Merhaba arkadaşlar keyifle okumanız dileğiyle lütfen beğeni ve yorum bekliyorum ☺ Olumlu ya da olumsuz olan tüm yorumlara açığım ☺☺
Sustu ve gözlerinden yaşlar inci tanesi gibi dökülmeye başladı. Tek kelime etmeden kalktım mutfaktan peçete ve bir bardak su getirdim.
Bir yudum su içti gözlerini sildi ve sustu. Aslında bişeyler anlamıştım ama duyacaklarımdan yine de korkuyordum. Hiç bişey demedim. Oda hiç bişey demedi, kendini toparladıktan sonra devam etti.
" Verecek bir tepki bulamadım çünkü aklımda olmayan tek şeydi. Asya intihar etmişti. Gözlerim yuvalarından fırlayacak kadar büyük açılmıştı. Orda kapının ağzında iki dakika kadar şokun etkisinden çıkamadım. Çıktığımda gözlerim çoktan dolmuş ve bağırmaya başlamıştım. Sanki onu geri getirebilecekmişim gibi. Kendini evin duvarlarından geçen doğalgaz borusuna asmıştı. O lanet ip boynuna o kadar oturmuştu ki çıkartamamıştım onu ordan indirememiştim. En sonunda ambulansı aramak aklıma geldi. Ambulans gelene kadar çırpındım durdum orda öyle kendimce sanki bişey yapabilecekmişim gibi. Neden yapmıştı bunu, neden canına kıymıştı geride bırakacaklarını düşünmeden neden yapmıştı bunu. Cevap bualamadım zaten o sırada düşüneceğim son şeydi o. Ve 3 saattir cansız bedeni orda öyle sallanıyordu. Nolurdu sanki o gün okula gitmeseydim. Onun kötü olduğunu bile bile onu yanlız bırakmasaydım. Ama nerden bilebilirdim. Asya annesine ve babasına çok düşkündü kendi halinde takılan bir kızdı yapacağı en son şeydi bu. Ve en son raddeye kadar onu zorlayan şey neydi? Çaresiz kalmıştım hiç bir şeyin cevabı yoktu. Tekrar okula dönmem yaklaşık olarak 1 ayımı almıştı. Döndüğümde zaten o eve girmekte o odaya girmekte o kadar çok zorlamıştı ki beni. Yapamadım zaten 1 hafta içerisinde taşındım o evden."
Diyecek hiç bir şey bulamadım. Zaten böyle bir durumda söylenecek her şey çok saçma olmayacakmıydı? Bende hiç bir şey demedim sımsıkı sarıldım sakinleşsin diye bekledim. Sankinleşip ağlaması durduğu zaman konuştum.
" Peki hala kimse bir şey bilmiyor mu? Neden böyle bişey yaptığını?"
" Aslında biliyorum. Sadece ben biliyorum kimseyede söyleyemedim."
" Nasıl yani ama anlatmamıştı hani hiç bir şey?"
" Eve döndüm. Evden taşınmak için eşyaları toplarken yastığının altında bir kağıt buldum. Evet bir mektup bırakmıştı. Yürek yakan, içimi nefret dolduran bir mektup;
' Selinay bunu yapmak zorundaydım. Önce şu konuda anlaşalım. O gülen yüzün, neşeli halin hiç eksik olmasın tamam mı? Sonrada annemin ve babamın yanında ol hep. Biliyorum kızıcaksın bana sen bunu yaparken düşünmedin mi arkanda bırakacakları falan diyeceksin hatta belki hala diyosun ama mecburdum. Meriç'e güvendim, ilk defa hayatıma bir erkeğin girmesine izin verdim. Çünkü çok yakışıklıydı nefesim kesiliyodu gözlerine her baktığımda. Kokusunu her hissettiğimde yeniden aşık oluyodum ona ve bu böylede devam edicekti. Onunla her ortama girdim, her pisliği yaptım. Kendi halinde takılan saf ben değildim artık. Tamam kabul ilk başlarda çok hoşuma gidiyordu, sonradan pişman olduğumdada içinden çıkamayacağımı anladım. Ve Meriç bana zorla sahip olmuştu. Önce kabullenemedim ama sonra yanımda olacağını düşünerekten kendime bu durumu kabullendirdim. Taaki hamile olduğumu öğrenip bunu Meriç'e söyleyene kadar. Hamile olduğumu öğrendiğimde Meriç'e koştum. Yardım et, aldıralım bu çocuğu ben ailemin yüzüne bakamam dedim. Ama o yanımda olmak yerine beni terketti. Böyle bir şeyle yaşayamazdım Selinay affedin beni. Böyle bir lekeyle annemin babamın karşısına çıkamazdım. İyi bir insan olarak gitmedim bu dünyadan. O yüzden benim gibi bir pislik için üzülmeyin. Sizi çok seviyorum bunu aklınızdan çıkarmayın.'
Yazanları okuduktan sonra daha çok canım yandı. Meriç'e lanet okumak onu öldürmek istedim. Ama ona gücüm hiç bir zaman yetmedi."
" Bu çocuk bu kadar pislik bir insan olmayı nasıl başarıyor hayret ediyorum."
