Yorgunluktan ölüyor olsanız bile kameraların karşısında hiçbir şey yokmuş gibi davranıp sürekli gülümsemek bazen çekilmez olabiliyordu.
Kameralar kapandığında derin bir iç çektim.Ödül törenleri genelde eğlenceli olsa da sonlara doğru fazla yorucu ve can sıkıcı olabiliyordu.
Yanımda sarı saçlarının ucuyla oynayan Shin'e döndüm."Buradan sonrası için bir plan var mı?" Omuz silkti. "Yok sanırım.Ama senin aklında bir şey varsa bana fark etmez,fazla sıkıldım." "Diğer gruplardan birkaç kişi çağırıp bir şeyler içmeye gidebiliriz."
Genelde Shin ile beraber hareket ediyorduk.Grubumuzda yaş farkımın en az olduğu ve en iyi anlaştığım kişi olur kendisi.Yani en yakın arkadaşım diyebilirim.
İnsanlar genelde idollerin birbirini pek tanımadığını,konuşmadığını düşünürdü.Ama kameralar kapandığında durum pek öyle olmuyordu.
Herkes sanıldığından daha yakındı.Bu durum bizim için de geçerliydi tabii ki.Birçok grupla tanışıklığımız vardı,genelde boş zamanlarda planlar yapıyorduk.Taeyeon ile birlikte alışverişe çıktığım bile olmuştu.Uzun zamandır onun büyük bir hayranı olarak orada bayılacağımı düşünsem de her şey çok güzeldi.
Şu takılma olaylarını karşı cins idollerle flörtleşmek olarak görenler de vardı.Fakat bir idolle flörtleştiğiniz diğer idoller tarafından fark edilirse uzun bir süre arkanızdan konuşmaktan vazgeçmiyorlardı.Ne kadar saçma bulsam da,bu değişmeyen bir şeydi.Herkesin kendi hayatı,insanlar neden buna bu kadar takar ki?
Etrafta gülüşen,bir kenarda uyuklayan,oyun oynayan idolleri seyrederken Mi-Cha'nın sesiyle irkildim.O da grubun en büyüğü fakat ruhu hepimizinkinden daha genç olanıydı.
Hızlı adımlarla ve heyecanlı bir yüz ifadesiyle yanımıza geldi."Planınız yok değil mi?Evet evet yok.Çıkışta benimle geliyorsunuz,üstünüzü çabuk değiştirin."
"Unni,sakin mi olsan ki?"
Derin bir nefes alıp soluklandıktan sonra konuşmaya devam etti."Seok Jin ile konuşurken konuşma yarıda kaldı,o da yurtlarına davet edip bir şeyler içerken konuşmaya devam etmeyi teklif etti."
Shin ile birbirimize baktıktan sonra 'bu sefer sen cevapla' bakışı attım.Shin,Mi-Cha'ya dönüp emin olmayan bir ifadeyle konuştu.
"Peki bizi getirmek istediğine emin misin?" "Madem çok ısrar ettin,evet eminim.Ben üstümü değiştirip rahat bir şeyler giyeceğim.Siz de oyalanmayın."
---
Yurda başkaları tarafından fark edilmeden girmek biraz zor olmuştu.Shin kafasını montuyla kapatmış,Mi-Cha gece güneş gözlüğü ve maskesiyle ile dolaşmış,ben de kapşonumu burnuma kadar indirmeyi başarmıştım.
Mi-Cha,Jin ile yemek yerken çok önemli bir şeymiş gibi görünen bir şeyden konuşuyorlardı.Ben de Shin'in saçlarıyla oynuyordum.
Başımı çevirdiğimde Jungkook'un koşarak bana doğru geldiğini görünce önce ne yapacağımı bilemedim.Sonra gülerek arkama saklandı.
"Noona,Taehyung'a burada olduğumu söyleme!" "Ama ben senden kısayım ve gözüküy-" "Şşt, geliyor!"
