glam ✪20

5.9K 542 706
                                    

ufak yazar notu: birazdan okuyacağınız sahneyi yazarken aklıma ne geldi biliyor musunuz... çok alakasız ama... basamaklar gıcırdıyor ve içerideki babası eve biri geldiğini fark etmesin diye gecenin bir vakti kendisine koşan jimin'i kucağında odasına taşıyan in love with a ghost jungkook'u... çok alaksız... iyi okumalar... amin burası için de benzer şeyler ve o sahnenin sonrası...

bölüm şarkısı medyada yer alıyor, ismi out like a light- the honeysticks. okurken dinlemeseniz bile bölüm bittiğinde dinleyin güzel bir öneri

Sessiz koridorda ilerlerken nedenini bilmediğim bir his yüzünden tüylerim diken dikendi.

Aslında, nedenini biliyor olmalıydım. Şu an gerçekleştirmeye yüz tuttuğum eylem, benlik değildi hiç. Asla hem de... Yani, demek istediğim, saat gece yarısını çoktan geçmişti. Ve ben ayaktaydım. Bunda bir problem yoktu elbette... Ama bir çağırdı diye ayaktaydım. Birisi için. Yanına gitmek için. Hiç tanımadığım birinin... Hiç tanımadığım ve kalp pilimin saatini saymayı unuttuğum kadar çok öttüren birinin.

Bu sinir bozucuydu. O malum olayı gerçekleştirmesi yani. Hiçbir anlamı olmayan o küçük sinir bozucu sesin sebebi olması.

Diğer tüm zamanlarda bu düşünce beni sinirlendirirken, şu an nedenini bilmediğim bir şekilde sinirli hissetmiyordum. Ama rahat da değildim. Nasıl olabilirdim? Okul arkadaşlarımın tümünün uyuduğu bir evde gizli gizli biriyle buluşuyordum. Bunu 'biri ile buluşmak' sınıfına sokmak ise muhtemelen yine saçmaydı, ben sadece... Çağırmıştı işte. Neden çağırmıştı? Son beş dakikadır bunu soruyordum kendime. Sabahı bekleyemez miydi? Ben yorgundum. O değil miydi?...

Aşağı doğru inen uzun tahta merdivenler bir korku filmini andırıyordu. Birkaç basamak indiğimde, çıkan gıcırtılı sesler yüzünden suratımı buruşturdum. Gerçek bir korku filmi olabilirdi, bu gecenin nasıl sonlanacağını bilmiyordum. Aslında nasıl sonlanacağını biliyordum da, içimde ne tür hislerle sonlanacağını kestiremiyordum. O hayta... O çocuk, yine sinirlendirebilirdi beni. Hep yaptığı gibi. Küçük bir öfke kıvılcımı salıyordu mideme. Hatta, muhtemelen bu yüzden ötüyordu saatim. Tabii ya diye geçirmeye engel olamadım içimden. Başka neden olabilirdi ki? Kızdığım içindi elbette. Beni kızdırıyordu. Hep saçma sapan laflar ediyordu. En olmayacak kişiye çatması benim suçum değildi. Yüzündeki o sersem ifade içimdeki bir tarafları huylasa da (itiraf etmesi güçtü) bir şekilde tepemin tasını attırıyordu her defasında. Yine attırmaması için hiçbir neden yoktu.

Ama yine, yeniden... O merdivenleri inerken, hissedeceğimden emin olduğum öfke ve türevleri henüz yeşermemişti içimde. Neden bilmiyorum. Muhtemelen sadece öyle durarak beni öfkelendirse sorun bende olurdu. Olmayabilirdi de tabii. Bir tuhaftı o çocuk. Elini kolunu sallamasa da sinir sistemimi bozabilirmiş gibi geliyordu. Normalde olsa, böyle düşünseydim biri hakkında, benim neyim var diye sorardım kendime. Ama şimdi bir şeyden ötürü bencilce ona kızmayı hak görüyordum kendi kendime. Bunun için o da bana kızmalıydı ama yapmıyordu. O sadece... ah, tanrım. Tüylerim hâlâ diken dikendi. Belki gergindim. Ya da daha çok burnumun ucunu göremediğim önüm yüzünden korkulu.

Bunu fark etmiş gibi, aşağıdaki ışık huzmesiyle gözlerimi kıstım. Salonun ortasında dikiliyordu. Ve elindeki telefonu havaya sallıyordu. Çok karanlıktı, yüzünü görmek çok zordu ama... Dudaklarındaki belli belirsiz o ufak gülümsemenin normalde beni yeniden gıcık edeceğine emindim. Şu an sadece... Bazı hislerim çalışmak için fazla yorgun olmalıydı. Benim gibi.

Trabzanlara tutunarak ilerleyen sarsak adımlarım, onu gördüğümde bir şekilde daha emin basmaya başladı yere. Basamakların gıcırtısı parmak uçlarımda olduğum için en aza inmişti. Yine de yukarıda uyuyan herhangi birinin gürültüyü duyup dışarı çıkması an meselesi olabilirdi. Ve, bunu tamamen gözden çıkarmıştım. Muhtemelen bunu düşünseydim yanına gitmeyi aklımın ucundan bile geçirmezdim. Birinin çıkıp da ikimizi görebilme düşüncesi, içimdeki gerginliği birkaç kat daha da arttırdı.

glam ✪ʲⁱᵏᵒᵒᵏHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin