Beklettiğim için çok özür dilerim, keyifli okumalar^
———————————————————
Rüyada rüya görmek, rüyayı gören kişinin günlük hayatında çok dikkat etmesi gerektiğine, rüyada gördüğü her şeyin teker teker gerçeğe dönüşeceğine ve hepsinin aynı şekilde yaşanacağına alamet edilir.
————————————————————Hızla gözlerimi araladım. Yine karanlık bir yerdeydim. Hiçlik gibiydi ama karanlık olsa bile esen rüzgarı hissedebiliyordum ve hışırdayan yaprakları. Bu siyahlığın ortasında o yaprak sesi bana o kadar güzel geldi ki gözlerimi kapatarak biraz onu dinledim. Fakat sonra içime kendiliğinden bir his doğdu. Bu his beni gererken tüylerim diken dilen oldu. Tekrar bir rüzgar estiğinde üşüdüğümü o ana kadar fark etmemiştim. Yaz mevsiminde olmamıza rağmen bu soğuk neydi ki?
"Çünkü rüyadasın."
Nereden geldiğini anlayamadığım bir ses etrafı gözlerimle taramama sebep oldu. Ama bu sesi bir yerden tanıyordum. Geçen sefer rüyada gördüğüm sese çok benziyordu. "Gergin olduğun için hava bu kadar rüzgarlı ve güçler rüyada kontrol edilmez."
"Ne?"dedim anlamayarak. Sesin hala nereden geldiğini anlayamamıştım. "En azından burada,"diye devam etti. Bu sefer sesi tanıdım. Bu geçen rüyamda duyduğum sesti. Bedenini görebilmek için etrafı gözlerimle iyice taradım. O kadar çok rüzgâr ediyordu ki saçlarım gözlerimi kapatıyordu. Ellerimi bedenime sararken o sesin dediklerini düşündüm. Her şeyin farkındaydım. Bu, her şeyin farkında olduğum bir rüyaydı. Ama Her şeyin farkındaysam güçlerimi de kontrol etmem gerekmez miydi? Ansızın karşımda beliren bedenle geriye doğru sıçradım.
"Hayır," dedi hırlayarak."Bu benim rüyam. Ve bu rüyanın benim olduğu gibi kontrolü de benim."
Şaşkınca ona baktım. Altında siyah bir ayakkabı, siyah bir pantolon, üstünde siyah bir kapüşonlu vardı. Kapüşonlusunun şapkası takılıydı. Ayriyeten kafasında bir de kep vardı. Kepi öyle bir indirmişti ki yüzüne doğru alt dudağını anca görüyordum. Bir de çenesinde duran ağız maskesi vardı. Sadece dudaklarını görebiliyordum yani. Kaşlarımı çattım. Dudaklarının kenarları yara gibiydi. Gözlerimi kısıp daha da incelemeye çalıştığımda ne yaptığımı anlamış gibi tısladı ve başını hafifçe eğdi. İrkildim.
"Yapma," dediğinde anlamayarak bir süre bakakalsam da başımı salladım. Ardından ikimizde sustuk. Esen rüzgar ve arada duyduğum yaprak hışırtısıyla bir de bizim nefes seslerimiz duyuluyordu. "Özür dilerim." diye mırıldandı bir süre sonra sessizliği bozarak. Ses tonunda o an beni şaşkına düşüren bir şey vardı ama bir türlü çıkartamadım. "Bu halde karşına çıkmanın seni korkutacağını biliyordum ama artık zamanı gelmişti."
"Ne?" lafı döküldü ağzımdan. Anlayamıyordum. Bir anda başını kaldırıp bana doğru yürüdüğünde ağzının kenarlarını gördüm. Dişleri paramparçaydı ve dudak kenarlarının damarları mosmor bir şekilde belirgindi. Ağzından akan siyah sıvı çenesine doğru inmişti. Elleri ellerime uzandı. Korkuyla geriye doğru kaçtım. Elleri ellerime dokunduğunda buz gibi olduğunu fark ettim. "Dur," diye bağırdı. Gerçekten de olduğum yerde kalakaldım. Hareket edemiyordum. "Benden kaçma," diye çığlık attı yüzüme doğru. Tamam, artık korkmaya başlamıştım, kalbim göğüs kafesime çarpıyordu sertçe. Arından bir süre karanlıkta bir oraya bir buraya yürüdü sakinleşmeye çalışır gibi. Bana doğru döndüğünde nefesimi tuttum. "Özür dilerim," dedi. Özür dilerken ki ses tonu neden içimde bir yerlere dokunuyordu? "Seni korkutmak istemedim." Cebinden çıkardığı peçeteyle çenesini ve dudaklarını sildi. Siyah sıvı peçeteyi rengine buladı. Peçeteyi cebine atıp bir an durakladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Loneliness at the Sunset • SeKai
FanficHT-0 Zorlu bir sınav sonucu ailelerden alınmış küçük yaştaki zeki çocukların, deneyler sonucu onlara doğaüstü güçler verdikten sonra belli başlı testler ve eğitimlerden geçerek oluşturduğu gizli SsinW örgütünün ilk ve tek HT ekibidir. SeKai kitabıd...