Kimi sevmeli, güzeli mi,
Güzel yoları sevdireni mi?Annem her şeyi anlatmıştı anlatmasına da ben bu kadarını beklemiyordum fazlaydı bu. Annem yanımdan giderken Arkasında ne bıraktığını umursamadan kapıyı da giderken kapatmayı ihmal etmedi. Ağlamakta bulanıklaşmış ve göremez hâle gelen bir çift göz, ayağa bile kalkamaz hale gelen bir beden, kırık bir yürek. Annem giderken arkasında bunları bırakmıştı dün akşam.
Hiç uyumadığım yatakta tüm gece kıvrandığım sabahı geçiriyordum. Uyumak bile haram olmuştu artık bana. Yatağımda oturmuş çaresizce camdan aşağıya bakmaya başladım. Okula giden öğrenciler geçiyordu okul yıllarım aklıma geldi. O zamanlar ne kadarda mutluymuşum meğerse. Bende ablam gibi yurt dışında okumak istediğimde Babam onaylamıştı, oysaki aklından beni okuldan alıp murat'a vermek geçiyormuş diğer deyişle satmak. Ben baştan mı kaybetmiştim acaba. Muratın kelimeleri aklımdan hiç çıkmıyordu.
'Sen satılıksın... seni satın aldım...'
Lanet olası pislik herif almasaydın o zaman. Ne yapacağımı nasıl davranacağımı bilmiyorum. Bir ateş gibi sarmış bedenimi yakıp kavuruyor içimi anlamsızca. Dizlerimi karnıma çektim kollarımıda bacaklarımda bağladım. Kendimi yapayalnız hissediyorum. Etmekle de kalmıyor, öyleydim. Bir hafta sadece nişanlanmamak için sarfettiğim çaba kayıtsız kalmıştı. Bir haftadır da nişanlıydım.Toplam İki haftadır canım yanıyor hemde çok.
Toplam iki haftadır bu azabın içindeydim. Duyduklarım ile dahada artmıştı. Artık kurtulmam bir mucizeydi. Ne kadar böyle kaldığımı bilmiyorum. Bir hedefe odaklanmış öylece bakıyorum cama vuran silüetime. Pek güzel olduğum söylenemezdi en azından ben öyle düşünüyordum. Çevremdeki herkes çok güzel olduğumu söyler dururlardı. Küçük bir burun, hafif çekik gözler, dolgun dudaklar ve beyaz bir tene sahip tim. Kara saçlarımı saymıyorum tabi. Gözlerimi hafifçe yumdum açınca bunların hiç biri yaşanmamış olması dileğiyle. Gerçek olamayacağını bile bile.
Her şeye katlanırdım fakat beni sattıklarına katlanamazdım. Bunu bile bile de ben o adamla evlenemezdim. Heleki bunları evleneceğim adamın, murat'ın ağzından duymuşsam. Sevginin üzerine kurulmayan bir yuva istemiyordum. Benim onu sevmediğim gibi oda beni sevmiyordu. Neden katlanıyordu peki?
Odamın kapısı açıldı, her zaman ki gibi tıklatılmadan. Giren kesin annemdi, bir iki gündür hep böyle yapardı çünkü. On sekiz Yaşıma girdiğimden beri tüm kara bulutlar üzerime toplanmış şiddetli şimşekleriyle içime ilim ilim işliyordu. Dışıma bir zarar vermeksizin içimi deşip geçiyordu.
Cama bakan siluetim zerre oynamamıştı anneme dönmemişti, dönememişti.
"Nasılsın kızım?" Annemin dudaklarının arasından çıkan sözcükler tıpkı gerçek bir annenin kızına olan sevgisi gibiydi ama bu beni yanıltma malıydı çünkü annem mi? bir başkasımı tanıyamıyorum artık onu. Bir zamanlar meğerse gerçektende mutlu bir hayatım varmış. Ne olduda böyle oldu, bu kadar değişim geçirdi anlayamıyordum.
İnsan büyüdükçe dertleri mi artıyordu yoksa küçükken bir şey mi anlayamıyorduk?
"Sevgim dünden beri Ne odadan çıktığın var, ne doğru düzgün konuştuğun" Annem yanımda ki yerini alarak, "Dünden beri ağzına tek lokma almadın. Sürekli böylemi olacak?" Son sözlerinde bana olan kızgınlığını gizlemeye çalışsada başaramamıştı. Kırgın, kızgın gözlerle Anneme baktım bir süre. Bir kelime bile diyemedim. oturduğum yerden kalkarak yatağıma girip yorganı üzerime çektim, anneme sırt çevirerek. Annemin sesi şuursuzca kulaklarımda yankılandı.
"Niye susuyorsun sevgi? Bende babanda senin bu haline çok üzülüyoruz kızım" Bu söylediklerinin gerçek olmasını o kadar çok isterdim ki, ama değildi her seferinde beni yanıltmışlardı. Gerçek olamayacak kadar uzaktı benden. Şimdi daha iyi anlıyorum ki şu geçen iki haftada birbirimizden baya uzaklaşmıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Efulim
Teen FictionHer günah kefaretini öder mi? Anne ve babanın yaptıklarını çocuklarımı öder? Her şey, zamansız üç şartla başlamıştı... Ansızın bir zaman diliminde tüm hayelleri elinden alındı. İşte Benim hikayem tamda burdan başlıyor: Tanımadığım bir adamın kaderin...