Bol bol yorum istiyorum ♥
Bir insanın hayatı boyunca zorunlulukları olması zordu. Kendi kararlarını verememesi, kendisinin yerine verilen kararlara boğun eğmek zorunda olması ise çok daha zordu.
Belirli olan katı kurallar vardı. Herkes yerini bilmeliydi.
Jeongguk, yaşadığı süreç boyunca hiçbir zaman kendi fikirlerini söyleyememişti. Kimse onun ne düşündüğünü, ne hissettiğini sormadan hareket etmişti. Babası onunla gurur duymamıştı. O hep bir alfa oğlunun olmasını istemişti ve Jeongguk omega olarak dünyaya geldiğinden beri kendisine karşı umursamaz bir tavrı olmuştu.
Kalp kırıcıydı. Bunu Jeongguk seçmemişti ne de olsa, onun bir suçu yoktu fakat babası böyle düşünmüyordu işte.
Reşit bir birey olana dek ailesiyle birlikte yaşamıştı. Tek katlı ahşap evde ona iyi davranan bir tek annesi vardı. On sekizine dek hayat onun için zor olmuştu. Babası kendisinden haz etmediği için ondan fazlasıyla korkar ve çekinirdi. Bu yüzden ne zaman babası evde olsa, odasından çıkmazdı Jeongguk. Yapabileceği bir şey yoktu. Kırılgan ve hassas bir kalbinin olması kendisini fazlasıyla üzse de, aslında o eşi bulunamayacak kadar güzeldi.
Evet, Jeongguk güzeldi. Ona baktığınız ilk an dikkatinizi çeken şey uzun ve gür kirpiklerin arasına sığınmış bir çift iri siyahımsı gözlerdi. Sizi tıpkı karadelik gibi içine çeken gözler bir yana, düzgün bir burnu, küçük kiraz dudakları vardı. Kuzgun siyah saçların kapadığı kaşları ise özenilerek yaratılmıştı.
Pamuk kadar beyaz bir ten, ağız sulandırıcıydı. Vücudu orantılıydı ve belinin inceliği herkesi kıskandırırdı. Teninde yer edinen küçük benler ise her zaman dikkat çekerdi.
Alfalar Jeongguk için yanıp tutuşurlardı. Kendine has olan gardenya kokusu onları deli ederdi. Bu nedenle annesi onu evden dışarı çıkarmazdı. Her an üzerine atlamak için fırsat kollayan alfalar kesinlikle korkutucuydu. Bu herkes için iyi bir şey olarak görülse de, babası onu hiçbir zaman bir alfaya vermemişti. Ciddi derecede varlıklı aileler bile istemişti Jeongguk'u. Ama babası onları içeriye bile almamıştı.
Olay tam da burada başlıyordu işte. Jeongguk'a hiçbir zaman ne istediği sorulmazdı. O hep susma zorunluluğu olan, babası ne derse o olan biri olmuştu. Ailesinin söylediği her şeye boyun eğmek üzücü ve gururunu zedeleyen bir durum olsa da, sesini çıkaramamıştı hiçbir zaman.
Şimdi ise pişmadı.
Bu zamana kadar alfalardan korkardı hep. Onun için en korkutucu olay bu olmuştu lakin şuan durum daha da kötüydü.
Jeongguk odasında oturduğu bir gün babası içeriye girmiş ve kendisini bir deltaya eş olarak verdiğini söylemişti.
Jeongguk'un içi titremişti çünkü deltalar kendi ırkları arasında en nadir ve en güçlü olanlarıydı. Alflar bile onların yanında hiçbir şey kalıyorlardı.
Pişmandı çünkü her zaman hayatının zor olduğunu düşünürdü. Pişmandı çünkü babasına hiçbir zaman karşı gelmemişti.
Ve şuan hayatının en zor zamanlarını yaşamak için hazırlanıyordu. Çünkü biliyordu ki bir deltanın eşi olmak, hiç de kolay olmayacaktı.
♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You're Mine ღ TaeKook ✔
FanfictionJeongguk, alfalardan korkarken bir deltaya eş olarak gitmişti.