Hava yavaşça kızıl bir hal alırken amcamın evine yaklaşmıştım. Oturduğu yer şehirden uzak, ormanlık bir tepede bulunuyordu. Evi küçük olmasına rağmen bahçesi devasaydı. Eşinin ölümünden sonra avcılığı bırakıp kendini bahçesine ve yeni uğraşlara adadı. Tek yakını sadece ben kalmıştım.
Motorumu park edip kapıya doğru yönelirken, beni önceden görmüş olacak ki, gülümseyerek kapıyı açtı.
''Hoş geldin Scarlett, bakıyorum da birileri heyecandan evde duramamış.'' diyerek bana sarıldı.
Sırıtarak ''Biliyorsun amca, bugün benim için çok büyük bir gün. Sonunda avcı oluyorum!''
''Hevesini kırmak istemem ama daha avcı olman için birçok şey öğrenmen lazım, düşündüğün kadar kolay değil.'' diyerek suratında ciddi bir ifade belirdi. ''Bu bir oyun da değil Scarlett, bundan sonraki süreçte hayatını avcılığa adayacaksın. Bir anlık bilgisizlik ve dikkatsizlik bile ölümüne sebep olur, bunu sakın unutma!''
Bir anlığına tüm hayallerim suya düşmüştü. Gereksiz çıkış yaptığını düşünsem de aslında tek amacının beni korumak olduğunu çok iyi biliyordum. Bu konu hakkında belki biraz sabırsız olabilirim... Tamam, kabul ediyorum çok sabırsızım. Dünyaya kötülük saçan tüm vampirlere korku salmak ve gelmiş geçmiş en iyi vampir avcısı olmak istiyordum. Hiçbir şeyin imkansız olmadığını düşünüyorum, bence yeterince azimliyseniz her şeyi başarabilirsiniz.
''Tamam amca, hevesimi kursağımda bıraktın. Hazırlanıp gidelim artık.'' diyerek gözlerimi devirdim.
''Silahlarımı alıp geliyorum hemen'' diyerek tabancası ve tahta kazığını beline yerleştirdi. Avcılığı bırakmış da olsa dışarı çıkarken her zaman önlemini alırdı.
Evden çıktık ve amcamın külüstür arabasına binerek yola koyulduk. Vampir avcısı silahlarını satan dükkanlar genelde gizliydi. Bu tür silahların en iyi adresi Mistlan Meydanı'ydı. Pek tekin olmayan bu mekanda aradığınız her türlü pis şeyi bulabilirdiniz. Vampir avcısı silahlarından büyü malzemelerine, uyuşturucudan köleye kadar her şeyi bulmak mümkün. Küçükken Mistlan Meydanı'na babamla birlikte birkaç kere geldiğimi hatırlıyorum fakat yıllardır yakınından bile geçmemiştim.
Aradan çok geçmeden meydana vardık. Sanki amcamın yüzü gergin bir ifade almıştı. Neden gerildiğini anlamasam da bir şey sormak istemedim.
Arabadan iner inmez ''Sakın yanımdan ayrılma'' diye uyardı beni. 27 yaşımda olmama rağmen sanırım amcam beni hala tahta kılıcıyla koşturan bir çocuk olarak görüyordu. Cevap vermeden yürümeye devam ettim. Dikkatli bir şekilde etrafımı inceliyordum. Sanki hava burada daha karanlık ve kasvetliydi. Mistlan Meydanı birbirine yapışık, soluk ve birkaç katı bulunan yapılardan oluşuyordu. Herkes birbirinden bağımsız, kendi halinde takılıyordu. Şaşkınlıkla insanları izlerken yol kenarında duran garip tipler de sanki yiyecekmişçesine bana bakıyorlardı. Aldırış etmeden yoluma devam ettim.
Mistlan Meydanı'nda her kaliteden eşya bulunurdu ama ben en iyi silahları istiyordum. Aradığımız yer Zionn'du. ''İşte geldik'' dedi amcam birden. İnsanlara bakmaktan fark etmemiştim bile.
''Doğru yere geldiğimize emin misin amca? Burası striptiz kulübü!'' diye kıkırdadım. Gülmemek için kendimi zor tutsam da başaramıyordum. Hiç cevap vermeden alaycı bir bakış attı ve içeri girdi. Amcamın dürtülerine yenik düşmediğini umarak arkasından takip ettim. Ağzım açık bir şekilde etrafıma bakınıyor, kendimi neden burada olduğumuzu düşünmekten alıkoyamıyordum. Paraların üzerinde yarı çıplak kadınlar dans ediyor, arka planda hafif yavaş bir müzik onlara eşlik ediyordu.
Bir görevlinin yanına vardığımızda adam şaşkınlıkla amcama gülümseyerek ''Seni burada görmeyeli çok uzun zaman olmuştu James!'' dedi.
''Seni de Tyson'' diyerek birbirlerine sarıldıktan sonra ''Yeğenim Scarlett, kendisi ailemizin yeni vampir avcısı olur'' diyerek ekledi.
''Desene işini yeğenine devrettin'' diyerek bana döndü ve elini uzattı. ''Merhaba Scarlett, ben Tyson. Zionn'un sahibiyim, tanıştığımıza memnun oldum.'' dedi.
''Ben de memnun oldum, zevk sahibi biri olduğunuz anlaşılıyor zaten.'' diyerek gülümsedim. Gerçekten de saçma güneş gözlüğü, mor saçları ve üzerindeki leopar desenli kürküyle vampir avcısından çok pezevenge benziyordu. Gerçekten neler dönüp bittiğini anlamakta güçlük çekiyordum.
''Akıllı kızsın'' diyerek bana göz kırptıktan sonra ''O zaman sizi daha fazla bekletmeyeyim, artık yeni müşterimsin Scarlett, birbirimizi daha sık sık göreceğiz'' dedi.
Hemen yan tarafımızda üzerinde yarı çıplak kadın figürlerinin bulunduğu beyaz ve kızıl renkli devasa duvarın önüne geçti ve cebinden kan rengi üç adet taş çıkardı. Taşları ağzına doğru götürüp bir şeyler fısıldadıktan sonra üzerlerine üfledi. Taşlardan yayılan kızıl dumanlar duvarın her yanını sararak duvarı ortadan ikiye ayırdı. Gözlerime inanamıyordum, bu duvar büyü ile korunuyordu! Daha önce yanımda büyü yapan hiç kimseyi görmemiştim. Hafif eğilerek önden yürümemizi işaret etti. Duvardan açılan geçitten içeri doğru yöneldim.
Ambiyans bir anda değişmişti. İçerisinin gürültülü ve ışıklı havası yerine artık taş duvarlar, hafif bir ışık ve sessizlik hakimdi. Önümüze üzerinde kızıl sembollerin bulunduğu küçük, ahşap bir kapı çıktı. Hiç düşünmeden kapıyı araladım ve hayatımda gördüğüm en güzel manzara karşımda duruyordu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Scarlett Vampir Avcısı
VampireGecenin karanlığında kadim ve amansız varlıklar kol geziyordu ve insanoğlunun bir kurtarıcıya ihtiyacı vardı. Scarlett, bu ağır yükü taşımaya hazır mıydı?