fucking crazy fires in your eyes

3.5K 264 80
                                    

Dr. Taeyong Quinzel pahalı Balenciaga botlarının zeminde çıkardığı sesin, kalbinin atışlarının duyulmasını engelleyeceğini umdu. Ama onu ele veren şey kimlik kartını sisteme okutup, ağır metal kapının açılmasını beklerken ellerinin titremesi olmuştu.
Kendisini izleyen korumayla göz göze geldiler ve korumanın gözleri titreyen ellerine indi. Doktor hemen ellerini ceplerine yerleştirip gergin bir şekilde gülümsedi.

Koruma "Merak etmeyin efendim, biz içeriyi hep izliyor olacağız. Bildiğiniz gibi hasta hakları dolayısıyla o her ne kadar üst düzey bir suçlu ve katil de olsa sizi dinlemeyeceğiz. Fakat eğer size sözlü değil fiziksel bir tacizde bulunursa, anında elektrikli şoku yer." dedi.

Koruma anlayamazdı, doktor onun olduğu odaya girmekten korktuğu için titremiyordu veya kalbi bu yüzden patlayacakmış gibi atmıyordu. Sevdiği adamı tekrar göreceği için heyecanlıydı aslında...

"Sorun değil" yine de "tanışma evresini çoktan geçtik. Bana zarar vereceğini sanmıyorum"

Güvenlik görevlisi otuzlu yaşlarındaydı. Hayatta belli bir düzeni olan, durmadan bir çarkı çevirerek sisteme hizmet eden zavallı bir hamsterdan farksız bir hayatı vardı, muhtemelen tek eğlencesi cuma mesai çıkışı içtiği bir bardak biraydı ama herkes hayatında bir kez olsun doğru söyler. Doğru söyledi, Doktora dedi ki "Sayın Doktor, beni yanlış anlamayın fakat bu adam içlerinde kendi anne ve babasının da olduğu sayısız insanı öldürdü ve uzun süredir bir odada kapalıydı. Çocuklarım üzerine bahse girerim ki bu adam şu an kan akıtmaya aç ve size zarar vermemesi için hiçbir sebebi yok. O içerideki varya doktor, siz istediğinizi söyleyin, o bir insan değil."

Metal kapı ağır bir şekilde açıldığında Dr. Taeyong ancak kendisine gelip korumadan gözlerini çekebilmişti. İlerideki odaya girerken gerçekten korkup korkmadığını düşünüyordu ve korkmadı. Masada oturmuş kendisini izleyen gözleri gördüğü an tüm gerginliğini unuttu.
Elindeki dosyaları masaya bırakıp karşısına oturduğunda Jaehyun başını güvenliğe çevirip " Hadi ama"dedi "kapat artık şu kapıyı da bu güzellikle baş başa kalalım. Daha ilgisiz geçen çocukluğumdan bahsetmedim bile."

Güvenlik "kes sesini, piç kurusu" dedi ve kapıyı sert bir şekilde kapattı. Jaehyun başını geriye yatırarak küstah bir kahkaha attı. Doktor sevgi dolu bakışlarını sevdiği adama çevirdi. Boynunda bir kart dövmesi vardı fakat hangisi olduğunu tam olarak görememişti. Saçları darmadağındı ve bu onu olduğundan daha ateşli göstermekten başka bir işe yaramamıştı. Üzerinde tımarhanenin gri tulumu vardı.

"Sana bir şey getirdim." dedi sevinçle Doktor ve çantasından küçük bir kedi peluşu çıkarttı. Jaehyun gözlerini çekmeden doktoru izliyordu.

"Çok düşüncelisin."
Gözlerindeki deli yangınlar Taeyong'un kalbini yakıyordu. Bunun farkındaydı. Bundan zevk alıyordu...
Başını doktora yakınlaştırarak "benim deli olduğumu mu düşünüyorsun?" dedi.
Taeyong asla onun bir deli olduğunu düşünmemişti. Buna adı kadar emindi. Onu içten içe haklı bile buluyordu. Hızla başını reddeder gibi salladı ve "asla" dedi.
İnanç ve teslimiyet.

"O zaman burada kalmama gerek yok, değil mi doktor? Çıkmam gerekiyor?"
Taeyong başını onaylar gibi sallamıştı,
"Bu delikten çıkmama yardım eder misin?"

"Ederim."

Doktorun gözleri anlam vermeye çalışır gibi bakıyordu.

"Bir makineli tüfeğe ihtiyacım var." Gözleri alev alev yanıyordu. 

"Makineli tüfek mi?"

Doktor bu isteği yerine getirirse işini kaybedeceğini biliyordu. Fakat Jaehyunu kazanırsa kaybettiği hiçbir şeyin önemi olmayacaktı. Gerçekten aşık olmadıysanız eğer onu anlayamazsınız. Eğer Taeyong o makinalıyı getirse ve Jaehyun ona kafasına sıkmasını söylese bile yapardı çünkü o Jaehyun'a gerçekten aşık olmuştu. Gerçekten aşık insanlar fedakarlık etmekten korkmazlar. Diğerleri ise hem aşkı isterler hemde hiçbir riske girmemeyi.
Doktor, yaptıkları kısa konuşmanın ardından masadaki dosyaları toplarken aynı zamanda ayağa kalktı ve kapıya doğru yürümeye başladı. Eli kapının kolunu bulduğunda,
"Seni buradan çıkartacağım." dedi.

Doktor dışarı çıktığında korumalar bu kadar kısa sürmesine şaşırmış görünüyordu. Jokerse doktorun aptallığına gülüyordu. Kahkahaları bütün odayı doldurduğunda içeriye ikisi silahlı dört güvenlik görevlisi geldi ve kollarına girip onu odasına götürdüler. Görevliler kollarından sürüklerken hala kahkahalar atıyordu.
Onu odasına tıktılar ve kapıyı çarpıp çıktılar. Jaehyun odasını izledi. Buradaki son günleri olduğunun farkındaydı. Elindeki peluş kediyi çöpe attı ve "salak" dedi. "O  kadar salak ki, buradan çıkarsam ona neler yapabileceğimi bile düşünmüyor."

Birden sinirlenip önündeki çöp kutusundan kediyi geri çıkarttı ve yatağın altındaki demirlere bantladığı çakmakla kediyi yaktı. Dumanlar dar alanı kaplarken ve kapısını sürekli "İçerde ne bok yiyorsun sen" diye bağıran güvenlikler tekmelerken,
"Yalan söylüyor." diye söylendi
"Yalan söylüyor, beni sevmiyor,beni düşünmüyor. Onu içeri alırsam gidecek."

Kötü adam sevgi görmediği için kötü adamdı. Sevgi görmüş olsaydı her şey çok farklı olabilirdi. Kimse boş yere sevmekten nefret etmez. Hep sevgi gören insan nefret besler mi? O zaman neden tam tersi olsun?
Kötü adamın dudaklarından bir kez daha aynı sözler döküldü
"Yalan söylüyor."

"O da gidecek"

******

daddy's lil boy - jaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin