Bu, birkaç geceliğine bir otel odası kiralayan adamın efsanesidir. Oda anahtarını aldıktan sonra, lobideki kadın onu odasının koridorundaki numarasız oda hakkında uyardı. Bu kilitli odanın depo olarak kullanıldığını söyledi. Oraya girmemesi ve içeri dahi bakmaması için tembihledi. Adam meraklanmasına rağmen daha fazla soru sormadan odasına gitti.
Fakat ikinci gece, adam merakına yenik düştü. O odanın kapı kulpunu çevirdi, ancak kadının söylediği üzere kapı kilitliydi. Yine de kolay kolay vazgeçmeyecekti, kapı deliğine eğildi ve içeriye baktı. Normal bir odaya benziyordu, tıpkı kendininki gibi. Ancak, başını odanın köşesine yaslayan, solgun tenli bir kadın vardı; kapının karşısındaki duvardaydı. Adamın kafası karıştı ve odasına döndü.
Üçüncü gün, adam kapı deliğinden bir kez daha bakmaya karar verdi. Bu kez tüm gördüğü kırmızı rengiydi—hiçbir şey, yalnızca sabit duran, koyu bir kırmızı renk. Belki de içerideki kadın izlendiğinin farkına varmış ve bunu bir şekilde engellemek istemişti. Adam burda yaşayan kişiyi lobideki kadına sormaya karar verdi.
Lobideki kadın içini çekti ve adama kapı deliğinden bakıp bakmadığını sordu. Adam bunu onayladıktan sonra, lobideki kadın ona tüm hikayeyi anlattı.
"Birkaç yıl önce," dedi, "Bir adam o odada karısını öldürdü, ve şimdi ise kadının hayaleti odaya musallat oldu. Söylenenlere göre hayaleti oldukça solukmuş, gözleri ise kan kırmızısı."