Bir aydır sorunsuz bir şekilde okula gidip geliyordum. Devran'ın bana karşı davranışlarının yumuşadığını söylebilirdim. En azından artık eskisi kadar dengesiz hareketler sergilemiyor, dediklerimi dinliyordu. Her gece aynı yatakta uyumaya o kadar alışmıştım ki, üç gün önce eve geç geleceğini bildiğim halde o gelene kadar uyuyamamıştım. Tabi bana geç kalacağını söylemesi ayrı bir incelikti, aslında ilk günlerimizle kıyaslarsak mucizeydi. Eve geldiğinde beni salonda uyumaya çalışırken bulunca bana kızmıştı. Tamam, bende biliyordum okulum olduğunu ama yatağa yattığımda yokluğu sinir bozucu gelmişti. Bende bu yüzden salondaki koltuğa kıvrılarak orada uyumayı tercih etmiştim. Ne vardı sanki bunda? Buna yakın bir bahane sunduğumda yukarı çıkmamı söylemiş, bende yenilgiyi kabul ederek yukarı çıkmıştım. Yaklaşık on dakika sonra üstünü değiştirerek yanıma yatmış, sonraki günler ise hiç geç gelmemişti eve, bunun yerine sabah erken çıkmıştı.
Aslında normal şartlar altında şuan sinirlerimin bozuk olması gerekirdi. Sonuçta beni kaçıran adamla aynı evde yaşıyordum. Aslı ile ara ara görüşsek de hala yurda gitmemiştim. Ve Aslı kadar meraklı bir en yakın arkadaşı olan her insan gibi sürekli nasıl cevap vereceğimi bilemediğim sorulara maruz kalıyordum. Dün okul çıkışında sadece soru sormak için gelmiş ve beni soruları ile nerdeyse köşeye sıkıştırmıştı ki o sırada Devran kapıda belirmişti. Bunun için neredeyse boynuna atlayacaktım. Aslı bazen gerçekten baş edilmesi güç bir kız oluyordu. Bu hafta tam kendine uygun bir meslek seçtiğini bana defalarca onaylatmıştı. Yüzüne söylemesemde hayatımda çok az şeyden bu kadar emin olduğumu söyleyebilirdim. Aslında artık kaçacak yerimin kalmadığını hissediyordum bu yüzden de Aslı'ya olan biteni anlatma fikri kafamda dönüp duruyordu. Yine de o evde sevgilim ile yaşamadığımı göz önünde bulundurduğum için Devran'ın buna ne tepki vereceğini merak tahmin edemiyordum. Geçtiğimiz bir ay boyunca her sabah beraber kahvaltı yapmış ve beraber uyumuştuk. Arada sohbete yakın konuşmalar geçmişti aramızda. Aslı'nın ahiret soruları dışında ona bazı şeyleri anlatma ihtiyacı duyduğum için istiyordum yaşananları bilmesini. Onun akıl hocalığına ihtiyaç duyuyordum. Sonunda, Aslı'nın bilip bilmediğini Devran'ın bilmesi gerekmediğine karar verdim ve Aslı ile konuşma kararı aldım.
İlk dersin sonunda Aslı'yı aradım. İki kez çaldıktan sonra telefonunu açtı. " Efendim bebeğim" dedi uykulu bir sesle.
" Sen hala uyanmadın mı uykucu?"
" Aslında hala uyuyorum. Sen beni bu saate aramazdın ne oldu?"
" Aslı, seninle konuşmak istiyorum okula gelebilir misin?"
"Önemli bir şey olmadı değil mi?" diye sordu biraz ciddi bir ses tonuyla.
" Şey aslında, oldu" dedim biraz utanarak.
İlk olarak buraya ben anlatmaktan vazgeçmeden gelmesini istiyordum. ikinci olarak kaçırılmamdan önemli bir olay olabilir miydi?
" Yarım saate ordayım bebeğim" dedi ve telefonu kapattı.
Aslı gerçekten de yarım saate geldi, bende onu sürükleyerek kantine götürerek olan biteni bir çırpıda anlatıverdim. Şimdi yaklaşık beş dakikadır karşımda hiç bir şey söylemeden duruyordu.
" A-aslı? Bir şey söylemeycek misin?"
"Aman Tanrım sen bu çocuğa aşıksın"
"Hayır değilim"
"Kızardın işte gördüm. Hem ben anlarım kesinlikle öylesin." Dedi büyük bir heyecanla.
"Hayır değilim" dedim inatla.
" Peki o zaman sence Berk mi yakışıklı Devran mı?" diye sordu mucipçe.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FÜME
General FictionKızın tüm bildiği doğrular yanlıştı. Tüm yanlışlar tek doğruya ulaşmasını sağlayacaktı. Adam için her suçun bir ortağı vardı. İntikam yemini ettiğinde tek bilmediği şey masumiyetin kendi suçuna ortak olacağıydı.