Sûkut

208 34 32
                                    

"Korku hazineye saklanmış birer vesveseydi," diyor zihnimdeki ses.

"Nereye saklanırsan saklan, ne kadar uzaklaşırsan uzaklaş zihninden kaybolmayacak içgüdüler."

Lâl olmuş düşünceler ardı ardına sıralanıyor. Ellerimi şakaklarımda birleştirip ovuyorum bir müddet. Kaç gündür koşuşturmadan gözümüze uyku girmiyor haliyle. Ne kadar olduğunu bilmiyorum fakat merkeze geleli uzun zaman geçtiğinin farkına varıyorum. Zümra'nın arayıp Fatma Ceylan'ın cesedini almaya gelen birilerinin olduğunu söyleyince vakit kaybetmeden çocukları da alıp merkeze geliyoruz. Çocukları merkezin kafeteryasına oturtturuyor Aral. Yanlarına da yiyecek bir şeyler söylüyor. Bu işler hallolunca yukarı toplantı odasına doğru yürüyoruz Aral'la. Merdivenin sonuna gelince atışma şeklinde sesler yankılanıyor. Zümra'nın bitkin sesini duyar gibi oluyorum. Muhtemelen cesedi almaya gelen adama bir şeyler anlatıyor,  diye düşünüyorum. Aral'la göz göze geliyoruz. Bir şey söylemiyor.  Bir adım daha merdivenleri çıkınca adam görüş alanıma girmeyi başarıyor. O iriyarı , tombul ve pervasız suratı. Zümra'nın sırtı bana dönük. Haliyle fark etmiyor bizi, adama laf anlatmaktan.

"Elimizdeki bilgilere göre,  maktülle aranızda bir yakınlığınız yok, beyefendi. Neden anlamak istemiyorsunuz. Zorluk çıkartmayın."  Diye azarlıyor Zümra adamı büyük bir ustalıkla.

Adam Zümra'nın bileğini sıkıca kavrıyor. "Bana akıl verme lan!"Diye bağırıyor. Yüzünü ekşilterek "bıraksana kolumu!" Diye tıslıyor Zümra da.

Zümra, Aral'ın bir adım attığını görmesiyle diğer elini havaya kaldırıyor, Aral bir an tökezliyor. İkilemde kalıyor fakat Zümra'nın düşünmeden hareket etmeyeceği aklıma gelince kolundan tutup durduruyorum. Zümra ayağını sert bir şekilde adamın  sağ bacağına geçiyor. Adam  Zümra'nın kolunu bırakıp "ah!" diye inlemeye benzer bir ses çıkarıyor. Öfkesi gittikçe artıyor.
  
"Lan, sen kız başına bana meydan mı okuyorsun?" diye sesini yükseltip elini kaldıracak oluyor Adam. Aral o anda adamın havada kalan kolunu sıkıca kavrayıp geriye itiyor. Yüzünde gizli sinirine karşı alaycı tınısını devralıyor.

"Ne dedin , lan sen!"Diye tıslıyor Aral, adama sokularak. Adam kançanağı olmuş gözlerle Aral'ın tepkisini ölçüyor. Adam konuşmadan çok kekeler bir tınıda "h..hi..hiç." Demeyi başarıyor. " Polise el kalkmaz!" Diyor hiddetle Aral.

"Hele de bir bayan polise! "

Daha sonra Aral biraz daha adama sokulup  "demek kız  başına ha!" Diye bağırıyor sorar gibi , tekrardan. "Söyle lan! Zihniyetini siktiğimin!  diye bağırıyor  elleri  adamın saçlarının içine geçmiş bir halde.

"Ne demek kız başına lan? Ne demek? Senin zihniyetini sikeyim lannnn! Adamlığını  sikeyim! Sinsice bakışını sikeyim!.. "

"Aral, dur!" Zümra'nın boğuk sesini işitiyorum. "Lütfen!" diyor en sonunda ağlamaklı ses tonuyla.

"Gözleri Zümra'da takılı kalıyor bir süre. Adamı son kez söyle bir süzüp yüzüne tükürüyor.

"Siktir, git ulan!"

Adam düşmancıl bakışlarını da yerdeki ceketini de alıp iniyor merdivenlerden.  Aral bir kez daha hıncını alamamış ki duvarı yumrukluyor. Yanına gidip koluna dokunuyorum sakinleş anlamında. İnsanların istekleri bitmiyor,  işlerine gelmeyincede zorbaca davranıyorlar. Zümra olduğu yerde tökezliyor. Gözleri doluyor , fakat ağlamamakta ısrarcı davranıyor. Gururla bakınıyorum. Aral kanamayan elini Zümra'ya uzatarak kendine doğru çekiyor. "Geçti,  güzelim!" diye fısıldıyor, koruyucu edasıyla.

REYNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin