bölüm; 30 -FİNAL-

55.2K 3.9K 4.5K
                                    

Final için kısa oldu ama bundan sonraki açıklama bölümünü bekleyin lütfen.

Son kez bol bol yorum yaparsanız beni çok mutlu edersiniz.

Keyifli okumalar💜

-



Hayat bizim için, masum olanlar için, aşamayacağı engellerle donatılmış bir yerdi. Bu kirli ve can yakan yerde hayata tutunmak, güçsüzken güçlü durmaya çalışmak, paramparça olmadan durabilmek iyi insanlar için neredeyse imkansızdı. Kötü insanlar bir şekilde mutlu olurdu. Söyledikleri yalanlar ve çevirdikleri işlerle kendilerini el üstünde tuttururlar ve isimlerini oncarca kişiye ulaştırırlardı.

Peki ya iyi insanlar?

Kırılan, yara alan, zarar gören ve canından can giden iyi insanlar. Masum olanlar. Tertemiz, güzel kalpleri olan ve aslında el üstünde tutulması gerekirken yerin dibine giren insanlar.

Aslında en güçlü, onca yaraya rağmen dimdik duran o insanlar.

Bir kabus gibiydi; sonu gelmeyen, her adımında arkasında biten karanlık bir gölge gibi üzerine çöken ve asla peşini bırakmayan bir kabus gibi. Ne zaman yüzü gülecek olsa her defasında daha da canını yakan olaylara karşın ayaklarının daha fazla taşıyamayacağı kötü, korkunç bir kabus.

Jeongguk.

İçindeki kırık kalpli güzel çocuk. Temiz kalbinde en ufak bir toz parçası bulundurmayan, güzel bir kar tanesi. Yüzündeki masum gülüşler içindeki yaralara ayna olan ve buna rağmen güçlü durmaya çalışan, kocaman kalpli güzel çocuk. Küçüklüğünden bu yana ezilen, babasının bile hor gördüğü, zamanında ona acımadığı güzel çocuk. Bir adamı hatalarına rağmen seven, ona aşık olan, tüm kalbini ona açan ve her şeye rağmen tüm benliğiyle onu delice seven güzel çocuk.

Güzel ve yaralı çocuk.

Güçlü durmaya çalışan, ayaklarının altı kanasa dahi pes etmeyen ve hayatın acı yönü hep arkasında dururken başı dik olan güzel çocuk.

Şu küçük hayatında, savunmasız ve sevgi bekleyen ruhuyla neler yaşamıştı Jeongguk. Nelere göz yummuş, nelere katlanmıştı. Her defasında biraz daha yara alan bedenine inat şükürler etmişti ona bunları yaşatan Tanrı'ya.

Çok canı yanmıştı, kalbi kırılmıştı defalarca. Bu hayatın ona verdiği acı bir yön olsa da, güzel şeyler de hayat bulmuştu kırışmış sayfasında.

Bir adamla tanışmıştı. Başlarda deli gibi korktuğu ve çekindiği bir adam. Artık her şeyden vazgeçmeye kalktığında, kötü izlerini bir bir silen bir adamla tanışmış, onu çok sevmişti.

Çok sevmişti.

Gerçek bir aşktı onunkisi. Hatalara rağmen, yaşadığı kalp kırıklıklarına, darbelere rağmen onu sevmişti, ona aşık olmuş ve hiçbir şeyin önemi kalmamıştı. Onun gözlerine baktığında her şey önemini yitirmişti. Bir kez tattığında can alıcı dudaklarını aklından çıkaramaz olmuştu haz dolu öpüşmelerini. Tenine değen yakıcı teni benimsemiş, şehvetin o iç gıdıklayıcı hissinde kaybolmuştu adeta.

Gerçek aşk bu değildi ama. Gerçek aşk; ona yalan söylediği halde affetmesiydi. Başkası yerine konulduğu halde buna göz yumması, bu acı yalanlara rağmen bir kez olsun ellerini bırakmamasıydı. İçi yana yana sevmişti onu. Gözlerinde gördüğü kırık çocuğu, yaptığı onca şeye rağmen kucaklamıştı. Gururunu ayakları altına almıştı, terk edip bir daha arkasını dönmeden gitmesi gerekiyorken daha sıkı sarılmıştı ona.

Jeongguk onu yalanlarıyla da sevmişti, bir katil olduğunu bilerek de.

Jeongguk bu adamı her şeyiyle sevmişti.

You're Mine ღ TaeKook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin