Bir gece,
Gecede bir uyku..
Uykunun içinde ben..
Uyuyorum,
Uykudayım,
Yanımda sen.Uykumun içinde bir rüya,
Rüyamda bir gece,
Gecede ben..
Bir yere gidiyorum,
Delice..
Aklımda sen.Ben seni seviyorum,
Gizlice..
El-pençe duruyorum,
Yüzüne bakıyorum,
Söylemeden,
Tek hece.
.
.
Özdemir AsafHarun AKEL' den
Sabah çok erken saatte uyanıvermiştim de uyku tutmamıştı İçime kötü hisler doğmuştu . Hemen olduğum yerden doğrularak çalışma masama ilerledim . Sandalyemi kendime çekip oturdum ve masamın önünde olan pencereden mahaleye takıldı gözüm ne de çok anım vardı burada .Kendimi bildim bileli bu mahallede otururduk . Mahalle de yasemin çiçeği kokusu eksik olmazdı . Afra en çok yaseminleri severdi ve yaseminlere olan zafı onu yasemin yetiştirmeye yöneltmişti .Evlerinde güneş alan yerlerin çoğunda bulunurdu. Hatta ona yetiştirmesi için ilk yasemini rahmetli babası Cafer amca almıştı .Cafer amca 4 yıl önce trafik kazasında Hakk 'ın Rahmetine kavuşmuştu. Şu misafir olduğumuz dünyadan bizden önce göçmüştü. Ardında Afra ve eşi Hafsa teyzeyi bırakmıştı. O zamanlar üniversitenin ilk yılıydı . Cenazesine yetişememiştim. Ama ilk otobüsle gelmiştim . Geldiğimde o herkesi güldüren, neşe saçan Afra gitmişti.Yerini sessizlik ve derin bir hüzun almıştı . Bayada seveni varmış Cafer amcanın cenaze evi çok kalabalıktı. Herkes ordan oraya gidiyordu. Afra'yı aradı gözlerim o evde yoktu .Demekki yine acı çektiğinde yalnız olmak istemişti. En nefret ettiği şeydi insanların ona acıyan gözlerle bakması .Buna tahammül edemezdi .Bilmeyerek ben de öyle bakmıştım. "Sende mi ? "demişti" Sen de mi?"
Bu bir cümle beni altüst etmişti .Demek bu durumda kaçtığı insanlardan biri de ben olmuştum. Annemin dediğine göre bir keresinde penceresinden aşağı bütün yaseminleri fırlatmış daha sonra aşağı inip ağlayarak geri toplamış. Garip bir kızdı . Hiç diğer kızlar gibi yaşıtları gibi davranmazdı daha olgun büyümüşte küçülmüş gibiydi . Bir olay olunca ilk o atlardı hemen .Adaletsizliği sevmezdi. Birde onunla nedense ne zaman bir araya gelsek önce susuyor sonra hemen bir kavga çıkarıp yanımdan ayrılırdı. O yüzden pek aynı ortamda bulunamazdık. Mahalle tarafından belkide en sevilen insandı davranışlarıyla .Tabi babasını kaybettigi yılı saymazsak çünkü o yıl hiç normal davranmamış hazmetmesi biraz zor olmuş. Babasını kaybetmeyi kolay kolay kabullenememiş. Onu ilk gördüğümde dokuz yaşındaydı. O sıralar yeni taşınmışlardı bu mahalleye babası edebiyat öğretmeni olduğundan tayini Bursa'ya çıkmış. Tabi Hafsa teyze de Din kültürü öğretmeni olduğu için eşi tayini Bursa'ya çıkınca o da tayinini istemiş .Biraz zor olmuş ama halletmişler. Afra 'nın annesiyle annem onlar mahalleye taşıdığından beridir çok iyi anlaşırlardı. Şimdi ise en iyi dostlar su sızmaz aralarından . Babam da Cafer amcayla anlaşırdı. Babam mühendislik bürosu vardı . O yüzden pek işlerinde ortak noktadan konuşamazlardı ama muhabbetleri öyle güzel olurdu ki onlar konuşurken hep dinlerdim. Bir keresinde Afra'nın çığlık sesiyle konuşmaları bölünmüştü.Herkes sokağa koştu Afra bisikletten düşmüştü. Evet o bisiklet sürmesini beceremezdi ama inatla yapmaya çalışırdı. Bu seferde hızını alamamış tümseğe takılınca yuvarlanmıştı. Afra' da benim gibi muhafazakâr bir ailede büyüdüğü için başörtü kullanırdı. Düştüğü için dizi kolu yara bere olup açılmıştı başörtüsü çıkmak üzereydi .Babamgilden önce görmemle hemen koşup onu kucağıma alıp eve getirmiştim. Zaten o zamanda ona ilk ve son dokunuşumdu . Koltuğun üzerine bırakınca onu hemen dışarı çıktım. O hafta doğru düzgün yürüyememişti. Annem ev hanımı olduğu için yemek yapmaya fazlasıyla zamanı oluyordu .Ama Afra 'nın ailesi gününün çoğunu okulda geçirdiğinden çoğu defa annem bize davet ederdi onları yemeğe. Ramazan Iftarlarında zaten bizim ve onların ailesi bu şehirde olmadığından bir onlarda bir bizde iftar olurdu . Ha tabi Sevde nin ailesi ve benim yakın arkadaşım olan Huzeyfe nin ailesini unutmamak lazım. Bu dört aile , dosttu . Ama Sevde gil ve Huzeyfe gil Ramazan' da pek bize katılamazdı. Onlar memleketlerine giderdi . Birgün Huzeyfe'nin anne ve babası olan Cansu teyze ve Haldun amca memleketleri Ankara 'ya bizi ve Afragili davet etmişlerdi . Bu olay 2 yıl önce olmuştu . Bizim arabayla gitmiştik. Bir cam kenarında ben bir cam kenarında Afra ortamızda ise Hafsa teyze vardı.Yol boyu sohbetler edildi . Yalnızda bir kişi konuşmuyordu. Afra. Benimle konuşmadığı gibi benim olduğum ortamlarda da pek konuşmazdı. Bana karşı hep bir soğukluk vardı onda ama bir o kadarda bir şey beni ona çekiyordu.
Hem en çok onunla konuşmak istiyordum hem de en çok onunla susmak.
Hem en çok onunla ağlamak istiyordum hemde en çok onunla gülmek .
Yolda mola verilmişti. Bir çay bahçesiydi burası .
Herkes indi bir o hariç .Defterini çıkartmıştı yine.
Ah o defter neler yazıyordu o defterde kim bilir ?
Belki de en çok merak ettiğim şeydir o defterde neler yazdığı. Acaba bir cümlesinde de bana da yer vermiş midir ? Nerdee benim olduğum ortamda bile konuşmayan Afra beni o herkesten sakındığı gizlediği defterine mi yazacaktı ? Ne münasebet yakışır mıyım ben o defterin bir kelimesi dahi olmaya? Bu mahallede onun kadar onun defteride bilinir .Nereye gitse götürürdü çünkü. Yanından ayırmazdı. Birde öyle düzenli bir saatte yada bir yerde yazmaz biran da yazmak istediyse sokakta evinde hatta bizim evde bir keresinde ödevini yaparken birden çantasından defterini çıkartıp bir şeyler yazıp geri koymuştu. Yazdıktan sonra mutfağa gitmişti. Annem çağırmıştı. O an alıp okumamak için kendimi o kadar zor tuttum ki . En son kendime hakim olamayıp tam bakacakken gelmişti. Görünce sinirlendiği o kadar belli oluyordu ki ama yinede benimle konuşmayıp her şeyini alıp evine gitmişti. Herneyse yolculuğumuz kısa sürmüş ve Ankara ya varmıştık. Bursa' ya göre kalabalıktı sanki belkide bana öyle gelmiştir. Huzeyfe'yle ben Ankara' yı gezmek için çıkmıştık. Bir deniz kenarında oturup konuştuk dicem ama ay bi gülme geldi kendime hakim olamayıp gülmüştüm. Ankara'yla denizin aynı cümlede olması kadar saçmaydı Afra 'ya beslediğim duygular .Çünkü Afra beni istemezdi . Duygularımı bir Allah(cc) bir de Huzeyfe bilirdi . Ulan Huzeyfe hiç olmazsa senin sevdalın olan Sevde ,Afra gibi garip bir kız değildi neyse oydu. Gerçi Afra'nın da tamda olduğu gibi halini sevmiştim ben .Değişmesini istemezdim. Benim halime gülen Huzeyfe'nin durumu benden farksız değildi . O matematik öğretmenliği okuyordu .Okulunu bitirince ailesine söyleyecek ve görmeye gideceklerdi . Şimdi Rabbim'in izniyle sözlüydüler .Ey Yüce Rabbim Sen nelere Kadir 'sin. Ankara gezmesi çok güzel geçmişti kısa zaman sonra tekrar gelmek istiyordum. Yolculuk sırasında araba yasemin kokuyordu yada bir tek ben alıyordum o kokuyu. Afra nereyde orası yasemin kokardı . Afra imamhatip lisesinden geçen sene mezun olmuştu. Duyduğuma göre kpss ye girmiş. 89 puan almış. Babam götürmüş sınav yerine yoksa haberim olmaz. Kpss ye girdiğine göre iki senede bir olan dhbt sınavı bu sene vardı .Dhbt ye de girmiş olmalı. Nisan'da sonuçlar açıklanıyor olması lazımdı. Nasıl yani? Bu sınavlar? Ya buradan başka yere atanırsa? Yok canım olmaz öyle şey . O bu mahallenin yasemin çiceğiydi. O nun yeri benim yanımdı. Benim olduğum mahalleydi . Birgün annemle Hafsa teyzem konuşurken duymuştum. Afra yasemin çiçeklerinin olduğu yerlerden geçerken cennette gibi hissedermiş. Bunu duyunca okula giderken kulandığı bir yol kenarında duvar vardı . Oraya o gün yaseminler dikmiştim. Şimdi o yaseminler büyüdü ve çoğaldı.Bu bölümünde sonuna geldik sevgili okur kardeşim. Hikayeyi yıldızlarınla aydınlatır mısın?
⭐⭐⭐⭐⭐⭐🌟
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasemin Kokusu -Tamamlandı-
عشوائيEvlerinin arasında 150 metre vardı lakin ikisi arasında büyük uçurumlar..