Taehyung geldiğinde kapı eşiğinde durup Jungkook'a bakıp göz devirdi."Kendini cidden zeki mi sanıyorsun?Ben kazandım,oyun bitti."
Beklediğimden daha samimiydiler,grupta sadece Yoongi ile tanışmış olsam da diğer çocuklar da oldukça iyiydi.Mesela az önce Hoseok ile kediler hakkında uzun uzun konuşmuştuk.
Shin,ben ve Yoongi sohbet ederken yaptığı tadı çok kötü olsa da güzelmiş gibi davrandığımız kahveyi içiyorduk.Yoongi gülerek anlattığı hikayeye devam etti.
"Sonra--vaay Jimin?" Yoongi mutfağın girişinde dikilen,yeni uyanmış olduğu belli Jimin'e yaklaşıp yanaklarını okşadı.Birlikte çok tatlı gözüküyorlardı.
Onlar bir şeyler konuşurken Shin,telefonunun çalmasıyla balkona çıktı.Bu sıralar sürekli gizli telefon görüşmeleri yapıp sürekli biriyle mesajlaşıyordu.Bana da hiçbir şeyden bahsetmiyordu,ısrarlarıma rağmen.Arkasından hafiften gözlerimi kısarak baktım.
Herkes bir şeyle meşguldu.Yalnız başıma kaldığımda etraftaki şeyleri incelerdim sürekli. Pencerenin kenarındaki birkaç rastgele çizimi görünce elime alıp incelemeye başladım.Oldukça iyi çizilmiş,hoş ve tatlı çizimlerdi.Her zaman resim yeteneğim olsun istesem de bir çiçek bile çizemiyordum.Baktığım kağıdı bir köşeye koyup merakla diğerlerini incelemeye başladım.
Ben odaklanmış bir şekilde çizimleri incelerken biri hızla kağıtları elimden çekince irkilip başımı çevirdim. "Ne yapıyorsun?"
Jimin normaldeki ifadesinden uzak bir ifadeyle bana bakıyordu.
"Çizimlere bakıyordum,senin mi-" Cümlemi tamamlayamadan sözümü kesip agresif bir ifadeyle cevap verdi.
"Evet,benim.Bakmana izin verdiğimi hatırlamıyorum."
Başta nazikçe konuşsam da verdiği aşırı tepki beni gittikçe sinirlendiriyordu.Böyle davranacağı bir şey olduğunu düşünmüyordum.
Kollarımı bağlayıp başımı hafiften yana yatırdım. "Ben de bu kadar takıntılı olduğunu bilmiyordum."
Göz devirdikten sonra o da kollarını bağladı. "Hem sen kimsin ve neden buradasın?" Hala devam eden sinir bozucu biçimdeki agresif ifadesi gittikçe sinirlerimi geriyordu.Resmen azarlar gibi konuşuyordu.
"Jimin!" Namjoon kapı eşiğinden Jimin'e bakıp merdivenleri işaret etti. "Odana."
Jimin,Namjoon'un sözü üzerine iç çekti ve kağıtları da alıp yukarı çıktı.Namjoon'un tıpkı bir baba gibi sözünü böyle dinletmesine birazcık şaşırmıştım.
Namjoon hafifçe gülümseyip bana baktı. "Normalde böyle değil de,bazen gıcık olabiliyor.Boşver sen,normal hali olsa saçmalamazdı böyle."
Namjoon'un tıpkı bir baba gibi olduğunu düşünmekte haklıydım,ben de gülümsedim. "Anladım,sorun yok."
Belki de o gün her şeyin başlangıcı olmuştu.
SELAAM!BU BENİM İLK HİKAYEM YANİ BİRAZ ACEMİYİM,HATALARIM OLMUŞ OLABİLİR.UMARIM BEĞENİRSİNİZ *-*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fake Love║PJM
FanfictionTek yapmamız gereken rolümüzü yapıp kurallara uymaktı fakat biz kuralların dışına çıkmıştık.