-1-

260 15 7
                                    

Hayatım aslında herkes gibi normaldi. Taa ki o gün onu görene dek..
...
Çok başka biriydi. Ve ben o başka hallerine aşık olmuştum. O kötüydü hem de fazlasıyla. Siyahların içinde kendini kaybetmiş, kendini hayata kapatmıştı. Korkuyordum, ama aşkım korkumun önüne geçiyordu. Ona karşı bilemediğim bir tedirginlik vardı. Bu tedirginliğin sebebi ise onu bu kadar kötü yapan şeyin ne olduğunu bilmememdi. Bunu bana asla söylemeyecek olması da bir o kadar üzücüydü. Bilmiyorum belki bir gün bana bunu söylerdi...

***
(Kızın ismi: Eda)
Şimdi asıl konumuza gelelim. Ben ona aşık olduğum günden sonra onu takip etmeye başladım. Tabi buna takip etmek de denebilirse. Çünkü bir an da ortadan kayboluyordu. Ve ben yine kendimle baş başa kalıyordum. Aradan baya zaman geçtikten sonra onu denizin kıyısında tek başına otururken gördüm. Beni görür diye de ona görünmeden gizlice kayalıkların arkasına geçtim. Üzgün görünüyordu, bir o kadar da kızgın. Yüzünde ki o gergin duran hatları o kadar güzel geldi ki tekrar aşık olmuştum. Saçları desen, kendisinde bağımsız hareket ediyorlardı. O saçlara dokunmak için nelerimi vermezdim ki.. Merakla konuşur diye bekliyordum, belki sesini duyarım ümüdiyle, ama o konuşmuyordu. Ve sadece denize karşı bakıyordu. Yanına gidip konuşmak çok istiyordum ama buna cesaret edecek gücü henüz kendimde bulamamıştım.. Biraz daha onu izleyip gitmeye karar verdim.

...

Artık yeterince bekledim, saat de geç oldu. Yine yarın gelirim, ne de olsa her gün buralara geliyor. Tam sessiz sedasız gidecektim ki o ses beni durdurdu.
O AĞLIYORDU!!! Hızlıca kafamı çevirip tekrar saklanıp ona baktım. İlk defa ağlamasına şahit oluyordum. Ve bu..bu çok kötü bir histi. Kalbim parçalanmıştı resmen. Sevdiğim adam gözümün önünde ağlıyordu ve bense olduğum yerde seyirci gibi onu izliyordum. Bir anlık cesaretle saklandığım yerden çıkıp yanına gittim ve cebimde ki en değerli mendilimi ona uzattım...

Yazar'ın ağzından:

Kızın kalbi çıkacak gibiydi çünkü mendili uzatınca sevdiği adam hızla ona doğru döndü. Eda onun gözlerine o ise kızın ne yaptığını anlamak için gözlerine bakıyordu. Belki de ilk defa birine karşı tepkisiz kalabiliyordu. Ve bir süre sessizlikten sonra Eda konuşmaya başladı:

Eda"Hadi ama almayacak mısın mendili?"diye soruyu yöneltirken bir yandan da almasını bekliyordu sabırla.

Eda"Aaa ne kadar da mızmızsın sen? Sana şu an iyilik yapıyorum. Ve sen bir mendili almak istemiyorsun."

Jimin"İstemiyorum! Git başımdan!" Sözleri biraz ağır gelmişti ama Eda pes edecek biri değildi. Ve sevdiği adam için her şeyi yapardı.

Eda"Pekala, madem sen almıyorsun mendili o zaman ben silerim gözyaşlarını."diyip hemen yanına oturdu tam yüzünü silecekken Jimin engel olmaya çalışacaktı ki buna izin vermeden elini kenara itti. O Eda'ya hayretle bakıyordu, çünkü ilk defa birine karşı normal davranıyordu. Ve ilk defa bir kız onunla ilgileniyordu. Hem de tanımadığı biri. Eda da o sırada Jimin'in yüzünde ki yaşları silerken bir yandan da göz göze gelmemek için kendini zor tutuyordu. Çünkü kendisi bile bu yaptıklarına şaşırıyordu. Yüzünü sildikten sonra tekrar yanına geçti.

Eda"Öncelikle benim ismin Eda, ya senin adın nedir?" Diyip güler yüzü ile sordu.

Jimin"Öncelikle sen neden burdasın? Kim seni buraya getirdi?"

Eda"Seni gördüm ve merak edip izledim biraz. Üzgün görünüyordun ve dayanamadım bende. Ayrıca kimse beni buraya getirmedi. Ben kendim geldim."

Jimin"Sen her üzgün olan insanın yanına mı gelirsin?"dedi Eda biraz üzülmüştü ama söz konusu aşkı ise bunun için yapmayacağı hiç bir şey yoktu.

Eda"Hayır tabi ki de, sadece sevdiğim ve içimin ısındığı insanların yanına giderim."

Jimin"Yani beni seviyor musun?" Eda bir an da şoka girmişti. Bu soru böyle pat diye mi sorulurdu?

Eda"Şey ımmm hayır yani evet aslında içim ısındı ya da vicdanım el vermedi desek daha doğru olur."

Eda'dan:

Dediğim şey aslında biraz doğru biraz da yalandı. Seviyordum fakat bunu şu an diyemezdim ki ona. O da bana garip garip bakıyordu.

Jimin"Yalan söylüyorsun!" Oha nerden anladı ya!

"Ne münasebet, yalan söylemiyorum ben."dedim. Aish bu konuya nerden girdim ki ben.

Jimin"Yalan söylüyorsun, çünkü elin saçında ve yüzün kızarıyor."dediğinde kendime küfretmek istemiştim. Tamam yalan söyleyince elim saçıma gidiyor ama yüzümün kızarması utandığım içindi. Ne halt yicem şimdi?

"Hayır ben utandığımda oluyor. Sen yanlış anladın."

Jimin"Neden utandın ki."diyip hafiften güldüğünde salak gibi bakmıştım ona. Fazla güzel gülüyordu.

"Samimi olmadığım insanlarla fazla yüzyüze bakınca oluyor da."dedim inanmasını umarak.

Jimin"Öyle olsun bakalım."

"Eee hala adını bana söylemedin?"dedim merakla.

Jimin"Adım: Park Jimin!"

Hayatıma hoş geldin Park Jimin...

KARANLIKTI O... [PJM]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin