8. bölüm, iyi okumalar.
Bir buçuk günde tam tamına iki kilo kaybetmiştim! İKİ KİLO! Bu resmen mucizeydi, 53 kiloydum, önceki kiloma iki kilo uzaklıktaydım ve böyle devam edersem 48'e bile düşebilirdim!
Aras'la olan randevumuzdan bu yana ne Aras'la ne sevgilimle konuşmuştum. İkisinden de mesaj almıştım ama cevap vermemiştim. Fazlasıyla halsiz ve açtım. Karnımı tok tutacak ancak kilo aldırmayacak bir şeyler için mutfağa indim.
Meyve yemeyi düşünüyordum. O yüzden bir tane muz ve biraz çilek aldım. Muz bağırsak faaliyetlerini durduran bir meyve olduğu için hepsinden önce kendime güzel bir kiraz sapı çayı yaptım. Tabi çaydan önce de yağ yakan bir başka sıvı olan limonlu suyu içtim. Yapacaktım, istediğim kiloya kavuşacaktım.
Çayı da içtikten sonra meyveleri beraberimde alıp odama geri çıktım. Evde tektim ve sıkılıyordum. Ama aynı zamanda kimseyle takılmak istemiyordum, aynadaki görüntümden hoşnut değildim. O yüzden meyveleri tükettikten sonra son ses müziği açıp plates yapmaya başladım. En azından kilo vermeme faydalı olacak bir şeydi.
Çok hassas olduğum bir konuydu bu, gerçekten 70 kiloyu görmüştüm. Kilolu olmanın ne olduğunu sadece benim gibi olan biri anlayabilirdi. Erkekler sizi sadece kanka olarak görüyor, her zaman yakın kız arkadaşlarınız talep ediliyordu. Kimse içinizdeki kıza bakmıyordu, yağlardan ulaşamayacaklarını düşünüyorlardı sanırım. Bu yüzden erkek arkadaş listesi yapsam beşi geçmezdi.
Çirkin bir kız değildim. Zaten çirkin diye bir kavrama da inanmıyordum, inançlarımdan dolayı Allah'ın yarattığı her şeyin kendine özgü bir güzelliği olduğunu savunanlardandım. Bu sebeple egoistlik değildi kendimi güzel buluşum. Kilolarımla da barışık olabilirdim ama işte, kalıbıma rağmen görünmez olmak üzüyordu beni.
Kuzey'i ilk gördüğümde ona karşı da görünmezdim çünkü bütün yaz boyunca 61 kiloya kadar düşebilmiştim. İki buçuk aya dokuz kilo diyetisyenime göre çok başarılı bir sonuçtu ama bana yeterli değildi. O yüzden sporu daha da arttırdım, yediklerime daha çok dikkat ettim ve bütün bir kıştan Mayıs'ın son haftalarına kadar olan sürede 51 kiloya ulaştım. 55 kiloyu görünce diyetisyenim öğünlerimi arttırmış, sporumu normal seviyeye indirgemişti tabi, yoksa şimdiye kadar 48 kiloyu da görmüştüm.
Zayıflamayı böyle rahatlığa alınca salmıştım kendimi ve şimdi buradaydık. İçten içe sağlıksız olduğunu bildiğim bir şeyi yapıyordum ve kendimi geri çekmeyecektim.
Spordan sonra duş alıp üzerime şort ve bol bir tişört geçirdim. Telefonum ve evin anahtarlarını çantamdan aldıktan sonra kapıların her birini kapatıp halamın evine doğru yola koyuldum. Uzundur onu görmüyordum ve canım sıkılmıştı. Annem ve babam kadar işkolik biri olmadığı için ise evde olduğuna neredeyse kesin olarak emindim.
Beni fazlasıyla yoran 20 dakikanın sonunda halamın evindeydim. Kapıyı çaldığımda kuzenim Ecrin beni karşılamıştı. Ecrin benim bir yaş küçüğümdü. Kardeşi Damla ise Ecrin'den iki yaş küçüktü. Küçükken Ecrin'le çok iyi anlaşırdık, bizi ayıramazlardı falan hatta. Ama büyüdükçe zevklerimiz değişti ve birbirimizden uzaklaştık. Damla ise biraz kıskanç bir kızdı, o yüzden hiç ortak konumuz olmamıştı. Zaten benden üç yaş küçüktü, belki ablasının yaşına geldiğinde, daha da olgunlaştığında onunla anlaşabilirdik.
"Hoş geldin Ege, içeri geç."
Ağzım kapalı bir şekilde Ecrin'e gülümseyip içeri geçtim. Ayağımdaki sandaletleri çıkarıp dolaptan burada giydiğim terlikleri giyip Ecrin'le bahçeye geçtik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arkadaş Dümeni
Roman pour AdolescentsÇocuk muydum? Belki biraz. Bu beni kötü mü yapardı? Hayır, hiç sanmıyorum. Olgunluk gereken yerde olmalıydı, bugünlerde herkesin üstünde taşıdığı şekilde değil. Çünkü olgun olduğunu iddia eden insanlar bir avuç özentiden ibaretti. Saf mıydım? Belki...