Bir şey unuttuk mu diye valizleri bir kez daha kontrol ettikten sonra Merve'yle birlikte odadan çıktık. Sırt çantamın kolunu omzumda düzelttim ama yinede omzumdan kaydı. Ben de tekrar düzeltme girişiminde bulunmayıp çantamın kaymasına izin verdim. Asansörün kata çıkmasını beklerken yanımdan hızla geçen birisi çantamı düzeltti ve hızlıca merdivenlere yöneldi. Bu Alper'di. Tam peşinden gidecekken asansörün kapısı açıldı ve Merve kolumdan tutup içeriye çekti. Cebimden telefonu çıkartıp Alper'e mesaj attım.
Tuğçe: Yanımdan geçen sendin değil mi
ABA: Başka birisi yanına gelip çantanı düzeltemeyeceğine göre
Tuğçe: Niye düzeltemiyormuş başkası
ABA: Çünkü kim öyle bir hata yaparsa sonu hastanede biter
ABA: ;)
Tuğçe: Gıcık
Tuğçe: Artık tatil bittiğine göre beni göremezsin
Alper: Yoo
Tuğçe: Sen diğer okuldanım dedin
Tuğçe: Diğer okul İzmir'deymiş
Tuğçe: Artık İzmir'deki kızlara yazarsın sen
Tuğçe: Meşgul etme falan dersen
Alper: Ne saçmalıyorsun
Tuğçe: Kafanı kopartırım diyecektim zaten
Tuğçe: Eğer öyleyse ben aranızdan çekilirim falan dememi bekleme yani
Alper: Cjcjscksjbkkvsskks
Alper: İşte bu yüzden seni seçtim
Tuğçe: Alper
Tuğçe: Bana sürekli satılık mal muamelesi yapma
Tuğçe: Sinirleniyorum
Alper: Ya ama güzelim
Alper: Senin de şu lafı götünden anlama huyun olmasa
Alper: Harika hatunsun
Asansörün zemin kata ulaştığını belirten ses gelince telefonu kapatıp cebime koydum ve valizin sapını tutup otobüse gitmeye başladım.
"Yer kalmadı burada. Gelenler İzmir'e giden otobüse geçsinler oradan bizim tur şirketimiz onları Antalya'ya götürsün." Müdür kafasını kaşıdı. "Öyle olur mu ki?" Diğer adam hemen lafa atladı. "Olur efendim. Rotamızda ufak bir değişikle hallederiz hiç merak etmeyin." Müdür kafasını olumlu anlamda salladı. Ve kalanlara durumu açıklamaya başladı.
"Arkadaşlar tur şirketinden kaynaklanan ufak bir dikkatsizlik sonucu aracımızın kapasitesi yetersiz geldi. Şu an dışarıda olan arkadaşlar lütfen İzmir aracına geçin İzmir'den sonra Antalya'ya geçecek araç."
Tuğçe: Sen İzmir'de yaşıyordun değil mi
ABA: Evet
Tuğçe: O zaman sen İzmir otobüsündesin
ABA: Normal olarak
Tuğçe: Bekle beni ben geliyorum.
ABA: Nereye
ABA: Nasıl
Öğretmenlerin yönlendirmesiyle İzmir otobüsüne geçtik. Otobüsün girişinde kimin nerede oturduğuna dair bir kağıt vardı ama kağıda bakan yoktu. Bende çaktırmadan cebime attım. Bizi boş olan yerlere yönlendirdiler. Hemen yerime oturdum ve kağıdı cebimden çıkarıp Alper'in yerini aradım. Kağıda tekrar tekrar baktım ama Alper diye birisi yoktu. Alper bu otobüste olduğunu söylemişti. Ya adı Alper değildi ya da Alper diye birisi yoktu. Yani her türlü telefondaki kişi beni çok güzel kandırıyordu.
Tuğçe: Yalancıları sevmem
Tuğçe: Hem de hiç
Alper: Biliyorum güzelim
Tuğçe: Ha bir de biliyordun
Tuğçe: Bir daha bana yazma
Alper: Ne alaka
Tuğçe: Bana gerçek adını bile söylemedin
Tuğçe: Belli ki Alper diye birisi yok
Tuğçe: Muhtemelen bizim okuldakilerden birisin ve beni kandırdın
Tuğçe: Hatta daha kötüsü belki de Emir'sin
Alper: Öyle değil (Mesajınız gönderilmedi.)
Alper: Ulan ben böyle işi varya (Mesajınız gönderilmedi. )
Alper'den
Telefonu sinirle kapatıp cebime koydum. Çaprazımda oturuyor ama beni görmüyor. Ya tamam adım listede yok ama hiç sormadan engellenir mi bir insan? Ben ne yapayım iki ismim varsa ve benim diğer ismim kullanılıyorsa. Bir de bana hiç yoksun diyor, Emir'sin diyor. Lan ben senin her anında yanındayım ama sen görmüyorsun. Sen körsen ben ne yapayım? Sinirle saçımı çekiştirip Tuğçe'ye baktım. O da sinirle saçlarını çekiştiriyordu. Onun bu haline istemsizce gülümsedim. O sırada Mine koluma sırnaştı.
"Bulut gel selfie çekelim." Gözlerimi devirdim. Niye her defasında bu kız benim yanıma denk geliyor? "Mine sence de bir haftalık tatil için yeterince fotoğraf çekmedik mi?" Tuğçe, Mine lafını duyunca bizim tarafımıza döndü. Yüzümü çevirdim hemen. Beni Mine'yle görmesine hiç gerek yok şu an. Ama Tuğçe bir anda ayağa kalktı ve bize doğru gelmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maskot•Texting•
Teen Fiction0533****: Anneme fıstıklı baklava yapar mısın dedim, fıstık yok dedi Tuğçe: Banane bundan 0533****: Bir koşu bize gelsene Tuğçe: Niye? Fıstık yok mu oralarda? 0533****: Senden âlâ fıstık mı var bu dünyada