[17] "Voodoo bebeği"

532 30 37
                                    

Otel oldukça lüks görünüyordu ve restoran kısmının da bundan aşağı kalır yanı yoktu. Genellikle beyaz ve altın renginin seçildiği ortam oldukça göz alıcıydı. Masaların çoğu dolu görünüyordu ve insanlar da oldukça şıktı. Hoseok o an fark etti ki yer seçimi tamamen Taehyung'un fikri olmasa bile Namjoon'un bu işte parmağı vardı. Ama sustu; zaten sabahtan beri her şeyi sorguluyordu ve biraz daha sorgulamaya devam ederse başı ağrıyacak, gecenin sonunu göremeyecekti. Bu yüzden boş verdi.

Eli, Taehyung'un eli ile iç içeydi. Ne zaman kalabalık bir yere girseler Taehyung elini tutma ihtiyacı hissediyordu. Bu belki Hoseok'u bir şekilde kaybetme korkusundan geliyordu ya da belki girdikleri ortamdaki insanlara 'O benim' mesajı vermek içindi. Sebebi ne olursa olsun Hoseok bundan rahatsızlık duymuyordu; aksine hoşuna gidiyordu.

Çoktan onlar için ayrılan masaya geçip siparişlerini verdiklerinde ikisi de bir süre sessiz kaldı. Konuşmaları gereken konular vardı ama geceye böyle başlamak ne kadar doğru olurdu, tartışılırdı, bu yüzden ikisi de daha günlük bir şeyler konuşmak için diğerinin adım atmasını bekliyordu. Hoseok Taehyung'un gözlerine bakmaktan mutlu ama oluşan sessizlikten nefret ederken Taehyung "İlk zamanlarımızı hatırlıyor musun?" diye sordu.

Sadece on sene önceydi ama ikisi de o hallerini bir çocuk olarak görmekten vazgeçemiyorlardı. Hoseok'un zihnine Taehyung'un yine bugün olduğu gibi kısa ve kahverengi saçları düştü, çoğu zaman ters taktığı beyzbol şapkası ve bol tişörtleri dünmüş gibi netti zihninde. Kamerasını sürekli yanında taşıyan ama çok nadir fotoğraf çeken -çünkü konu fotoğraf olunca zor beğenen biriydi- henüz üniversitenin ilk senesinde olan bir çocuktan fazlası değildi.

Ama Hoseok o çocuğa çok fena tutulmuştu.

"Hâlâ seni nasıl tavladım bilmiyorum," dediğinde Hoseok güldü. "Çünkü sen o havalı dansçı çocuktun."

Hoseok Taehyung'un masaya yaklaşıp çenesini avucuna yaslamasını izledi ve sonra o da masaya yaklaştı. "Ben hâlâ havalı dansçı çocuğum." Göz kırptığında Taehyung buna gülümsedi.

"Kesinlikle şansım yaver gitmiş olmalı," dediğinde Hoseok Taehyung'un oyununa katılmaya karar verdi. Biliyordu ki ikisi de birbiri için yanıp tutuşuyordu ve şansın değil kaderin bir araya getirdiği iki çocuktu. Taehyung ne kadar Hoseok'un peşinden koştuysa, kendini geri çektiğinde Hoseok da o kadar Taehyung'un peşinden koşmuştu. Belki ilk söylediğinde Taehyung dürüsttü, bilemiyordu ama şimdi bir oyunun içinde olduğunun farkındaydı.

Masanın üzerinden Taehyung'a doğru eğildi, sesi ortama yayılan çatal bıçak ve konuşma seslerinin arasında sadece Taehyung'un duyabileceği bir seviyedeydi.

"O kadar şanslısın ki onca senedir beni elinde tutuyorsun. Belki şans değil, bana büyü yaptın?"

Taehyung da alt dudağını dişleyerek Hoseok'a doğru eğildi. Gözleri iki gözü arasında mekik dokurken nefesini yüzüne doğru yavaşça üfledi. "Sen benim voodoo bebeğimsin Hoseok. Bunu bugün değil yıllar önce fark etmen gerekirdi."

Hoseok bir anda geriye doğru yaslanıp "Kahretsin!" diye inledi. "Tahmin etmiştim."

Taehyung da gülerek arkasına yaslandığında garson siparişlerini getirdi ve küçük oyunları son buldu

☼☽

Hoseok boşalan kadehine şarap doldururken -kırmızı olanı tercih etmişlerdi- Taehyung'unkini de yenilemeyi ihmal etmedi.

"Aklıma takılan bir şey var," dediğinde Taehyung bakışlarını onda sabitledi. "Evlenmek hakkında ne düşünüyorsun? Çünkü başkası bu konuyu açtığında başka ülkelerde evlenecek durumumuzun olmadığını söylüyorsun ama bana gelince benden hiçbir zaman bunu istemediğini..." Evlilik, ikisinin çok fazla konuştuğu bir konu değildi. Şu anki evlerine taşındıktan sonra bu konu lanetlenmiş gibi ikisi de sözünü etmiyordu. Belki kendi ülkelerinde buna hakları olmadığı için daha da üzülmek istemediklerinden, belki de çok fazla umursamadıklarından. Çünkü zaten evli gibiydiler. Bir çocukları vardı. Taehyung geçen haftalarda ona bir yeminin ve iki şahidin onlar için gereksiz olduğunu vurgulamıştı.

bir bebek daha? | vhope ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin