Multimedia-sevgi
Hiç bir acı olümsüz değil,
Ya sen ölürsün! yada içinde bir şeyler..Geleceğim, hayellerim sadece bir mucizeye bağlıydı, o mucize ise gerçekleşmiyordu. Düğünün içindeydim. Bir imza sadece bir imza attıktan sonra hayatımın geri kalanı bir adamın ellerinde olacaktı. Yüzünü bile görmeye tahammül edemezken bundan sonra ki zamanımda her gün yüzünü görecektim o nefret ettiğim adamın.
Muratı gördüğümden beri içimde nebze sevgi oluşmadı. Ailem ise onun gerçek yüzünü bile bilmiyor. Murat herzaman ailemin yanında kendini çok iyi biri olarak göstermiştir. Bir iki hatası dışında. O hatalarıda benim sayemde gün yüzüne çıktı. İlki ise, seni satın aldım derkendi. Anneme söylediğim de inanmakta zorluk çekmişti. O gün murat seni satın aldım demeseydi gerçekleri belkide hiçbir zaman öğrenemeyecek tim. Babamın bana evlen diye sunduğu seçenekleri anlayamayacaktım. Murat sayesinde annem bana her şeyi anlatmıştı. Tabi ne kadarını anlattıysa. Bu muratın suçsuz olduğunu kanıtlamaz, o da en az kendi ve benim ailem kadar hatalı vede suçlu. Burda tek suçsuz kişi kurban seçilen, yani bendim.
Üç şartta şimdi ortaya çıktı. Onu ise halen öğrenmiş değil bilmiyorum. Aklımı fazlasıyla kurcalıyordu.
Bir mucize miydi yoksa dahamı kötüsü bilmiyorum. Ama o imzayı bugün atmayacağım kesindi. Düğün baya karışmıştı. Ben ve ablam tam arabaya binecekken yüzünü görmediğim kişi tarafından engellenmiştim, arkamda duran adam tarafından. Sonrası ise bomboş koca bir karanlıktı. Kaç gün önceydi yada kaç saat öncesiydi?
Saatler kayıptaydı.
| | |
Tonlarca ağırlığın altında gözlerimi zoraki açabildim. Göz kapaklarımın üzerinde beni açma der gibi bir baskı vardı. Gözlerim önce bulanık gördü etrafı. Elim istemsizce ağrıyan başıma gitti. Başım çatlarcasına ağrıyordu.
Bir yatakta uzanıyordum. Bu benim yatağım değildi. Gözlerim netliğini kazanınca etrafı gezindi. Bu odada benim odam değildi. Oda benim odamın kaç misli büyüktü bilmiyorum ama çok büyüktü.
Odada siyah ve beyazdan başka bir renk yoktu. Konsolları bile siyahtı. Daha önce siyah bir konsol görmemiştim. Özel olarak dizayn edilmişti. Perdeleri bile siyahtı. Siyah perdeleri oldum olası sevemezdim aslında. Tek bir gün ışığı görünmezdi perdeyi camın önüne çekince. Belkide bu yüzdendi.
Yatakta bir süre oturduktan sonra yataktan ayaklarımı sarkıttım.
"Nerdeyim ben?" diye mırıldanırken
Acaba murat'ın evi miydi burası? diye düşünmeden edemiyordum. 'Biz evlenemedik ki. Hem üstelik ben buraya nasıl geldim.' Kafamda her şey sırasıyla yerine otururken, düğünün gerçekleşmediği ve birinin beni...kaçırılmıştım. Bir anda oturduğum yerden ayağa kalktım. Çıplak ayaklarım buz gibi parkelerle buluştu.
Ayaklarıma bakarken üzerimde dizlerimde biten siyah bir elbise vardı. İstemsizce elim üzerimde ki elbiseye giderken çok yumuşak bir dokusu vede rahat olduğuda gözümden kaçmadı. Hemen etrafa bakındığımda giysi dolabının aynası olduğunu fark ettim. Hızlı adımlarla oraya doğru ilerledim. Kendime aynadan baktığımda, düğünde dağınık topuz olan saçlarım ve de sürdüğüm makyajımdan eser yoktu. Onun yerine açık bırakılmıştı saçlarım. Elim istemsizce açık kollarıma gitti, üzerimde olan elbisem sıfır koluydu.
Kim? Ve nasıl buraya getirilmiştim? Üstelik üzerimi kim değiştirmişti? Acaba murat mıydı? düğünün gerçekleşmemesine rağmen beni buraya getirmiş olabilir miydi?
Kapıya ilerleyerek açmak istedim. Kapı kilitliydi. İyice endişelenmeye başladım. Kapıya vurmaya başladım. Sağ elimle vuruyor, sol elimlede kapının kolunu zorluyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Efulim
Fiksi RemajaHer günah kefaretini öder mi? Anne ve babanın yaptıklarını çocuklarımı öder? Her şey, zamansız üç şartla başlamıştı... Ansızın bir zaman diliminde tüm hayelleri elinden alındı. İşte Benim hikayem tamda burdan başlıyor: Tanımadığım bir adamın kaderin...