1.1

4.9K 246 50
                                    

Bu bölüm kiraz-123 e ithaf edilmiştir.

MEDYA: EDA

Tuğra ve Eda'nın oturduğu masanın çaprazına Eda'nın sırtını görecek şekilde yerleştim ve heyecandan ne yapacağını şaşırmış ikimizin dikkatini çekmeye çalıştım. Bana doğru döndüğünde elimle menüyü işaret ettim. Heyecandan daha sipariş vermemişlerdi. Eda'ya dönüp bir şeyler söyledi ve menüye bakmaya başladılar. Bir buçuk saat sonra canım(!) ikizim kasmayı bırakmıştı ve Eda'yla konuşup gülüşüyorlardı. Eda'nın telefonu çalınca Tuğra'ya bir şeyler söyledi ve masalardan uzağa doğru yürümeye başladı fırsattan istifade hemen Tuğra'nın yanına gittim.

"Tuğçe git Eda görecek!" Nankör ayol bu çocuk.

"Boş yapma da beni dinle. Umarım kızı ölene kadar burada tutmayacaksındır çıkın sahile gidin, yürüyün sonrada birbirinize aşkla bakıp öpüşün." Son söylediğim şeyle Tuğra eliyle beni kışkışladı.

"Mal mal konuşma valla delleniyorum." Laz damarı tuttu desem laz değil o zaman niye atarlanıyor bu mal.

"Neyse ben gidiyorum size iyi eğlenceler." Sandalyeden kalkıp bir arka masadan çantamı aldım ve hesabı canım kardeşime kitleyip kafenin çıkışına ilerledim o sırada kapıdan hışımla Bulut girdi. Beni fark etmedi bile. Hızla Tuğra ve Eda'nın oturduğu masaya ilerledi ve Tuğra'nın hemen karşısına oturdu. Ne ara geldiğini bilmediğim Eda'ysa endişeyle bakıyordu.

"Lan ben sana bu kıza yaklaşma demedim mi? Niye uzatıyorsun hala? Benim sinirlerimle oynama daha fazla bırak kızın peşini! '' Daha fazla uzaktan izlemeyip masaya gittim ve Tuğra'nın yanındaki sandalyeyi çektim. Bakışlar bana dönerken Bulut şaşkındı.

"Eğer kız kardeşinden uzak durulmasını istiyorsan ev hapsi falan yap ya da o az gelir sen en iyisi Eda'nın cinsiyetini değiştir böylece erkekler bakmaz. Ama eğer böyle bir şey yapmayacaksan kız kardeşine olan tekliflere alışman gerekecek." Düşük çeneli sevdiğine ne kadar gülümsemek istesede yapmadı Bulut, Tuğçe zeki bir kızdı ve anlayabilirdi.

"Ben kız kardeşime erkekler bakamaz demiyorum Tuğra iti bakamaz diyorum." Dolaylı yoldan bana da it diyordu de mi bu mendebur? "Ha şimdide it olduk sen de benim kar-" Bulut hızlıca Alper'i susturdu. "Kes sesini!" Bulut'un kolundan tutup kafenin dışına çekmeye başladım. Arkama dönüp Bulut'un görmeyeceği şekilde Eda ve Tuğra'ya gidin işareti yaptım. Yol üzerindeki bankların birine oturdum ve onunda oturmasını bekledim. Bir süre oluşan sessizliği Bulut bozdu.

"Sanırım biraz bencilim." Biraz mı dercesine baktım. "Bence biraz falan bencil değilsin baya bencilsin. Mine'nin de abisi vardır o sana böyle yapsa hoşuna gitmez ama sen başkasına yapıyorsun." "Mine ne alaka?" Mal bu çocuk sevgilisi olduğu için diyoruz işte. "Hani siz sevgilisiniz falan." Şaşkın şaşkın bana baktı. "Biz sevgili falan değiliz." Bende inandım ondan Mine'yle hep berabersiniz. "İster sevgili olun ister olmayın umrumda değil ama kardeşime bir daha aptal ithamlarda bulunma."

Bankta bana iyice yaklaştı. "Bulunursam naparsın?" "İlerde kız kardeşine çok pis görümce olurum ona göre." Bu cüsseyi dövemeyeceğime göre. "Kardeşine karışmayacağım ama bir şartım var. Bizim tayfayla takılacaksın." Yok daha neler. "Bak ben şart falan bilmem yapma dediysem yapma." Oysaki Tuğçe bilmiyordu ki seninle görüşmem dese Bulut hemen ikna olacak. "Ben diyeceğimi dedim kabul ediyor musun?" Ulan Tuğra sırf senin için nelere katlanıyorum. "Tamam ama içli dışlı olmam fazla."

Ayağa kalktı ve yürümeye başladı ben de tam tersi istikamete doğru yönelmiştim ki kolumdan çekilerek Bulut'un peşinden sürüklenmeye başladım. Çantamdaki telefonum çalmaya başlayınca Bulut'tan kolumu kurtardım ve aramayı cevaplandırdım.

Maskot•Texting•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin