Kanlı Pençe

491 9 1
                                    

Gozde canlanan kanli sahneler ve dile dolanan vampirlerin bitmez kan ozlemi. Bugun kanli ziyafetleriyle zaferi kutlayacakti kana susamis olanlar. Bunlardan bihaber bir atın altında kahverengi saçlı bir genç denetleniyordu, yanında düşmüş olan miğferinden anlaşılıyordu ki Bardok hanedanından biriydi; Pars kabartması miğferinde duruyordu.
    Bir vampir yerde yatan gencin yanına yaklaştı,durdu ve eli kılıcında bekledi. Ardından gencin debelenen hali onu gülümsetti ve acıyan bir ses tonuyla:" Belki bu kadar kişi arasında yaşayan nadir kişilerdensin tabi kaçanlar hariç." sonra kahkaha atmaya başladı, mizah kabiliyetinin zayıf olduğu anlaşılmıştı.  Kahkahanın sesi dört bir yana dağilmisti, haliyle bunu duyan vampir askerler bir anda ona bakmasına sebep oldu. Vampir kendisine bakan askerlere bağırarak " Ne bakıyorsunuz aptallar" dedi. Askerler hemen başını çevirerek yerde yatanları kontrol etmeye devam ettiler. Vampir sinirle dönüp gence " Şanslı genç seni misafir edeceğiz. " Vampir dönüp bir askere çocuğu almalarını söyleyip, oradan uzaklaştı. Asker yanına başka bir askerden yardım alarak genci kaldırdılar. İki kolunda tutup sürükleyerek götürmeye başladılar.Miğferi ve atı arkasında kalmıştı. Şanslı genç götürülürken etrafına bakındı, dehşet dolu savaşın kanlı izleri duruyordu.

Savaş Kurt Pençesi adasının dört tepeli alanın da öğlen vakti başlamıştı ve hava aşırı sıcaktı. Hava sıcaktı fakat rüzgarlıydı. Rüzgar İnsanoğlunun arkasından esiyordu. Savaş başladığında Yaki öncü birlikleri vampirlerin okçu birlikleriyle karşılaşmıştı. Vampirler ilk darbeyi vurmuştu. Siyah oklarıyla Yaki öncü birliklerini karşılamıştı. Fakat bu öncü birliği durduracak kadar değildi. Öncü birlik kalabalık tutulmuştu. Saldırının ardından Yaki atlıları bu ok yağmuruna karşılık at üstünde ok atmada usta atlılarla karşılık verdiler. Vampir okçular bu fazla kayıp verdi. Geriye kalan okçular vampirlerin mızraklı birliğiyle yer değiştirdi ve yaklaşan atlıları Vampilerin mızraklı birliği karşıladı. Mızraklar birçok Yaki askerini atlarından düşürdü.Geriye kalan Yaki askerleri saldırmaya devam ediyordu. Ardından vampirlerin atlı askerleri iki tepeden çıktılar, Yaki askerlerine doğru at sürdüler ve Yaki askerlerinin saldırısını başarısızlıkla sonuçlandırdılar.İnsanoğlunun kalan birliği taarruza geçti ardından Vampir askerler hareketlendi. En önde Yaki hanedanın diğer atlıları vardı en önlerinde'de Yaki kralı Kikar vardı. Üzerindeki zırhı ve altındaki pantolonu ile kendi hanedanını özetliyordu. Askerleri de sancaklarını tutuyordu. Sancağının siyah yüzeyinde işlenmiş kırmızı yay iç karartıcıydı. Savaşmayı seven bir topluluk ve en önde ölmeye hazır bir birlik. Savaş meydanında ölmek Yakiler için bir şereftir. Her Yaki askeri savaşta öldüğü zaman tanrıların onları bizzat karşılayacağına, onlara tanrıların altın bahçede bir yer vereceklerine inanırlar. Bu inanca sahip Yaki birliği sağa ve sola yayılarak ilerliyordu. Arkalarında Bardok süvarileri ve Farlingel yaya birliği ve okçuları onları takip ediyordu. Hanedanların ayırdığı yedek askerlerde arkalarında yavaşca ilerliyordu.Vampirlerin en önlerinde Yaki öncü birliğine saldıran artçı birliği ile ilerliyordu. Atlı birliğin en önünde Sirank hanedanının uzun sancağı vardı. Sancağın üzerinde dağ ve dağın ardından yükselen güneş. Dağların uçları ise altın sarısı. Sancağına yakışır bir şekilde savaşa dahil olmuşlardı aslında. Siranklar'dan sonra arkalarında Fralkan okçuları vardı arkalarında'da Larkalon mızraklı piyade birliği onlarında arkasında hanedanların yedek askerleri. Mızraklı piyade birliği okçu birliğin önüne geçerek, okçu birliğini korumaya aldı. Savaş öğlen vakti başlamıştı ve hava aşırı sıcaktı. Rüzgarda aşırı sıcağa katılmıştı. Rüzgar İnsanoğlunun arkasından esiyordu.Çarpışma gerçekleşmek üzereyken Yaki atlıları durdu ve aralarından Bardok süvarileri çıktı. Yaki atlıları arkalarından Sirank süvarilerine ok atmaya başladı, Bardok süvarileri'de Vampirlerin öncü birlği ile çarpıştı. Çarpışma sıcak havayı anlık bir soğukluğa bıraktı. Çeliğin sesi kılıçların birbirine sertçe dokunuşu. Savaş havası böylece tamamlanmıştı. Çarpışma çok etkiliydi. Bu çarpışmadan sonra Vampir okçuları uzun yaylarıyla saldırıya geçti. Oklar havada güneşin önünü kapatan bulutlar gibi güneşi kapattı. Havada bu sefer uzun süreli soğukluk ve karanlık vardı. Karanlık kabus gibi çökmüştü sanki... Yaki ve Bardok süvarilerinin, birçoğu telef olmuştu. Vampirler geriye kalan atlı birliklerini alt ederek ilerliyordu. Geri kalanları öldürdükten sonra atlı birlik üçgen düzeni kurarak hazırda bekleyen birliği delmek için ilerledi. Farlingel okçuları durmadan oklarını yolluyorlardı. Atlı birlik ise ilerlemeye devam ediyordu. Atlı birlik amacını gerçekleştirmeye giderken, İnsanoğlunun atlı yedek birliği iki dağın tepesinden çıkarak Vampirlerin okçu birliğine doğru hızla saldırıya geçti. Okçu birliği karşılık vermeye çalışsa da etkili olamadı. Vampir okçu birliği saldırıda ağır hasar gördü, fakat önlerindeki mızraklı piyadeler kaybı azaltmak için İnsan atlı birliğin önüne geçti. Diğer tarafta İnsanoğlunun yedek Yaki askerleri atlarıyla üçgen düzenindeki Vampir atlılarının önüne geçtiler. Vampir atlıları büyük hasar gördü. Vampirlerin yedek askerlerinin hepsi saldırıya geçti , fakat yine de İnsanoğlunu durduramadılar ve geri çekilmek zorunda kaldılar. Vampir askerlerin peşlerinden giden İnsan askerler tepeye doğru kaçmaya başladılar. O sırada ani bir yağmur başladı. Tepede bir atlı asker belirdi. Sancağı rüzgarda dalgalanıyordu. Bu sancak Risen Hanedanındı. Risen hanedanın sancağında ki masmavi çapraz iki şimşek. Atlı askerin ardından diğer askerler de gözüktü. Risen hanedanı kalabalık bir orduyla gelmişti. Risenlılar insandı ve savaşan insanlar buna sevindi. Aşağı doğru Risen askerleri hızla ilerlemeye başladı. Süpriz bir şekilde vampir askerleri geçerek onları kovalayan insanlara saldırdılar. Hepsini öldürdüler. Vampirlerde gerş dönüp savaşmaya devam ettiler. Vampirler ve Risen Hanedanı savaşı kazanmış oldu.

Savaşta Risen Hanedanın'dan bir asker şanslı genci atıyla birlikte düşürdü ve genç bayıldı. Şanslı gencin en son hatırladıkları bunlardı. Bunları hatırlamak şanslı gencin gerçekten şanslı mı olduğunu sorgulatmıştı kendisine. Sürüklenerek götürülen şanslı genç ayağındaki acı ile birlikte gözlerini kapadı. Gözlerini açtığında büyük bir kafesteydi. Ayağı tedavi edilmiş sargı içindeydi. Etrafı karanlıktı fakat birkaç kişinin konuşmasını duyabiliyordu. Kafesin yakınında duran nöbetçiye bağırarak " Hey sen !" dedi. Nöbetçi elindeki meşalesi ile yavaşça yaklaştı, sade giyinmişti zırhı yoktu. Hava çok serin değildi." Ne istiyorsun " dedi nöbetçi. Genç sert bir ses tonuyla " Kralınızı" dedi. Nöbetçi gülerek " Bu fırsatı savaş meydanında kaybettiniz" diyerek arkasını dönerek uzaklaşırken genç birden fırlayarak "Ben Bardok Hanedanındanım." Nöbetçi bunu duyunca dönüp gence baktı ve gülümsedi. " Bende kralın oğluyum ek iş olarak askerlik yapıyorum, beni salak mı sandın asker " dedi. Genç bunu duyunca sinirlendi ve içinden "Evet salaksın" dedi. " Ardından Bardok Hanedanına mensup kişilerin boynuna yaptırdıkları çifbaşlı at dövmesi aklına geldi ve onu gösterdi. Nöbetçi karanlıkta göremeyince meşaleye yaklaşmasını istedi gençten ve dövmeyi gördü. Gördükten sonra bir an duraksadı ve sonra " Bunu başka birine yaptırmadığın ne malum." dedi. Genç sinirlenerek " Aptal olma dövme yaptıracak olsam neden çiftbaşlı at dövmesi yapayım. Bu dövmeyi hanedan dışında yaptıranlar ölüm cezasına çarptırılır." diye karşılık verdi. Nöbetçi sinirlenerek " İstediğini söyle kral seni görmek istemedikçe seni onunla görüştüremem. " diyerek uzaklaştı. Genç sinirli bir şekilde yerine oturdu.

Nöbetçi uzaklaştıktan sonra kafesten biri "Efendim dediklerinz doğru mu ?" diye seslendi. Ses erkek sesiydi. Genç, adamın yüzünü karanlıkta seçmeye çalıştı. Adam daha sonra karanlıktan çıkarak gence doğru yaklaştı. Adam gençti fakat bitkin gözüküyordu. Tüm savaşın özeti adamın duruşu ve ruh halindeydi. Tekrar seslenerek " Kralım bir soru sordum" dedi.

Kanlı TopraklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin