5. bölüm, iyi okumalar.
Ebeveynlerimin bizi kandırıp Çarşamba sabahı yerine Salı gecesi gelmesi baldan tatlı bir şeydi azizim. Tatlı olmayan şey kuzenlerimdi. Onun dışında ailem ve halam süperdik.
Dışarıda hep birlikte yediğimiz akşam yemeğinin ardından gece eve dönmüş, yorgun argın kendimizi yataklara atmıştık. Öyle yorgundum ki makyajımı temizlemeye hal bulamamış, direk kısa yoldan soyunup duşa girmiştim. Annem bunu yaptığımda benimle dalga geçer, duşun daha yorucu olduğunu söylerdi. Katiyen yalan! Depresif ergenler gibi suyun altında kalmaktan kim yorulmuş şeker şey?
Rahatlatan duşun ardından odama geri dönüp kapımı kilitledim. Eh, evde tek değildim artık ve üstümü değiştirecektim. Tatlıııım.
Dolabımın içindeki çekmecelerden iç çamaşırını aldıktan sonra duyduğum boğaz temizleme sesi ile irkilip iç çamaşırlarımı göğsüme bastırıp korkuyla arkama döndüm.
Aras. Burada. Ne. Arıyor?
"Ne işin var burada ya, çık dışarı!"
Oturduğu yerden kalkıp yanıma ilerledi. "Sessiz ol, annenler gelecek şimdi!" fısıldayan tonda azarlamıştı. Sesimi alçalttım.
"Aras, çık dışarı."
"Konuşmak istiyorum Ege."
Hay allam sabır ver ya, Nedir bu çektiğim benim yav?
"Farkındaysan müsait değilim Aras. Yarını bekle."
Kafasını iki yana salladı. "Olmaz, şimdi konuşacağız. Lütfen."
"Ya, uf, sonra konuşsak olmuyor sanki! İyi, çık dışarı üstümü giyineceğim."
Kafasını sallayıp kapıya yöneldi. O sırada kapım tıklatıldı.
"Ege, kızım, iyi misin?"
Aras'a yapıştığım gibi onu dolabın önüne ittim. "İyiyim babacım, ne oldu?"
"Ses duyduk, aç bakayım kapıyı."
Ellerimle dolabı işaret edince Aras ikiletmeden girdi. Bende kapıyı yarım açıp kafamı dışarı çıkardım. "Müsait değilim babacım, bekle üstümü giyineyim."
"Kiminle konuşuyordun sen?"
"Ah, şey, Cansın ya. Salak tutturmuş Ayşegül'e ne hediye alayım diye... Ona bağırdım da, kusura bakma..."
Babam yanağımı şefkatle okşadı. "Ne kusuru yavrum, hadi, yoruldun sende baya, uyu artık."
Yanağına uzanıp öpücük kondurdum. "İyi geceler babişko!"
Burnumu sıktıktan sonra beni rahat bırakıp odasına girdi. Odamın kapısını aralık bırakıp koşarak banyoya girdim ve olabildiğince hızlı bir şekilde iç çamaşırlarımı giydim. Nemli havluyu mecbur bir şekilde tekrar etrafıma sarıp odaya girdim ve kapıyı kilitledim.
Aras kapının ardından dolabımdan çıktı. "Geç şu koltuğa otur. Gözlerini sımsıkı kapat. Hatta koltuğa ters otur."
"Balkona çıkabilirim?"
Tabii, daha mantıklı...
"Evet, çık. Hadi, perdeyi de kapatacağım, yürü."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arkadaş Dümeni
Teen FictionÇocuk muydum? Belki biraz. Bu beni kötü mü yapardı? Hayır, hiç sanmıyorum. Olgunluk gereken yerde olmalıydı, bugünlerde herkesin üstünde taşıdığı şekilde değil. Çünkü olgun olduğunu iddia eden insanlar bir avuç özentiden ibaretti. Saf mıydım? Belki...