Bizdeki son toplantımızdan sonra aradan tam bir ay geçti. Bu sürede, şu casusluk meselesinde yeni bir gelişme olursa diye ödümüz patlıyordu. Bu arada toplantılarımızı evlerimizde yaptık. Kulübeye de, arada bir kontrol amaçlı olarak uzaktan baktık. Bize tam olarak itiraf etmese de, sanırım Ege birkaç kez gidip içeri de girdi. Kulübe ve çevresinde şüphe uyandıracak bir şey olmadığını söylüyordu zaman zaman. Biz de Ege'nin oraya gidişi konusunu fazla kurcalamadık zaten. Günler gelip geçti ve özlemle beklediğimiz tarih geldi.
O toplantı günü âni bir telaşa kapılıp da, büyüklerimizi ayağa kaldırmadığımıza sevindik. Şimdilik her şey yolundaydı. Ferit amcanın da yardımı ile ailelerimizden ayrılıp Van'a geldik. Daha önce hiçbirimiz bu şehri görmemiştik. Gerçekten hayranlık uyandıran, çok güzel bir yerdi. Doğu Anadolu'nun en büyük ve kalabalık şehirlerinden biriydi. Kaleler kenti olarak bilinen şehir, belli ki hatırı sayılır bir turizm merkeziydi.
Otobüsten inince hemen otelin yolunu tuttuk. Bir an önce bavullarımızı bırakıp yerleşmemiz gerekiyordu. Bizi bekleyen büyük maceranın heyecanı, tüm kalbimizi sarmıştı. Eminim bu şehir, bizi balıkların da ötesinde birçok yönüyle büyüleyecekti.
Otelimize ulaştığımızda neredeyse akşam olmuştu. Şehirde ilk dikkatimizi çeken şey kalabalıktı. Şehir sakinlerinin yanında, bizim gibi göç meraklıları da vardı sanırım. Boyunlarında fotoğraf makineleriyle, yollarda birçok kişi dolaşıyordu. Otelimiz de turistlere ev sahipliği yapıyor, tıklım tıklım dolu görünüyordu. Ferit amca da burada zor yer bulabilmişti zaten. Otelimiz, hoş ve sevimli bir mekândı. Kapıdan girerken ilk sözü Ege aldı.
Ege,
Çok heyecanlıyım arkadaşlar. Ne kadar güzel bir yer burası böyle. Göç başlamadan yetişebildiğimize sevindim. Sanki birden, her yerden üzerimize balıklar uçuverecekmiş gibi bir his var içimde.
Ece,
Aynen bana da öyle geliyor. Gözlerim hep havayı tarıyor, balık arar gibi. Bu uçma işini biraz fazla abarttık galiba.
Sevgili Ferit amcacım, gezi için çok teşekkür ederiz. Araştırma faaliyetlerimizde her zaman yanımızdasınız. Bize çok destek oluyorsunuz. Sizi çok seviyoruz ve sizinle olmaktan büyük sevinç duyuyoruz. Siz olmasanız, YARGU çalışmalarımız hayal olurdu. Hakkınızı hiçbir zaman ödeyemeyiz.
Ferit Bey,
Ne demek Ece'cim. Ben de bayılıyorum sizin çalışmalarınıza. Asıl ben teşekkür ederim. Bu yaşımda birçok şey öğreniyorum. Çocukluğumdan beri hep macera neredeyse, ben de oradaydım. Şimdi de sizinle birlikte, birbirinden eğlenceli ve öğretici heyecanlar yaşıyoruz.
Bugün biraz dinlenelim. Yarın sabah kahvaltıdan sonra çok işimiz var. Yöre halkından bir rehber dostumuzla görüşmüştüm. Kendisi, bize bölgeyi gezdirecek. Sorularımızı cevaplayacak. Bu arada, Ege de çok iyi hazırlanmış görünüyor. Delil toplamaya hemen başlayacak sanırım.
Ege,
Evet Ferit amca. Rehberimize çok önemli sorularım var. Bu muhteşem olayı izlemeden önce, konuyu ondan iyice öğrenme fırsatı bulabiliriz umarım. Fotoğraf makinasını da hazırladım. Gölün göçten önce de, bazı görüntülerini çekmek istiyorum. Belki o sırada bizim canavar da, gülümseyen bir poz lütfeder makinama.
Ferit Bey,
Çok iyi düşünmüşsün Ege'cim. Şimdi siz lobide biraz oturun, ben işlemlerimizi yaptırayım. Sonra da odalarımıza çıkarız. Önce nüfus cüzdanlarınızı rica edeyim.
Giriş işlemlerimiz tamamlandıktan sonra, odalarımıza çıkıp yerleştik. Akşam yemeğine yarım saat kalmıştı. Yemek saatinde toplanıp, insanlarla dolu cıvıl cıvıl restoranda karnımızı doyurduk. Artık dinlenme vakti gelmişti. Her ânı çok neşeli geçen yolculuğumuz epeyce uzun sürdüğü için, hepimizi tatlı bir yorgunluk sarmıştı. Yemekten sonra Efe, Ege ve ben yukarı çıktık. Ferit amca ise lobide bir kahve içmek istedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meraklı Kafadarlar - 1 ( iz Peşinde )
MaceraEce, Ege ve Efe, yeryüzü araştırmaları yapan YARGU takımının üyeleri. Dünya'daki sıra dışı canlıları, harikulade olayları, ilginç yerleri araştırıyorlar. Maceradan maceraya koşuyorlar. Her bir yolculuklarında, birbirinden orijinal olayların sırların...