11.Bölüm: Uçar Uçar Küçük Çocuklar

323 26 37
                                    

Kum torbasına sertçe yumruğumu geçirdim. Öfkeli ve aynı zamanda hüzünle doluydum. Antrenman salonundaydım, benim dışımda bir kaç kişininde olmasına rağmen benim sık nefeslerim ve torbaya vurmalarım dışında kimseden çıt çıkmıyordu. Anlaşılan herkes kum torbasına art arda sertçe yumruk atan bu öfkeli gence bakıyordu.

"Alınan belgelerin bizim çalışanlarımıza ait olduğunu öğrendik. Bizim çalışanlarımızın eğitim süreçleri, geçmişleri, çalışmalarıyla ilgili bilgilerini ele geçirmişler anladığımız kadarıyla. Ayrıca bunları neden aldıklarını da bilmiyoruz ama çaylaklarımıza yaptığımız bir kaç test belgesine de rastladık. Bir sürü kimyasal test sonucu da vardı."

Dişlerimi birbirine bastırdım. Gözlerim kum torbası dışında bir şeyi görmüyordu. Art arda yumruklarım torbaya inmeye devam ederken saç diplerimde biriken terler şakaklarımdan süzülüyordu ve kum torbası hasar görmeye başlamıştı.Bu öfkem her zaman kendimeydi, hüznümse geçmişimden kopup gelmişti.

"Ayrıca bir şey daha öğrendik ki bu belgelerin arasında ölen ekip arkadaşlarınıza ait olanlarda vardı." Kris belgeleri masaya koyup önüme iteklerken Tatsuo da dahil odadaki herkes bana baktı. Ekibin lideri olduğum gerçeğini o an için unuttuğumu fark ettim. Dosyaları alırken ellerim titredi ve omuzlarıma çöken yükle ne yapacağımı bilemeyerek kağıtlara baktım bir süre. Garip bir his omurgamdan aşağıya doğru inerken oturduğum yerde dikleştim ve sertçe yutkundum. Parmaklarımın uçlarını korkarak kağıtlara dokundurdum. Sanki kağıtlardaki mürekkep akacak ellerime bulaşacaktı, sanki kağıt parmaklarımı yakacaktı. Oysa zaten en başından beri geçmiş bir sis gibi benim peşimdeydi; o duman tenime, kıyafetlerime, saçlarıma, eşyalarıma sinmişti ve bu hiç geçmeyecekti. Üstüme başıma sinen geçmiş can yakıcıydı, buram buram kül kokuyordu. Avucumda biriken külleri üfleyerek özgürlüğe kavuşturmak istiyordum ki beni de özgür kılabilsinler fakat öyleydi ki küller üzerime yapışmış ve hiç bir şekilde çıkmıyordu. Kağıtları elime aldım, bunlar o yıkık dökük binadan aldığım kağıtlar değildi, temize çekilmişti. Yinede kağıtların sol köşesine yapıştırılmış ufak fotoğraflara bakarken burnuma geçmişin o yanık kokusu geldi. Tekrar bakışlarımı Kris'e çıkartırken Tatsuo ile aralarındaki garip bakışmayı yakaladım. Tatsuo bana döndü. "Aslında bunlar ilk saldırıda çalınmışlardı ama açıkcası size söylemek istemedik..." Gözlerini diğerlerinin üzerinde gezdirip tekrar bana çevirdi. "O olaydan sonra eski ekip arkadaşlarınız hakkında bir şeyler konuşmak istemezsiniz diye düşündük."

Yumruklarım daha sert bir hal alırken kum torbasının dikişleri çözülmeye başlamıştı iyice. Ellerim sızlıyordu ama öfkem dinmiyordu, hiç bir zaman da dinmeyecekti.

Elimde dosyalarla ayaklanırken öfkelensem de sesimi sabit tutmaya çalıştım. Ben ayaklandığımda odayı saran gerginlik yoğunluğunu artırmış ve hepimizin boğazına baskı yapmaya başlamıştı. Baekhyun, Jongin ve Chanyeol nefeslerini tutarak bana baktıklarını göz ucuyla gördüm. Parmağımla  ekip arkadaşlarımı işaret ettim. "Eski ekip arkadaşlarımızın konusu geçsin ya da geçmesin bizi bir görev için buraya çağırdınız, değil mi? O yüzden konu ne olursa olsun hiç bir şeyi atlamadan bizi bilgilendirmeniz gerekir." Kris ve Tatsuoyla göz teması kurdum. "Tam bilgiye sahip olmadan bir görevi nasıl sürdürebiliriz?" Kris başını salladı. "Haklısın Hun, sadece bu konuda hala hassas olduğunuzu düşünüyoruz..." Daha devam edecekken tekrar konuşmaya başladım, sesim yükselmişti. "Hâla hassasız ve her şeye rağmen burdayız ama bu eski ekip arkadaşlarımız hakkındaki bilgilere sahip olmayacağımız anlamına gelmez, üstüne üstlük bu bir görev." Sinirlerime hakim olmaya çalışarak masanın üzerindeki kağıtları toparladım, duvarlar üstüme üstüme gelmeye başlamıştı. Benim dışımdakilerin sessiz olması bu konudaki tek hassas olan kişinin ben olduğumu düşündürüyordu bana. Bu durum sinirimi kat kat artırırken umarım şaşırdıkları için konuşamıyorlardır diye geçirdim içimden. Ardından kapıdan fırtına gibi çıkmadan önce son kez diğerlerine baktım. "Ben bu ekibin lideriyim, o yüzden bugünden itibaren konu ne olursa olsun kesin bilgilendirme istiyorum. Aksi taktirde bu görevi yürütmem çok zor olur."

Loneliness at the Sunset • SeKaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin