7. Bölüm

188 27 33
                                    

Öpüşmemizin üzerinden üç ün geçmişti. Bir tepki vermediği için ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Sehun'a sormak da istemiyordum. Çünkü öptüğümü söylersem, bu kez de onunla yatmamı söyleyebilirdi. Ergen bir kardeş her zaman başa belaydı.

Sabaha kadar onu düşünmüştüm. Doktorum durumumun iyiye gideceğini düşünüyordu. Ben de onunla vakit geçirirken bu konuda umutlanıyordum. Onun beni iyileştireceğini düşünüyordum.

"Abi? Ne yapıyorsun orada?"

"Huh?"

"Sana seslendim. Duymadın mı?"

"Hayır.."

"Yixing geldi. Eğer bir işin yoksa seni bekliyormuş. Dışarı çıkmanı.."

"İçerde beklemesini söyle. Giyinip geleceğim."

Yaklaşık on dakika sonra dışardaydık. Yüz ifadesi fazla ciddiydi. Bir şey konuşmak istiyordu ama bir türlü söze giremiyordu.

"Şurada oturalım mı Yixing?"

"Olur.."

"Aramız neden böyle oldu?"

"Nasıl?"

"Seni öptüğümden beri kaçıyorsun."

"Kaçmıyorum."

"Geçmişi hatırladığın için zorlanıyor olmalısın."

"Biraz.."

"Ben sana yalan söyledim Joon."

"Ne yalanı?"

"Olanlar konusunda.."

"Anlamadım."

"Ben seni terk etmedim."

"Yani ayrılmadık mı?"

"Ayrıldık ama terk eden ben değildim."

"Ben mi?"

"Evet. Beni artık sevmediğini söyledin."

"Ne?"

"Buraya gelirken canını acıtmak istiyordum. Çünkü ben hala acı çekiyorum."

"Buna inanamıyorum."

"Gerçek bu. Hafızanı kaybettiğini öğrenince intikam almak istedim. Belki yanında olma fırsatını değerlendirmek istemiş de olabilirim."

"Yani hislerin.. Aslında yok mu?"

"Hislerim olduğu için buradayım. Hislerim olduğu için sana daha fazla yalan söylemek istemedim. Sen beni sevmiyorsun Joon."

"Ne? Hayır. Seni seviyorum."

"Bu yakınlık seni etkilemiş olabilir. Güzel anılarımız da öyle.."

"Evet, ama hislerim düşündüğün kadar basit değil."

"Bence öyle. Yani her şeyi hatırladığında ben yine sevemediğin Yixing olacağım. Yine sensiz kalacağım. Buna katlanabileceğimi sanmıyorum."

"Ama sen.."

"Sana yardım edeceğimi söyledim ama yapamıyorum. Beni öpmeseydin her şey daha kolay olabilirdi. Kalbimi zorluyorsun."

"Özür dilerim."

"Ne için?"

"Ayrıldığımız için.. Seni neden terk ettim bilmiyorum ama ben dünyanın en aptal adamıyım."

"Önemli değil. Asıl ben özür dilerim. Sana daha fazla yardım edemeyeceğim."

"Bir şansımız olamaz mı?"

"Üzgünüm. Her şeyi hatırladığında kalbinin uzaklaşacağını biliyorum. Beni sevmediğini biliyorum. Sana bir kez daha bağlanamam."

"Anladım.."

"Bu arada.. Bu akşam gidiyorum. Birkaç saat sonra havaalanında olacağım. Yani beni arama olur mu?"

"Neden hemen dönüyorsun?"

"Sınavlarım var."

"Geçen gün okulun tatilde olduğunu söylemiştin."

"Duymak istediğin ne? Acı çekiyorum Joon. Oldu mu? Başka bir ülkedeyken daha az zorluyor."

"Seni incittiğim için özür dilerim."

"Önemli değil. Eve gitsem olur mu? Birkaç eşyamı toplamam gerek."

"Seninle gelmemi ister misin?"

"Hayır. Burada vedalaşalım."

"Tamam.."

"Umarım en kısa sürede iyileşirsin."

"Sanırım artık bunu istemiyorum. Yine o adama dönüşmek istemiyorum."

"Sen iyi bir adamsın Joon. Beni sevmiyor olman seni kötü biri yapmaz."

"Sanmıyorum.. Buraya kadar geldiğin için teşekkür ederim."

"Önemli değil. Umarım Sehun'dan güzel haberlerini alırım."

"Bu, seni bir daha asla arayamayacağım anlamına mı geliyor?"

"E-evet.."

"Anladım."

Bir yol ayrımında birbirimizin gözlerine bakıyorduk. O karşıya geçip yan yoldan gidecekti. Ben de bulunduğumuz yönde ilerleyecektim. Bu kadar farklı yönlere yürümek zorunda olmamız bile acımasızcaydı. Kendimi terk edilmiş gibi hissediyordum. Kalbimdeki acı, onun hissettiği şeyin ne kadar zor olduğunu anlamamı sağlıyordu. Neden gitmek istediğini sorgulayamıyordum.

"Kendine iyi bak."

"Sen de.. Sen de kendine iyi bak Joon. İyileşmenin bir yolunu bul. Bunu yapabileceğine eminim."

Gitmeden önce ona sıkıca sarılıp son kez gözlerine baktım. Sonra sessizce geri çekildim.

Dolu gözlerini saklayamıyordu. Bu yüzden arkasını dönüp yürümeye başladı. Ayaklarım oraya çakılmış gibiydi. Öylece arkasından bakıyordum.

Elinin tersiyle yüzünü silip yürümeye devam etti. Üzüldüğüm için değil, o ağladığı için ağlıyordum. Bu tuhaf bir şekilde canımı yakmıştı. Bu kadar kötü bir adam olduğumu bilmek kalbimi kırmıştı.

Tam dönüp gidecekken ona doğru gelen arabayı fark ettim. Koşarak yola atladım ve onu kenara çektim. Kalbim sıkışıyordu. Araba neredeyse ona çarpıyordu.

"Yixing! Yixing iyi misin?"

O sırada araba ani bir frenle durdu. O sesin ve kalbimdeki korkunun etkisiyle tonlarca şey zihnime akın etmeye başladı. Hatırlamadığım her şey.. Artık biliyordum. Kazayı, Yixing'i, ailemi, sevdiğim ve sevmediğim şeyleri, her şeyi hatırlıyordum. Neden bu kadar kötü bir adam olduğumu da..

Başıma giren ağrıyla ayakta durmakta zorlandığımı hissetim. Hatırladıklarım ayakta durmamı bile zorlaştırıyordu.

"Joon! Jooon! Joon iyi misin?! Cevap ver!"

Zihnim bulanıklaşırken son gördüğüm yüz ona aitti. Sıcak kollarının beni sardığını hissediyordum. Ölüyorsam bile, daha güzel bir ölüm şekli hayal etmiyordum. Onun gibi bir meleğin kollarındaydım. Gerçek olmayacak kadar güzeldi.

Memory  ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin