3. Mavi

11 2 0
                                    

Multimedya: Sude Sakalar

"Telefonun yanında mı?" elimdeki telefonu sallayarak cevap verdim. "Yanımda" bu soruyu sanırım sekizinciye falan soruyordu.

"Sesi açıkta mı?" kapının yanındaki portmantoya yaslanarak başımı yavaşça salladım. "Açıkta" bunuda beşinciye soruyor olması lazımdı.

"Biber gazın çantanda dimi" gözlerimi sonuna kadar devirerek ofladım ve onu da "Evet" diye yanıtladım. Çok sıkılmıştım. Ama aynı zamanda sinirde yavaş yavaş bedenimde yükseliyordu. Asla sabırlı biri olmamıştım. Ayrıca bu hayatı ben seçmedim!

"Takip cihazın etkin mi?" artık sinirimin kendini gösterdiğini  hissediyordum. Yumruklarımı sıkarak dişlerimin arasından "Hayır" dedim.

Abim "Ne demek hayır?!" diye sesini yükseltince tırnaklarımı yeniden etime geçirdim. Yanlış birşeyler söylemek istemiyordum ama beni zorluyordu."Hayır demek!" dedim aynı onun ses tonuyla. Hiçbir türlü altta kalamazdım. Bu benim doğama aykırıydı.
Bağırışım karşısında abimin kaşları indi. Ilımlı bir sesle devam etti. "Kayla.."

"Akın!" Onun aksine benim sesim uyarı doluydu. Devam ederse bir nevi delireceğimin uyarısı. Abime normalde ismiyle hitap etmezdim. Sadece sinirlendiğimde Akın derdim.
Abim yavaşça başını salladı.

"Peki, dediğin gibi olsun ama eğer o telefon ilk çalışta açılmazsa avm'yi başınıza yıkarım" Yapar mıydı? Yapardı! Kaşlarımı indirip şirince gülümsedim ve abime sarıldım. Saçlarımı okşarken bir yandan da amacının beni korumak olduğunu söyleyip duruyordu.
Ondan ayrılıp dudaklarımı büzdüm.

"Çok gitmek istiyormuşum gibi davranma, Nida gitmezsem başımın etini yer diye gidiyorum" Sırıtarak kaşlarını indirip kaldırdı. Onunla kavga edince mutlaka alttan alan o oluyordu.

"Biliyorum güzelim, ama sen yinede kandine dikkat et"
Onun gibi kaşlarımı indirip kaldırdım. "Bunu 269 defa söylemiştin" sürekli aynı şeyleri söylemesi, onu robotmuş gibi hissetmemi sağlamıştı.
Gülerek kaltuğun yanındaki arabasının anahtarını aldı.

"Seni ben bırakayım" Başımı iki yana sallayarak kapının önündeki çantamı omzuma attım. "Gerek yok, Sude götürecek"

Gülümseyerek başını salladı. Sanırım zorlamaması gerektiğini artık anlamıştı. Ardından koltuğa zıplayarak yayıldı. Benden üç yaş büyük olmasına rağmen benim yaşımda gibi davranıyordu. Hatta daha küçük. Tabii bu sadece benim yanımda geçerliydi. 'O' nun yanında daha asil ve güçlü duruyordu mesela. Yada dışardaki herhangi birinin yanında da. Kapıdan çıkarken abime el salladım."görüşürüz bebek" cıvıldamam karşısında yüzünü buruşturup"Görüşürüz sarı çiyan" dedi. Bana yılan dedi. Yılan dedi bana. Dedi bana yılan.

Sarı saçlarımı savurarak gözlerimi kıstım."Sen benim saçlarıma kurban ol be" Kıkırdadı. Ardından ciddileşip koltukta dik bir pozisyon aldı.

"Saçlarını artık bağlasan?" Anında yüzüm düşerken gözlerimi kaçırdım. "Hazır değilim, biliyorsun" dedim boğazımı temizlerken. Anında bütün enerjim çekilmişti sanki.

Ruh değişimimi fark eden abim ortamı yumuşatmak adına gülümseyerek başını salladı.
"Ne zaman hazır olursan güzelim" Gülümseyip kapıyı kapattım ve kendimi apartmanın merdivenlerinden sekerek inerken buldum. Bu istemsiz bir şekilde oluyordu. Normal inerken bi anda kendimi sekerek inerken buluyordum.
Haftasonuydu ve Nidaya söz verdiğim gibi avm'ye gidiyorduk. Tabii Sude de.

*********

Başımı kaldırıp önümdeki devasa avm'ye göz attım. Yeni açılmıştı ve cidden güzeldi. Sude kolumu dürttüğünde direk ona döndüm. Gözleriyle arkamdaki bir yeri işaret etti. Direk döndüğümde Nidayla göz göze geldik. Beni görünce neşeyle gülümserken Sudeyi gördüğünde gülümsemesi söndü. Hiç anlaşamazlardı. "Yanlız olacağız sanıyordum" Nidanın sözü üzerine Sude alayla güldü. "Bende öyle umuyordum"

İz BırakanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin