34. BANA ELLERİNİ VER

18.8K 1.1K 1.1K
                                    

Paylaşmanın güzel olduğunu hangi andaval söylemişse halt etmişti. Çünkü an itibariyle kıvırcık görüyordu ki paylaşmak denen olay illet bir şeydi.

"Lan kardeşime ben bakarım, sen siktir olup gitsene."

Sezer, hastane kapısında bu boğucu binadan kurtulmaya bir kala yakalandığı faşist radarına kafasını gökyüzüne çevirip küfretti. Sonra sakince faşist reise dönüp gıcık bir gülümseme sundu.

"Kardeşin benim olalı çok oldu faşist, şimdi sen yaylan bakalım."

Alp, diliyle yanağını şişirip gözlerini titreştirerek kapatırken onun bu delirmiş hallerinden ayrıca zevk aldığını fark etti Sezer. Hayatı boyunca bu sahneyi izleyebilirdi, tabi Yavuz da yanında olursa.

"Olsan olsan kardeşimin kölesi olursun be, ne demek ona sahip olmak?"

Sezer, bu tartışmada yorulmasın diye Emre'nin arabasının arka koltuğunda onları bekleyen kumrala çevirdi mavilerini. Anında bakışlarına karşılık bulurken yüzünü büyük bir tebessüm kapladı. Yavuz'un hastanede kaldığı bir hafta sonucunda büyük oranda iyileşmiş bedeni ışıl ışıl parlarken gözleri de ona eşlik ediyordu.

"Bu hikayede kim köle kim sahip umrumda değil faşist."

Sevgilisine göz kırpıp Alp'e döndü.

"Tek istediğim bundan sonra Yavuz'un yanımdan ayrılmaması. Ve kusura bak, senin yüzünden ondan bir saniye bile uzak kalamam."

Alp, sinirle derin nefesler alırken Sezer elini cebine atıp ıslık çalarak kalabalık hastane bahçesini izlemeye başladı. İsterse kıyameti koparsındı bu reis bozuntusu, Yavuz'u evine götüremeyecekti.

"Oğlum bu ne cesarettir? Sana bir koyarım magmada erirsin lan."

Sezer, gözlerini devirirken bıyıklı kediden bozma bozkurda bakmadı bile. Muhatap olmaya gerek yoktu.

"Ulan şerefsiz zaten burda kaldığı zaman boyunca bir saatten fazla kimseyi yanına almadın. Bari tam olarak iyileşene kadar benimle kalsın lan."

Yalvarmaya yakın çıkan ses tonunun nedeni bu durumda Yavuz'un kıvırcıkla gitmek isteyeceğini bildiğindendi. Özlemişti lan kardeşini, niye kimse anlamıyordu?

"Abartma Alp, o kadar da değil."

Dudaklarını büzüp baktı reise.

"Sana üç saat izin veriyordum, bir saat izni olan Emre'ydi."

Alp, piç herifin gevşekliğiyle tüm sabrını tüketirken "Senin amına koyarım," diyerek yakasına yapıştı.

"Bak bana geliyorlar, seni rahatlığında boğarım."

Sezer, ellerini cebine atıp yavşak ifadesini bozmadan çenesiyle onları bekleyen aracı işaret etti.

"Yavuz izliyor, onu bu halde biraz daha yormak istiyorsan buyur devam et."

Alp, göz ucuyla kardeşine bakıp onun bezgin suratına şahit olunca gözlerini sıkıca yumdu. Sesli bir soluk verip sertçe itti kıvırcığı.

"Bu yanına kalmaz hain. Kardeşimi benden uzaklaştırmanı fitil fitil burnundan getirmezsem bana da Alp demesinler."

İşaret parmağını yüzüne sallayarak tehdit ettiği genç çok ciddi bir ifadeyle başını aşağı yukarı salladı.

"Tamam, pezevenk derim artık."

Alp'in gözlerinde deli bir ateş yanarken Sezer günler sonra ilk kez reisten korkmayı getirdi aklına. Yavrucak unutmuştu, reisin deli damarının sonu olabileceğini.

Bir Tek Sensin AnkaralıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin