Hayatta belki de tek kaçmam gereken yere kendi ayaklarımla gelmiştim. Ben ki mantığı dışında hareket etmeyen insan şuan kalbime uyum sağlıyordum. Aslında kalpte değildi, içgüdülerimi dinleyerek gelmiştim buraya kadar. Artık kaçacak yerim kalmadığını fark ederek kendime itiraf ettim. Şuan burada olmamın Devran'a bir şeyler hissediyor olmam dışında bir açıklaması olmazdı. Babam hakkındaki söylediklerini öylece sineye çekemeyecek olmam içimde bir şeyler oluşmasını engelleyememişti maalesef. Yeryüzünde benim kadar aptal bir canlı bulunmuyordu herhalde. Resmen kurda aşık kuzu, o meşhur filmlerde ki gibi vampire aşık olmuş insan gibiydim. Gerçi şuan bir kitapta olsaydık onun da bana aşık olması gerekirdi çünkü bu güne kadar okuduğum hiç bir kitapta ya da filmde böyle duyguların karşılıksız kaldığını görmemiştim. Maalesef ki romanlarda yaşamıyorduk ve gerçek hayatta böyle şeyler olmuyordu. Böyle bir adamın çevresindeki güzel kadınları boş vererek bana bakma ihtimali yoktu. Üstelik hiç birinin babasının yaptığını düşündüğü şeyler yüzünden intikam yemini etmemişti.
Her şeye rağmen, biraz hastalıklı bir duygu olduğunu kabul etmeme ediyordum. Yine de bu adama bir şeyler hissettiğimi söyleyebiliyorsam bunun için savaşabilirdim. En azından beni yakın zamanda vurmamasını ümit edebilirdim. Bu düşünce aklıma gelir gelmez kendime kızdım. Benim o aşk aptalı kızlardan olmak gibi bir niyetim yoktu, şu hayatta her şeyin bir sınırı vardı. Tamamen yanlış bir insana aşık olmuştum fakat aşkın geçici bir duygu olduğunu biliyordum, tam da bu yüzden hayatımı geri alacaktım. Eğer şuan yurda dönersem sonuç yine buraya zorla getirilmek olacaktı. Sözümün güvenilirliğini kanıtlamak en mantıklısıydı. Böylelikle boş tedbiri elden bıraktığında ya da boş anına denk geldiğinde eski hayatıma dönmemi sağlayacak bir çare üretebilirdim. Şimdilik ilk hedefim buydu, kalanını sonra düşünebilirdim. Derin bir nefes alarak eve ilerledim. Kapıdaki takım elbiseli adamlar beni fark edip kapıyı açtıklarında içeri adımı attım. Salona girdiğimde köşede oyuncakları ile oynayan Gofret beni fark edince üstüme atlayarak yüzümü yalamaya başladı. Başını okşadım. " Baban nerede oğlum? " Söylediğim cümlenin farkına varınca dilimi ısırdım. Arkamı döndüğümde Devran meraklı gözlerle bana bakıyordu. İlk defa gözlerinde o sert bakışları dışında bir ifade gördüğüme içten içe sevinsemde duymuş olabileceği kelime yüzünden tedirgindim. En iyisi hiç oralı olmamak diye düşündüm. Kendimden emin olmaya çalışarak onunla konuşmak istediğimi söylediğim. "Söyle" dedi sakin bir ifade ile. Hayatım hakkında olduğunu söylediğim de beklediğim kadar sert tepki verdi. Bunu beklesem de ruh halinin bu kadar ani değişmesine şaşırarak kekeledim.
- O-okulum?
Hiç bir tepki gelmeyince konuşmaya devam ettim.
- En azından bunu pazarlığa açık hale getiremez miyiz?
- Hayır!!
Gözlerinden ateş çıkıyordu sanki. Kullandığı ses tonu ile konuşmamıza son noktayı koyduğunu belirtiyordu. Kapıdaki o kararlı kızı şimdiden özlemişim. Başımı öne eğip durumu kabullenerek yukarı çıktım. Odanın hayalimdekine yakın tanıdık hali hoşuma gitti. Bir kaç günde buraya bu kadar alışmam şaşılacak şeydi. Yine de bu odada içeri girdiğim andan itibaren beni etkileyen ve içimi biraz olsun rahatlatan birşey vardı. Ne olduğunu tam olarak söylemek zordu. Hafif aralık bıraktığım kapıdan Gofret girdiğinde onu kucağıma alarak dışarıyı seyretmeye başladım.
Çimenlerin rengi ile ilgili kendi kendime girdiğim tartışma sonucu şu an ki durumumu da kabullenmiştim ki o anda bir mucize oldu. Devran odaya girerek bana "Tamam okula gidebilirsin. Yanında mutlaka bir koruma olacak ve seni okula iki koruma bırakacak" dedikten sonra hızla odadan çıktı. Şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım neredeyse. Artık okula gidebildiğime göre peşime Çin ordusunu taksa bile hiç önemli değildi. Hatta isterse peşime bir tabur ninja bile yollayabilirdi. O, çok da sevmediğim okul şu an gözümde dünya harikasıydı. Meğer ne kadar çok seviyormuşum ben orayı, gidince yerleri falan öpebilirdim. Aslında mevzu okulum değildi kesinlikle bölümümdü sanırım. Hayallerimin bölümünü okuyordum ve onu yarım bırakmak çok ağırıma gidiyordu. Tabi daha önemli bir konumuz vardı ama şuan bunu takmayacak kadar mutluydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FÜME
Ficción GeneralKızın tüm bildiği doğrular yanlıştı. Tüm yanlışlar tek doğruya ulaşmasını sağlayacaktı. Adam için her suçun bir ortağı vardı. İntikam yemini ettiğinde tek bilmediği şey masumiyetin kendi suçuna ortak olacağıydı.