanıyorum. Bedenimi saran kolların sıcaklığı arasında kendimi salıyorum. Acı hafiflerken çok uzun zamandan sonra ilk kez huzuru hissediyorum.
*********_********
Uyandığımda kendimi çok farklı bir yerde çokta yumuşak olmayan bir yatakta buldum. Nereden olduğumu veya buraya nasıl geldiğimi hatırlamıyorum. Tek hatırladığım kontrolümü kaybettiğim, arkamdaki ayak sesleri ve kaslı kolların değişik kokusu eşliğinde kucağına alması.
Yataktan doğrulup odada şöyle bir göz gezdirdim. Sanki uzun zamandır kimse gelmiyormuşçasına batık ve rutubetli ama sanki biri yaşıyormuşçasına dolu ve dağınık. Her yere koyu renkler hakim. Oldukça eski bir bina olmalı çünkü kapılar, pencereler, yerler, tavan, odadaki her şey bu düşüncenin temelini atıyor. Yerde ince eski bir halı var ve asker yeşili. Sanırım odadaki tek canlı renk etrafa saçılmış giysiler. Yanılmıyorsam –ki yanılmıyorum- bu giysiler erkek kıyafetleri.
Yavaşça yatakta doğrulup ayaklarımı sallandırıyorum. Ya ben kısayım ya da yatak yüksek. Ayakkabılarımı yerden alıp giyiyorum. Odada ki kapılardan banyo olduğunu düşündüğüm kapıyı açıyorum – ve bingo! . Banyo beklediğimin aksine –azcıkta olsa- temiz ama kesinlikle düzenli değil. Aslında şuan etrafı düzenleyebilirim ama yapmıyorum ve yapmayacağım. Çünkü nasıl bir psikopatın evinde olduğumu bilmiyorum -ayrıca bana ne canım kim dağıttıysa o toplasın.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
§ DİĞER YANIM §
FantastikGözlerimi açtığımda depo gibi bir yerdeydim. Gözlerimin bulanıklığı kısa süre sonra geçti ve bende sadece bir depoda olmadığımı anladım. Tanrım! Bu da ne böyle? Dün geceki görüntüler yavaş yavaş gözümün önüne gelirken şu an olduğumdan daha çok - ola...