II. The Chosen Two

232 23 10
                                    

Ginny Weasley, ‘her zamanki yer’ derken abilerinin barından bahsediyordu. Fred ve George Weasley, yaklaşık beş senedir Weasley’s adlı barı işletiyordu ve kısa sürede gençlerin en uğrak mekânı olmuştu. Çeşitli partiler, karaoke geceleri ve yarışmalar düzenlenen yerde insanlar hiç eksilmezdi,  özellikle de geceleri. 

Ginny okuldan çıkınca buraya geliyor, akşamları ise barmaid olarak çalışıyordu. Amortentia adlı özel kokteyli genç kızla özdeşleşmişti. Sırf onu içmek için bile gelenler vardı. Kırmızı meyvelerden oluşan bu kokteyli içenler nedense daha neşeli oluyor ve çok eğleniyordu. Ailesi ve çok yakın arkadaşları dışında kimsenin bilmediği minik bir sırrı vardı genç kızın: Bir cadıydı. Hayır, durup dururken eşyaları hareket ettiren ya da elinde asayla dolaşan türde bir cadı değil; Birkaç iksir ve büyü bilen, doğayla inanılmaz bir bağı olan ve kendini küçümseyen türde bir cadı. Hermione’ye yardım etmek, ara sıra özel kokteyller hazırlamak dışında sihrini kullanmıyordu. İçindeki gücün ya farkında değildi ya da öyle bir güce sahipti ki kara büyülere bulaşmaktan korkuyordu. Ginny de tam olarak ne düşündüğünden emin değildi.

Yine kalabalık gecelerin birinde, içkiler ve kahkahalar ahşapla döşenmiş mekânı doldururken Ginny Weasley hazırladığı kokteyli sahibine verip barda oturan arkadaşına dönerek tısladı:

“Şu kızı hemen burada öldürebilirim ve hiç suçluluk duymam.”

Arkadaşı Luna, mavi gözlerini bahsedilen kıza çevirirken iç geçirdi: “Şu kıza ne kadar çabuk alışırsak o kadar iyi, Gin. Hermione geliyor dimi?”

“Evet, evet. Birazdan burada olur.” diyerek eliyle savuşturdu Ginny. Yeşil gözleri kızı kesmekle o kadar meşguldü ki yangın çıkmasından korkan Luna, arkadaşının kolunu sıvazlayarak sakin bir sesle konuştu:

“Hey, iyi yönden bakalım olur mu? Yeni Avcıyla birlikte Hermione’nin yükü azalacak. Harry’yi koruyan iki Avcı olacak ve Cehennem Ağzı’nı kapatma şansımız artacak. Ayrıca kızın gözetmeni daha dün gece öldürülmüş, kafasını dağıtmak onun da hakkı.”  

Ginny hah’layıp az önce doldurduğu biraları garsona vererek, “Cehennem Ağzı’nı bilmem ama o sürtüğün ağzı Harry’ninkine biraz daha yaklaşırsa kötü şeyler olacak.” dedi. Kıskanç bir kadının, özellikle de âşık ve kıskanç bir kadının gazabından korkulmalıydı. Hele ki aşkını henüz itiraf edememiş, karşılık bulup bulmayacağı belli olmayan, doğru zamanı bekleyen bir kadınsa.

‘Diğer kadın’ konumuna düşen Avcı ise konuşulanlardan habersiz, içkisini içip Harry ve Ron ile sohbet ediyordu. Uzun siyah saçları, yeşil gözleri ve deriler içinde oldukça çekici görünen genç kadının tek sözü erkekleri kahkahaya boğmaya yetiyordu. Anlattıklarının çok da ilginç olmasına gerek yoktu. Pansy’nin Avcı olması dışında yetenekli olduğu bir konu daha vardı: Güzelliğinin farkında olması.

“Gözetmeninle yakın mıydınız?” diye sordu Harry, Pansy’ye. Genç kadın cevap vermeden önce içkisinden bir yudum aldı ve gülümsedi.

“Ben kimseyle yakın olmam, Potter.”

Pansy Parkinson’un koruduğu bölge dün gece saldırıya uğramıştı. Yaşadıkları yere kadar girmeyi başarmışlardı. Genç kadın saldırıyı savuşturmuş; Ancak gözetmenini koruyamamıştı. Gözetmeniyle defalarca ona bir şey olursa ne yapması gerektiği hakkında konuşmuşlardı. “Hemen Severus Snape’i ara. O, ne yapılacağını bilir.” demişti kır saçlı adam. Pansy de ona söyleneni yapmıştı. Snape’i aramış, durumu anlatmış ve adamın talimatlarını uygulamıştı: Kitaplığa git, gri ciltli kalın kitabı bul, 713.sayfayı aç, üzerinde P. yazılı mektubu oku ve H. yazılıyı sahibine ver.

Hermione the Vampire SlayerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin