BAŞLAMADAN ÖNCE; Bu hikayede yan karakter olarak Blackpink üyeleri geçiyor, bu TAMAMEN KURGUSAL bir hikaye olduğu için hikayenin içindeki ilişkiler de aynı şeye tabi. Lütfen bununla herhangi bir derdiniz varsa başlamadan gidin, aldığım anlamsız yorumlar yüzünden bu notu eklemek durumunda kalıyorum. Sevmediğiniz bir şeyse bunu gelip de burada belirtmek zorunda değilsiniz çünkü fikrinizle kimse ilgilenmiyor, kızlara olan antipatiniz umurumda değil. Lütfen diğer herkesin yaptığı gibi hoşunuza gitmeyen bir şey gördüğünüzde sessizce gidin 🥰
-JEON JUNGKOOK-
Sıkıntıyla iç geçirdim. Bir kez daha kalabalık ortamların bana göre olmadığını kanıtlar nitelikte bir gecenin başındaydım.
Kalabalık. Ve gürültülü. Böyle sohbet etmekten kim zevk alırdı ki tanrı aşkına?
Anlaşılan oydu ki Taehyung ve diğerleri benimle aynı fikirde değildi. Güya biz bize olacağız endişelenme diyerek çağırıldığım yerde tanımadığım üç beş elemanın ortasında kalmıştım. Nicha beni satmış ve Namjoon ile koyu bir sohbete girişmişti. Jin içiyordu. Chaeyoung diğer kızları kanatları altına almış fısır fısır konuşarak biri hakkında bir şeyler anlatıyordu ki dedikodularına ortak olmak son tercihim bile değildi. Onlar dışında geriye kalanlar ya ben fark etmeden masadaki içkilere çöreklenmek adına yerleşen birileriydi ya da Taehyung'un geniş çevresinden dahil olmuş kişilerdi. Dilimi damağımda dolaştırıp arkama yaslandım. Deminden beri görmezden gelmeye çalıştığım kızın kulak çınlatan cilveli sesine daha ne kadar dayanabilirdim bir fikrim yoktu. Yalnızca bakışlarımı dikmiş, Taehyung'un bir saniye olsun benimle göz göze gelmesini bekliyordum. Sert sert ona bakarsam bunu hissedermiş gibime geliyordu ama herifin umurunda değildim, bir kere yüzüme baksa o üç saniyelik bakışmada ebesini kollaması gerektiğine dair bir mesaj çakacaktım, ama beni görmek bilmiyordu. Bira fıçısının içine düşmüştü adeta.
Tanrım. Sosyalleşmek kesinlikle bana göre değil.
Her geçen üç dakikada o küçük poposunu üçer santim kaydırmak suretiyle oturduğum koltukta bedenime daha da yaklaşan kıza ilginç bir şey bulma amacıyla baktım, belki, öylesine, herhangi bir şey, vıcırdamaktan ziyade beni bir saatliğine bu eziyetten kurtarabilecek olası bir sohbet. Belki. Ama asla. Koyu pembeye boyadığı yanaklarını belerte belerte gülümserken ultra mini eteğinin altındaki bacaklarını kıpraştırıp duruyor, diz kapaklarını yırttığım kotumun üstünden tenime değiyordu. Böyle paçoz bir tarzı benimsemiş olmam ilk defa canımı sıkıyordu sanırım. Namjoon anlamsız ifadelerle yüzüme bakarken ben canice kotlarımı yer yer bıçak yardımıyla haşat ettiğimde iyi halt yediğimi sanıyor olmalıydım ama hayır, şimdi yalnızca daha küçük bir delik açmış olmayı diliyordum. Temasından kaçınmak adına gergince bir bacağımı diğerinin üstüne attım.
"Sahne sanatları okuyordun değil mi oppa?"
Gülümsedim. "Hı hı. Oppan değilim yalnız. Jungkook dersen sevinirim," Kızın yüzü küçük bir sekteye uğrarken dilimi ısırdım. "Yani aynı yaşta görünüyoruz, değilsek de problem değil, adımla hitap edilmesinden hoşlanırım."
Kız anlayışla başını salladı. "Anladım. Sen de bana sadece adımla hitap et o zaman,"
Yeni ve koca bir gülümsemeyle totosunu iki santim daha kayırdığında derince bir nefesi içime çektim. İyi günümde olmasam bu kadar alttan bile almazdım, ama ne yazık ki adını dahi hatırlamıyordum. Yalnızca başımı sallarken sormaya da niyetim yoktu.
Yeni bir soru sormaması adına yüzümü onunkinden zıt tarafa çevirip etrafı inceliyormuş gibi yaptım. Gündüzleri köfte yemek için on numara olan bir yer olmasına karşın geceleri duman altı sayılırdı ve bunu tecrübe etmemiş olmayı diliyordum. En azından o an.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
glam ✪ʲⁱᵏᵒᵒᵏ
Fanfiction/Tamamlandı/ Kookmin ✪ İlk görüşte aşk değil. İlk kavgada aşk. ヅ 20.10.19/-22.12.20