Parça: Mozart - 40. Senfoni
• Sokaklarında kaybolduğum bir şehir sanki kalbin. Sonu hep denize çıkıyor.
Kör Nota | İstanbul" Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar: Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir. " diyor, Tolstoy.
Yoksa Dostoyevski miydi? O söz böyle miydi? Yazdığım satırlara göz gezdirirken yanımda oturan Teyze, elindeki şişi koluma dürttü. " Kızım ne yazıyorsun habire, bindiğinden beri? " dedi.
Laptobumu kapatıp benden cevap bekleyen yaşlı kadına döndüm. " Doğrusu yazamıyorum, teyzeciğim. "
" Neden kafan mı çalışmıyor? " dedi, elinde yaptığı patik-çorap örgüsüne dönerek. Çok hoş bi' model çıkıyordu ortaya. Annem olsaydı kesin fotoğrafını çek derdi.
" Şakacı teyze seni. " dedim, gülerek. Bu sefer ben onun koluna vurdum. " Sadece ilham gelmiyor pek. "
" Aman şu gençlerde ne anlıyor böyle antin-kuntin işlerden? "
" Ama yazmayı seviyorum. "
" Ben de severim ama başa takılanından. "
" Teyze bakıyorum da bizim jenerasyona iyi ayak uyduruyorsun he. " dedim, göz kırpıp. " Espriler falan. "
" Bunlar hep torunlardan oluyor. " dedi, şikayet eder gibi. Ara verip yaptığına göz attı. Yüzünde tatmin olmuş bir ifade oluşunca devam etti. Gözlüğünün üstünden de bana bakmayı ihmal etmedi. " Yaşın kaç senin bakalım? Benim pek yakışıklı torunlarım var. "
" Klişe misin, teyze? "
" Terbiyesiz! Ne biçim konuşuyorsun sen benimle? "
" Okuyorum ben. " dedim, kelimeleri ağzımda yayarak.
" Aman iyi be! " dedi, kırış kırış yüzünü buruşturup. " Zaten pek de güzel değilsin. "
" Kırılıyorum ama. "
Beni umursamayıp işine devam etti. Sohbetin bittiğini anladım ve başımı diğer tarafıma çevirip dışarıyı izlemeye başladım. İçimde buruk bir sevinç vardı. Ailemden yine ayrılmıştım ama bu yollar beni hayallerimin şehrine götürüyordu. Heyecanlıydım, korkuyordum. Bir bilinmezliğe saate yüz kilometre hızla gidiyordum. Şoför arkası da koltuğum, ibreyi görebiliyorum. En büyük korkum da hayallerime kavuştuğum zaman, tatmin olmuşluğun verdiği o boşluğa düşmekti.
Kütahya otogarına geldiğimizde yanımda oturan Teyze bana veda edip indi otobüsten. Onun yolculuğu buraya kadardı. Benimse daha gideceğim altı saat vardı. Konya'dan İstanbul'aydı yolculuğum. Bir şehri, oradaki hayatı, düzeni bir süre geri de bırakıp yeni bir yaşama kollarımı açıyordum. İstanbul beni kucaklar mıydı bilmem ama ben orayı çok seviyordum.
Aslında bakarsanız genel olarak ben her şeyi sevebilirdim. Sizin şikayet ettiğiniz bir çok şey beni gülümsetebilirdi. Ama tabii gülümseme meleği değildim yani varsa öyle bir şey. Mesela şu an yüzümde hoşnutsuz bir ifade vardı. Kusmamak için direniyordum. Elimde poşetle tetikte bekliyordum. Arada gelip geçen muavin, tedirgin bakışlarla beni süzüyor, kaşlarını çatıyordu. Öylesine gergin bir ortam vardı. Bir süre başımı arkaya atıp otobüsün tavanını izledim, uğultusunu dinledim. Birinin başımda dikilip görüş alanıma girmesiyle tekrar düzgün bir oturma pozisyonu aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kör Nota | ✓
HumorGörme engelli, keman çalan Deniz ve yaşama gülümsemeyeleriyle tutunan Füsun'un hayatı. Mizah, arkadaşlık ve aşkın harmanlandığı gençlik hikayesi.