Multimedya: Uraz Vural
İçerden tiz bir -erkek sesi olduğuna emin olamadığım- çığlık geldi. Şeytanice güldüm.
"Geber patates!" Bağırışım kapının arkasındaki erkekler soyunma odasında adeta yankılanmıştı. Aslında içeri girerdim ama şimdi bazılarını yanlış pozisyonlarda görmek istemeyiz değil mi?
Soyunma odasının kapısı bir hışımla açıldığında geri gittim.
Can sinirlenmeyi bile başaramdığı yüz ifadesiyle ve saçından damlayan sularla bana bakıyordu. Gülmemek için dudaklarımın iç kısmını dişledim."Lan zalımın kızı, intikamım soğuk olucak derken bunu kastettiğini açık açık söyleyeydin bundan sonra okula gelmezdim beh" Sudede benim gibi kendini gülmemek için zor tutarken konuştu.
"Can...kardeşim yüzündeki boyalar olduğu gibi duruyor" Can komik bir sinirle bana baktı.
"Bırak ya, bu varya tam bir piskopat." gülüşüm yavaş yavaş silinmeye başlamıştı. Ama çaktırmamak adına yüzme zihnimdeki hayali gardrobumdan bir sahte gülücük seçtim ve yerleştirdim.
Sude bir bana bir Can'a baktıktan sonra Can'a dönüp kaşlarını kaldırdı. "Ne yapmış?"
Can bana kısa bir bakış atıp yeniden Sudeye döndü.
"Önce geldi yüzümü -artık neyle boyadıysa çıkmıyor- boyadı. Sonra temizlenmek için duşa girdim bide ne göreyim su buz gibi"Kafamı yere eğerek yerde daireler çizerken hala dudağımın iç kısmını ısırıyordum. Az önceki mutluluğumdan eser kalmamıştı.
"Noldu yaptığından mı utandın yoksa?" Can bana laf atınca dudağımı büzerek kafamı kaldırdım "hayır, kalebodurları sayıyordum, sizcede çok güzel değiller mi?"
Can dehşetle gözlerini açıp elleriyle beni omuzlarımdan sarstı. "Kayla iyi misin? Ne kaleboduru? Bırak kalebodurlarıda bu boya nasıl çıkar onu söyle"
Burnumu kırıştırarak yüzüne yani şaheserime baktım. Canın yüzünde birsürü çilek ve çikolata çizimlerim vardı. Tabii çikolataların boka benzediğini söylememe gerek yoktur heralde.
Bide tam çenesinin yanına imzamı atmıştım. Ama bunlada kalmamıştım tabii ki. Kollarına ve ensesine baklava ve kalplerde çizmiştim. Sen bunları yaparken o ne yapıyordu derseniz...uyuyordu. Canın uykusu fena ağır olduğu için rahatlıkla işimi tamalamıştım. Bide üstüne üstlük erkeklerin soyunma odasındaki şohpenleri kesmiştim. Bunu yaparken birilerinden yardım almıştım doğal olarak. Elimi yüzündeki imzama götürüp gözlerimi kıstım."Keşke yukardan çizik atsaydım böyle alttan olunca hoş durmamış" Can gerçek anlamda dehşetle geri çekilip bana inanamayarak baktı. "Ne diyorsun kızım? İyice balataları sıyırdı bu"
Kıkırdayarak bende geri çekildim. İçerde soyunma odasında erkekler bizi izliyordu.
"Diyorum ki keşke imzamın çizgisini üstten atsaydım böyle kötü durmuş"Can elleriyle saçlarını karıştırdı."Kayla, doğruyu söyle bu vicudumdakiler geçicek mi?" Teselli verircesine elimi sırtına koyup ovaladım. Yanlış anlamayın okul kıyafetlerini giymişti sadece saçları ıslaktı.
"Herşey birgün geçer, neler geçmedi" Can sahte bir sinirle omzunu geri çekti.
"Senden beklemezdim falan demeyeceğim, iki gün bişey yapmayınca işkillenmiştim zaten" Sırıtarak arkamı dönüp sallana sallana spor salonunun kapısına ilerledim. Sonradan aklıma gelen şeyle durdum.
Arkamı dönmeden"Boyalı yerleri asetonla sil" dedim ve ilerlemeye devam ettim. Arkadan gelen hareketlenmeden hızla duşa yeniden girdiğini anlamıştım. Asitonu nerden bulucak aceba? Deli.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İz Bırakanlar
Teen Fiction"izin kalbimde" Adamın sesi kadının ruhunun en derinliklerine kadar uğlaşmıştı. Nefesi tüyler ürperticiydi. Sesi boş bir odada geçmişini bırakmış geleceğine sığınma vaad ediyordu. Öyle değil miydi zaten? kadının yüzünde sinsi bir gülüş belirdi. Bu...