[16] "Uçan sincap ve köpekbalığı"

481 42 10
                                    

Üçü de cumartesi gününü tembel geçirdiler. Taehyung Hee Ran'la birlikte çizgi film izlerken Hoseok sa tabletinde oyun oynuyordu. Bir ara Hee Ran televizyona bakmaktan sıkılmış ve Taehyung Babasının kollarından sıyrılıp birkaç bebeğini getirmek için odasına gitmişti fakat geri döndüğünde oynamaktan da vazgeçip eski yerini aldı ve o şekilde uyuyakaldı. Taehyung da Hee Ran'ı yatağına taşıdıktan sonra anca kahvaltı masasını Hoseok ile birlikte topladılar.

Hoseok, Taehyung'un birkaç gün ona soğuk davrandıktan sonra önceki gün birden şirlette karşısına çıkıp 'Yarın bir şeyler yapalım' demesine oldukça şaşırmıştı. Elbette önceki günler cehennem gibi geçmişti ve Taehyung'un teklifini duyduğunda çok mutlu olmuştu ama birden nereden çıktığını anlamamıştı. Başka bir zaman olsa Taehyung'un kaçamakları, der geçerdi ama buna bir isim koyamıyordu. Taehyung tavırlarından dolayı pişman olmuştu da kendini affettirmeye mi çalışıyordu? Hayır, hayır hastane olayında Taehyung haklıydı; Hoseok ne olursa olsun işi bırakıp gelmeliydi. Kendisinin suçlu olduğunu biliyordu; aksini iddia etmek aklından bişe geçmezdi, Taehyung'un da böyle düşündüğünü biliyordu yoksa ona soğuk davranmazdı. Hâl böyle olunca Hoseok bu, akşam yemeğini anlamlandıramıyordu. Bu akşam onun için koca bir sürprizdi.

Taehyung, odalarındaki banyodan çıktığında Hoseok hazırlanmış bir şekilde yatağa oturmuş düşünüyordu. Kafası çok dalgındı, Taehyung'un seslenmesiyle irkildi. "Ya! Hoseok, alnını böyle açıkta bırakacaksan bana bir çift göz daha gerekli. Seni kesenleri gözümle öldürmem gerek." Bornozunun açıkta bıraktığı  boynunda su damlaları bariz şekilde görünüyordu ve biraz önce boynuna astığı havluyla saçlarını karıştırmış, kaküllerinin alnına dökülmesine sebep olmuştu.

Hoseok kısaca gülümsedi. "Yakışıklı olmak istedim. Uğraşma benimle." Saatini takmak için ayaklandığında Taehyung da giyinmeye başladı.

"Ben seninle uğraşmıyorum ki, ama ciddiyim, sana bakan olursa onunla uğraşmaktan çekinmem. Onu bırak da  söyle bana, sen neden cenazeye gidiyor gibi siyah giyindin?"

Dolaba dönüp önceki günden hazırladığı pantolonu ve gömleği çıkarırken Hoseok'un alt dudağını sarkıttığını fark etmedi.

"Bilmem. İyi bir konbin oldu diye düşünmüştüm."

"Ona lafım yok zaten. Sadece rengine takılmıştım."

"Değiştireyim mi?"

Taehyung gömleğini pantolonunun içine sokarken başını kaldırıp Hoseok'a baktı, o sırada da kapı çaldı. "Hayır, iyisin böyle." Göz kırptığında Hoseok gülümsedi ve kapıya bakmak için odadan çıktı.

Taehyung'un küs kalamadığını, bu yüzden evdeyken buzların daha çabuk eridiğini biliyordu ve kendisiyle böyle konuştukça akşam için olan gerginliği azalıyordu.

Akşamın koca bir sürpriz olması gerginliği...

Kapıyı açtığında karşısında kostümlü iki adam görmeyi beklemiyordu tabii. Yüzü buruşurken Namjoon'a sordu: "Bu ne?"

"Köpekbalığı." Namjoon gayet normal, her gün köpekbalığı kostümü giyip dışarı çıkıyormuş gibi söyledi ve içeri girdi.

Hoseok bu sefer Seokjin'e sordu. "Bu ne?"

"Uçan sincap." O da Namjoon gibi içeri girdiğinde Hoseok bir süre daha kapıda kalıp hava almayı düşündü.

"Hayır, ciddi soruyorum bu hal ne?" Gözleri ikisi arasında gidip geliyordu. Karşısında otuzlarının başında olan bu iki adamın böyle durması feleğini şaşırttı demek abartı olmazdı.

"Köpekbalığı ile uçan sincap dedik ya Hoseok-ah." Seokjin sitemli sesiyle söylerken üçü de salona geçti. "Prenses nerede?"

Hoseok elleri belinde kaşlarını kaldırdı. Bunun kimin fikri olduğunu düşünüyordu, gerçi ikisi de bunu düşünebilecek insanlardı. "Uyuyor." Saatini kontrol etti. "Birazdan uyanır ama."

bir bebek daha? | vhope ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin