Keşke herkes sustuğu kadar dürüst, konuştuğu kadar haklı olsa...
Hayat bana en büyük tokadı vurmuştu bir kere! Yağmurdan kaçarken doluyamı yakalanmak deniyordu? oysa ki bulutlar göğün koynunda kararmaya başladığı, şimşeklerin çakıldığı vakit ben hiç kaçmamış aksine kendimi teslim edip doyasıya kararan göğün eteklerinden akan yağmurda doyasıya ıslanmış, her bir zerresi nin hissiyle yanıp tutuşmuştum.
Ben yağmurdan kaçmadan doluya yakalanmıştım.
Anlamak için güçlük çekmekle yetinmeyip ne kadar tekrarladığımın farkına varmadan bir çok kez karşımdaki adamın iki dudağından çıkan kelimeleri tekrarladım. Herşey kafamda yeni yeni otururken elim istemsizce karşımdaki adama tokat attı. Çok sinirlenmiştim üstelik beni kaçırmakla da yetinmeyip benim ona kaçtığımı söylemişti aileme. Ne denli sinirlenmiştim bunu biliyordum fakat karşımdakine tokat attığıma kendim bile inanmakta güçlük çekiyordum. Şu ana dek kimseye tokat atmamış biriydim.
Şu ana dek...
Az önce ki zafer kazanmış silüeti gitmişti, yerine bambaşka bir siluetiyle attığım tokadın sayesinde yana çevrilen başını bana çevirdi. Orman yeşilerine bürünmüş gözlerini bana diktiğinde haddinden fazla kaşları çatılmıştı. İki kolumu bir anda kavrayıp kendine doğru çekti. Sıktığı kolumdan ziyade beni kendisine çekmesi beni fazlaca gergin etmeye yetti.
Dişlerim beni kendine çeken kollarında son bulurken acı bir inlemeyle kollarımı anında bırakarak ısırdığım kolunu tutmaya başladı. Ne kadar çabalasamda bırakmayacağını bildiğim için bu yöntemi kullanmıştım. Onun konuşmasına izin vermeyerek yüksek sesim odayı doldurdu.
"Seni adi herif! Bunu nasıl yaparsın?"
"Kes sesini!" İşaret parmağını üzerimde tutuyordu. "Sevgi..."
"Asıl sen kes sesini!" Yüksek çıkan sesimle bende işaret parmağımı ona doğrulttum. "Benim adımı anma cüretini de nerden buluyorsun?" Karşımda dikilirken benim böylesi bir tepki verebileceğimi düşünmemişti sanırım. Söylediklerinden sonra nasıl sakin durmamı düşünebilmişti ki? İkimiz de birbirimize tuttuğumuz parmakları indirdik. Yüzüme düşen bir tutam saç telini kulağımın arkasına geçirdim.
Kapıya ilerleyişini ayak seslerinden fark ederek yere diktiğim gözlerimi ona çevirdim. "Dur!" dememe rağmen durmayıp kapıyı açıp hemen ardından geri üzerime kilitlemişti. Kapıyı hızla açmaya çalışmam sadece gereksizdi. "Senin gibiler ancak bundan anlarlar. Kal şimdi orda." Kapının arkasından bana söylenirken bu adamı cidden gebertmek istiyordum. Bir de burdan kurtulup ablama bolca sarılmayı. Annem ile babamı da özlemiştim. Her ne yapsalarda...
Sırtımı kapıya dayayarak gizlerimi odada gezdirmeye başladım. Nasıl burdan kaçacaktım diye düşünüyordum. Pencereye doğru ilerleyip bir ümitle tekrar pencereyi açmayı denedim. Açılmıyordu aynıydı tek fark bahçe kapısında dikilen iki adamın olmaması. Kaşlarım çatıldı, 'oysa yarım saat önce oradaydılar.' Bahçede de kimseler yoktu. Bunu avantaja çevirmek için aklıma bir şeyler geldi. Bunu yapabilir miydim? Aşağıya olan mesafeyi göz kararıyla ölçerken heyecanla, "Olabilir neden olmasın." diye söylendim.
Asılı perdeleri kornişinden söküp kenara attım. Şimdi karşımda boydan odanın bir köşesini kavramış camlar vardı. Kenarda konsolun yanında ki sandalyeyi iki elimle kavrayıp bir anda cama doğru fırlattım. Tuzla buz olmuştu. Kapının ardından gelen sesleri işittiğimde anında kenarda duran konsolu o tarafa doğru zoraki ittirdim. Kapıdan gelen kişileri böylelikle engelleyip buradan atlayıp hızla bahçeden dışarıya çıkacaktım.
Sonrası ise özgürlük...
Kaldığım yerden devam edip kırdığım cam tarafına ilerledim. Aşağıya baktığımda biraz hesapladığımdan yüksek gelmişti. Sanırım atlayamayacaktım çünkü baya yüksekti. Aşağıya eğilip iyice baktığımda ikinci kattaydım. Kapıda baya zorlanıyordu hatta açılması an meselesiydi. Aşağıya tekrar baktığımda korkak bir ilintiyle "Ya şimdi ya hiç sevgi!" diye kendimi motivasyon ettirip atlamak için hamle yaptım. Yaptım yapmasına da atlayamamıştım. Kolumdan sertçe tutup kendine çekmişti bu kendini bilmez hadsiz adam. Kolumdan tutarak olduğunca o taraftan uzaklaştırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Efulim
Teen FictionHer günah kefaretini öder mi? Anne ve babanın yaptıklarını çocuklarımı öder? Her şey, zamansız üç şartla başlamıştı... Ansızın bir zaman diliminde tüm hayelleri elinden alındı. İşte Benim hikayem tamda burdan başlıyor: Tanımadığım bir adamın kaderin...