1.3K 42 6
                                    

Uykunun derinliklerindeyken hala gece olduğunu biliyordum. Bir şekilde uyuduğumun farkındaydım. Nasıl olduğunu bilmiyordum ama uyuduğumdan emindim. Aklım karışırken uyanmayı istedim. Şimdi şuan uyanmayı ve bu garip durumdan kurtulmayı...

Vücudum garip bir şekilde titrerken gözlerim yavaşça açıldı. Hala tam açamamıştım ama odamda olduğumu biliyordum. Uyurken uyuduğunu fark etmek, rüya görürken rüya gördüğünü fark etmek gibi garipti.

Tanıdık olmayan bir tıkırtı duyduğumda düşünmeyi kestim. Gerçi duymuşmuydum emin değildim.
Gözlerimi hafifçe aralarken daha fazla açamadığımı fark ettim. Açmak istiyordum ve zorluyordum ama ancak çok az bir şey açılıyordu ve doğru düzgün göremiyordum bile.
Perde açık olduğu için oda biraz aydınlıktı ve kapının önünde dikilen annemi görebiliyordum.
"Anne." diye fısıldadım ama sesim duyulmadı. Boğazım kuruduğu için zorla yutkundum.
Tekrar konuşmaya yeltendim ama sesim çıkmadı.

Yine konuşmak için ağzımı açtım. Tek yaptığım tükürüğümü yutmak oldu.
"Şş."
Ses odamdan yankılanırken annem bana doğru yaklaştı.
"Konuşmana gerek yok."
Kulağım yanlış mi duyuyordu yoksa annemin boğazı mı şişmişti? Sesi boğuk geliyordu.
Görüş alanıma bir kafa girdiğinde şok bedenimi kapladı. Karanlıkta görebildiğim tek şey saçlarıydı. Dağınık saçlarının rengini çözemiyordum. Gözüm kısık olduğu için görebildiğim tek şey bir kafa ve kirpiklerimdi.
"Seni almaya geldim." diye fısıldarken sesinin yumuşaklığı beni ürpertmişti.
Hala kim olduğunu anlayamamıştım ama annem olmadığı kesindi. Gözlerim yanmaya başlayınca kapatma ihtiyacı duymaya başladım. Gözlerimi kapattım ve bir süre bekledim. Tekrar açmaya korkuyordum.
"Seni cennete uçurmaya geldim."

Yine aynı şey olmuştu. Uykumda düşer gibi olmuştum ve bu 1 haftada 2. kez oluşuydu. Anlamıyordum eskiden senede 1 kez karşılaştığım şey neden şimdi sürekli başıma geliyordu?
Az önce gördüğüm rüya çoktan aklımdan silinmeye başlamıştı. Tamamen yok olmadan önce bir kaç parçayı aklımda tutmaya çalıştım. Hatırladığım tek şey odamdaki yabancının ay ışığında görülen kafasıydı ve bulanıktı. Tam olarak nasıl olduğunu kestiremiyordum.
Huzursuzca yatağımdan kalktım. Anlaşılan melekler beni rahat bırakmayacaktı. Yoksa şeytanlar mı demeliyim? Tamam dalgası bile kötü.

Herneyse.

Gecenin karanlığında aydınlık olan tek şey ayın muhteşem yüzüydü. İçeriyi aydınlatan tek şey olarak aya minnettardım. Koridorda sessizce yürürken etraftaki kolilere çarpmamak için çaba gösteriyordum. Etrafta koliler vardı çünkü taşınıyorduk. Normalde olsa bu benim için sorun olurdu çünkü bu taşındığımız 9. evimiz olacaktı. Annem öğretmen olduğu için sık sık taşınıyorduk. Ama benim için sorun değildi çünkü aynı okula gidecektim. Sadece mesafe uzayacaktı.

Bugün okulun son günüydü, karneleri almış ve yaza giriş yapmıştık. Ertesi gün taşınacaktık ve daha toparlanmamış eşyalar vardı. Sevgili ebeveynlerim aceleci davranmakta ustaydılar ve nasıl oluyorsa bunun benim için sorun olmadığını da düşünmeyi başarabilmişler.

Nihayetinde mutfağa girip ışığı yaktığımda ellerimi gözüme siper ettim. Uzun zamandır karanlıkta olduğum için ışık gözlerimi yakmıştı. Hemen ışığı kapatıp buzdolabına ilerledim. Annem çoğu şeyi kaldırmıştı, bu yüzden sadece bu akşam yediğimiz yemek, karpuz ve bir salkım üzümden başka bir şey yoktu. Üzüm sevmediğim, yemeyi ısıtamayacağım ve karpuzuda gece gece yiyemeyeceğim için sıkıntıyla buzdolabını kapattım. Bir su içip tekrar odama yönlendim.
Yine karanlıkta öylece durup düşündüm. Eşyalarımı toplamaya devam edebilirdim. Sadece çalışma masamdaki eşyalarım kalmıştı.

Salona çıkıp büyük bir kutu aldım ve odama tekrar geçtim. Sıkıntıyla eşyalarımı içine doldurmaya başladım. Bir süre sonra uykum gelmişti ve vücudumu taşıyamaz olduğum zaman yatağıma geçtim.

▹ SAKAR MELEK ◃Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin