15. bölüm, iyi okumalar.
Mükemmel geçen hafta sonunun ardından Pazartesi günü yine okuldaydık. Hala sınavlar bitmemişti, Aras'ın sınavı vardı mesela, ama bizim sınavlarımız bitmişti. Sadece sevgilimle olmak için gelmiştim, sınavdan sonra ehliyet işlerini halledecektik.
Sınava yaklaşık yarım saat vardı ancak Aras yer tutmak için şimdiden sınıfına geçecekti. Onu arabada beklemek yerine fakültesinin altındaki kafeye geçtim. Ne zamandır okuyamadığım kitabımı güzel bir kahve eşliğinde okuyacak ve sevgilimi bekleyecektim.
Aras'a iyi şanslar öpücüğü verdikten sonra kafeye geçtim. Kahvemi aldıktan sonra ders çalışan mühendis adaylarının arasından geçip boş bir masaya oturdum. Hava her zamanki gibi soğuk ve yağışlıydı. Her ne kadar sonbaharda doğmuş olsam da ben ilkbahar insanıydım, daha seviyordum baharı.
Boynumdaki şalımı çıkardıktan sonra montumdan da kurtuldum. Kafe dışarıdan sıcaktı, kazağımla kaldığım halde sıcaklanıyordum. Olumsuz hava şartlarını bir kenara bırakıp kitabımı çantamdan çıkardım. Okumak için hazır olduğum esnada Kuzey izin almadan yanıma oturdu.
Şaşkınlık ve nereden bu cesaret geliyor sorusu ile eski sevgilime bakarken o montunun önünü açıp kolunu omzuma attı. Cidden, nereden geliyordu bu cesaret?
"Nasılsın güzelim?"
Sinirle gözlerimi devirdikten sonra kolundan kurtulup uzaklaşabildiğim kadar uzaklaştım. Bu hareketimi umursamadan boynuna sardığı atkıyı çözüp masaya bıraktı.
"Oturmana izin verdiğimi sanmıyorum..."
Dediğimi takmadan montunu çıkarınca elimdeki kitabı kapatıp çantama koydum, kalkacaktım buradan.
"Dur biraz Ege ya, arkadaş değil miyiz biz?"
"Öyle miyiz?"
Bu sefer göz devirme sırası ondaydı.
"Son konuştuğumuzda arkadaş kalmıştık."
"Hayır, son konuştuğumuzda beni rahatsız ettiğin yetmiyormuş gibi arkadaşımı da ettin. Şimdi, kalkıyor musun yoksa ben mi gideyim?"
Hafifçe güldü. "Bir şarkı vardı, onun sözüne benzedi bu..."
"Kuzey..."
Ellerini havaya kaldırdı. "Tamam, tamam... Sadece konuşmak için buradayım Ege... Nasılsın diye sormak istedim."
Terslemek istesem de bunu yapamadım.
"İyiyim, sana nasılsın diye sormak isterdim ama biz arkadaş olamayız artık Kuzey, bunu kabul etmen ve benden uzak durman lazım. Lütfen."
Önüme düşen saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. Güzelce konuşarak ikna etmeyi deneyecektim, elimde kalan tek yol buydu.
"Aras'la ayrıldığınız için üzgün olduğumu falan söyleyemem..."
Gülerek sözünü kestim. "Ne ayrılığı?"
"Im, ben ayrıldınız sandım... Yani o kızla görünce..."
"Hangi kız?" Cevabı bilsem de sordum.
"Kız kim bilmiyorum ama Cuma akşamı bir kızla yemekteydi ve samimi gözüküyorlardı... Sen orada olmadığın için ayrıldığınızı düşündüm."
Tekrar güldüm. "Komik olma Kuzey... Çok mantıksız bu söylediğin, her an dip dibe değiliz sonuçta."
"Dediğimi anlamıyorsun, çok samimiydiler. Bizim flört ettiğimiz zamandaki gibi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arkadaş Dümeni
Dla nastolatkówÇocuk muydum? Belki biraz. Bu beni kötü mü yapardı? Hayır, hiç sanmıyorum. Olgunluk gereken yerde olmalıydı, bugünlerde herkesin üstünde taşıdığı şekilde değil. Çünkü olgun olduğunu iddia eden insanlar bir avuç özentiden ibaretti. Saf mıydım? Belki...