Perseus'la günlerdir bu geceyi planlıyorlardı. Perseus, Ann'in çok yakın bir dostu ve bildiği tek ailesi. Yaşıtlarına ve Ann'e göre uzun, kumral saçlı, bembeyaz tenli ve siyah gözlere sahip çok yakışıklı bir dost. Ann mi? Ann, açık kumral saçları, dikkat çekecek kadar beyaz teni, koyu kahve gözleri ve kırmızı dudaklarıyla terk edilmiş bir kız çocuğu. Çaresizliğin ne olduğunu bilmeden içinde yaşayan, hapsolmuş, kaybolmuş bir kız. Perseus'la kendisini bildi bileli yakın olmuşlardı.Belki de benzer hayatlara sahip oldukları içindi,bilinmez. Hatta hep beraberlerdi çünkü yurtta kimse tarafından sevilmeyen tek ikili, ne yazık ki, onlardı. Bakıcıları, onların gözünde ''ölüm makineleri'' tarafından pek sevilmezlerdi. Nedeni, onları koruyacak hiç kimsenin olmayışıydı. Öyle ki, bir çok çocuğun, gördüğü şiddet karşısında kemikleri kırılıyor, hatta bir çoğu müdahale edilmediği için ölüyordu.Korku ve zulmün esir aldığı bu yetimhanede her gün bir diğerinden çok daha zor geçiyordu. Ann ve Perseus dışında tüm çocuklar korkuyla söylenenleri yapardı. Bir keresinde yalnızca uyumadığı için Ann saatlerce dövülmüş ve karanlık bir odaya öldü sanılarak bırakılmıştı. Kimse onun yalvarışlarına kulak asmamıştı. Korkudan köşeye saklanıp onun için ağlayan Perseus hariç. İnsanoğlu çaresizlikten beslenir. Neyse ki bu gece her şeye son verecekler.
...
''Bakıcılar dağıldılar mı? ''
''Hepsi kendi odalarında uyuyorlar.''
''Koridordaki güvenlik ne âlemde?''
''Sızmak üzereler ,her şey plana uygun.''
''Hata şansımız yok, bu gece kurtuluyoruz dostum.!''
Herkesin uyuduğundan emin oldukları bir saatte koridorda sessiz ve hızlı adımlarla yürüyorlardı. Güvenlik kameralarının çalışmıyor olmasına ilk defa bu kadar seviniyorlardı. Kameralar asla çalışmazdı; bunca kötülüğü başka türlü açıklayamazlardı çünkü.''İnkar!''
Son sürat binanın büyük çıkış kapısına doğru koşarlarken arkalarında yanan koridorun ışığıyla sola dönüp koşmaya devam ettiler ve buldukları ilk odadan içeriye girerek soluklanmaya başladılar.Korkunun yaratmış olduğu adrenalin, damarlarında gezinen sinsi bir yılan gibiydi. Neredeydiler? Depo mu? Paspas odası mı? Bu koku da ne? Kapının önüne kadar gelen ayak sesleriyle iki dostun kalp atışları resmen ritim tutuyordu . Ayak sesleri yaklaştı ve tam kapının önünde kesildi. Öğretmenlerden biri olmalı diye aklından geçirdi Ann. Sessizliğin içinde kulaklarında çınlayan çakmak sesi ile nefeslerini tuttular. Bayan Georgea olmalıydı.Bu çöplükte sigara içen tek öğretmen oydu ve içtiği sigaradan neredeyse tüm çocuklar birer iz taşıyordu. Ann, aklında canlanan anıyla kolunun üzerindeki sigara yanığına baktı ve damarlarında gezinen öfkeyi hissetti.
Ayak sesleri sol tarafa doğru ilerlerken Perseus yavaşça kapıyı açtı ve etrafı kolaçan etti. Hızlı adımlarla kapıya ilerlemeye devam ederken son derece korkmuş ve son derece tetikteydiler. Kapıya vardıklarında Perseus, kapının kolunu çevirdi.
''Lanet olsun kilitli!''
''Emin misin? Bir daha dene..''
''...''
''Lanet olsun!!''
Kapıdan uzaklaşıp yangın merdivenlerinin bulunduğu üçüncü kata doğru koşmaya başladılar. Başka şansları olmayacaktı. nasıl olursa olsun buradan çıkmaları gerekiyordu. Saat neredeyse gece yarısı dört olmuştu. İki güvenlik görevlisi, kahve almak için kantini açmışlardı. Bedava kahve, hiç fena fikir değildi.. Bunu pek hesaba katmamışlardı. Gelen konuşmalarla bir anda oldukları yerde durdular ve yavaş adımlarla duvara yaslandılar. Gülüşmeler ve uykulu gözlerle adamlar, ışığı kapatıp kahveleriyle önlerinden geçip karanlıkta kayboldular.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ormandaki Kızıllık
Mystery / ThrillerAnnabel adında bir genç kız ailesi tarafından yetiştirme yurduna terk edilir. Orada gördüğü zulme ve işkenceye dayanamayarak yakın dostu Perseus ile on üç yaşında yurttan firar ederler. Macera,tutku,heyecan ve erotizm tek hikayede.