" Nasıl başarıyor bilmiyorum ama başarıyo Yaren. Bu yüzden korkuyorum sanada zarar vermesinden korkuyorum. Lütfen ondan uzak dur yalvarıyorum sana."
" Ya, saçmalama aklımdan öyle bir şey hiç geçmedi. Geçmediği gibi artık nefrette ediyorum ondan. Yanına bırakmayalım Selinay neden susuyoruz ki?"
" Yapmadım mı, denemedim mi sanıyosun Allah aşkına."
" Tamam tamam kapatıyoruz bu konuyu. Hadi dışarı çıkalım mı?"
" Yaa, sen çık benim canım sıkıldı uyurum biraz."
" Yii sin çik binim cimim sikildi iyirim biriz."
" Dalga geçmezsen mutlu olurum Yarenciğim."
" O zaman sende kalkıyosun ve hazırlanıp dışarı çıkıyoruuz."
" Fazla naz aşık usandırıyodu sanırım."
" Ya şapşal gül işte böylee."
" Tamam yahu altıma bi pantolon geçiriyim çıkalım."
" O zaman yaklaşık olarak bir kaç saat benim hazırlanmamı bekleyeceksin tatlım." Cadı gülüşü atıp odadan çıktım.
" Hep bekleten ben oluyorum, bu seferde ben beklerim yavrum sorun değil."
E haklıydı hep ben onu bekliyordum. Hele bir de hazırım tamam dedikten sonra yarım saat antredeki aynanın karşısında kendini incelemesi yok mu. Sırf bu yüzden o aynayı kaldırıcam bir gün ordan.
Bağırarak odaya daldım.
" Eee Selinay hani sadece bir pantolon giycektin ben hazırlandım geldim sen hala süsleniyorsun. Aah lanet olsun sana nasıl inandım kaltaaak."
" Tamam biraz süslenmeyi sevebilirim, biraz uçuk kaçık olabilirim, biraz fazla erkek arkadaşım olmuş olabilir ama bu benim kaltak olduğum anlamına gelmiyor. Dur lan yuh bunların hepsi benmiyim. Haklısın Yaren belki de öyleyim ama yüzüme vurma."
Büyük bir kahkaha patlattı, bende ayıp olmasın diye yalandan gülümsedim. Sonunda hazırlanabilmişti ve evden çıkabilmiştik. Sakin bir yere gidip birer kahve içtik. Aslında hiç Selinay'ın tarzı olmayan bir yerdi. O daha çok eğlenceli yerleri tercih ederdi. Ama bu akşam dışarı çıkmayı teklif eden o değil benim.!
İki saat ne kadar çabuk geçti. Üstelik Selinay sıkılmamıştı hatta daha çok eğlendiğini bile gözlemlemedim değil bir ara. Keyfini bozmak istemezdim ama uyarmak zorundayım.
" Selinay ben bir dostum ve bunu sana söylemek zorundayım. Yarın okul var ve biz hala burda oturuyoruz kalk kızım kalk kalk kalk."
" Ne oluyo yahu ne güzel oturuyorduk. Gideriz hem nolcak."
O konuşa dursun ben gittim hesabı ödedim ve bir taksi çağırdım. Sonra Selinay'ı o masadan zorla kaldırıp eve götürmeyi başardım. Zaten eve gider gitmez yüzündeki makyajı bile silmeden yatıp uyudu. Her seferindede söylerim silde yat şu makyajını diye ama dinlemez beni. Benden önce yaşlanınca karşısına geçip gülücem.
Ama işin aslına bakarsan bugün hem bedenen hem ruhen o kadar yorulmuşum ki makyajımı temizleyecek kadar gücü kendimde bulamadım ve attım kendimi yatağa.
Uyandığımda saat 8.30'du ve dersin başlamasına tam yarım saat vardı. Ülkeler arası savaş başlamış gibi koşarak gittim Selinay'ı uyandırdım.
" Kalk kızım kalk çabuuk geç kaldık eğer bugün o derse yetişemezsek seni kapının önüne atarım."
" Yiiaa noluyyyoo yiaa rahat bırak beniiiğ."
" Sabahları cidden çekilmez oluyosun 10 dakikan var çabuk."
" Ama ben çok açııığm."
" Giderken fırından simit alırım ben sana hadi çabuk."
Hiç beklemediğim hızda Selinay hazırlanmış ve karşımda dikeliyordu. Ne yalan söyleyim beklemiyodum. Çıktık ev dediğim gibi hemen köşede ki fırından bir simit aldım ve eline tutuşturdum Gidene kadar da anca bitirebildi zaten. Dün Selinay'ın anlattıklarını çoktan unutmuştum. Ama kör gibi gelipte bana çarpanın Meriç olduğunu anlayana kadar.
![](https://img.wattpad.com/cover/22267356-288-k48752.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbim Sana Emanet
Teen FictionSonra içime ve hatta dışıma kapandım. Küsmek gibi bir şey. Bir çeşit gölge fesleğeni. Bir çeşit olmayan hayat. Zaten hiçbir şeyi kararında bırakamamak ve ortasını bulamamak gibi bir sorunum var benim. Epeyce göçebe yaşadım, sadece iki valizim oldu...