[11] "Nasıl uyuyayım?"

534 45 3
                                    

Hoseok hiçbir zaman çalışmaktan şikâyet etmedi.

Terden nemlenmiş kıyafetlerini çantasına sıkıştırıp dans odasından çıktı. Şirketteki çalışan sayısı bu saatte azdı. Rast geldiği birkaç kişiye selam verip binadan ayrıldı.

Her zaman en sevilenlerden olmuştu, henüz birkaç sene önce yeni mezun bir dansçı iken de, şimdi bir dans öğretmeniyken de seviliyordu. İnsanlar onu daima güler yüzlü ve etrafa pozitif enerji saçan biri olarak biliyordular. Her zaman nazikti. İşinde her zaman en iyisini yapmaya çalışırdı ama asla hırs gözünü kör etmezdi. Nerede durması, nerede ilerlemesi gerekirse bilirdi. Koreografi oluşturmakta ve onu öğretmekte iyiydi. Takımlar zorlansalar da Hoseok'un birçok yardımı ile koreografileri en iyi şekilde öğrenirlerdi.

Hoseok da onlara her zaman güzel ve havalı danslar sunmak için sabah akşam çalışırdı. İlk zamanlar bunu sorun etmezdi, çünkü Taehyung da Hoseok için gündüzünü gece, gecesini gündüz yapmıştı. Kendisi çalışmadığı için Hoseok'a ayak uyduruyordu ve ikisi de bu durumdan memnundu. Ama şimdi, bir evlatları varken ve Taehyung da çalışırken eve bu saatte gitmek Hoseok'a zor geliyordu. Belki bunalmıştı, belki sıkılmıştı ve belki de istemiyordu tam emin değildi ama bundan rahatsızlık duyduğundan emindi.

Saat neredeyse gece yarısı olmak üzereydi. Seul bu saatte de yaşayan bir şehirdi ama Hoseok yorgundu. Eskisi gibi dinamik olamıyordu. Hayır, henüz gençti, enerjikti ama öncesine kıyasla yorgunluğu daha fazla hissediyordu. Öyle ki araba kullanmak düşüncesi bile kaslarını yoruyordu. Bir taksiye binip eve gitme düşüncesi aklına yerleşmeye başlamışken acıktığı hissi daha baskın geldi. Ağır da olsa sürücü koltuğuna geçti ve bu saatte açık olan nadir marketlerden birine sürdü.

Markette tavuk çeşnili ramen aldı. Markette hazırlayıp sıcak bardağı ile arabasına geri dönmek üzere kaldırıma çıktığında vazgeçti. Hava, beklenmedik bir şekilde sıcaktı. Dışarıdaki masalardan birine geçip ramenini yemeğe başladı. Taehyung'un onun için yemek ayırdığını biliyordu, her zaman ayırırdı. Eve ne zaman döndüğünün önemi yoktu, ne zaman eve gitse onun için hazır bir yemek daima olurdu ama Hoseok bugün onu da istemedi. Herhangi bir sorun yoktu, sadece bir an önce karnını doyurup eve gitmek ve uyumak istiyordu. Sonunda bugünü nihayete erdirmek istiyordu ve Taehyung'un onun için hazırladığı yemeği de kahvaltıya saklamak istiyordu.

Taehyung, Hoseok'un eve geç geldiği dönemlerde uyumazdı, onu beklerdi. Zaten bir şeye sarılmadan uyumama gibi bir alışkanlığı vardı; bunu Hoseok'la tanıştıktan sonra 'Hoseok'a sarılmadan uyumama' ya dönüştürmüştü ve o eve gelmeden uykuya dalmıyordu. Tabii bazı geceler yorgun düşüyor ve uyuyakalıyordu ama bu çok nadir olurdu. Her zaman onu beklerdi ve onun için de geç saatte sofra hazırlamaktan asla çekinmezdi. Birçok kez Hoseok buna gerek olmadığını söylese de Taehyung onu dinlemiyordu.

Hoseok bu gece Taehyung'u yormak istemedi, her ne kadar şu an uyanık olduğunu bilse de istemedi.

Yemeğini bitirince vakit kaybetmeden arabasına atladı ve eve sürdü. Ah, bu dönemlerde kızını çok özlüyordu. Onu sadece sabah çok kısa bir an kahvaltıda görmek özlemini asla dindirmiyordu.

Eve geldiğinde her zamanki gibi sessiz olmaya çalışarak kapıyı açtı. Evde ölüm sessizliği- bekleyin uyku sessizliği vardı. Biraz önce içinden kızının bir umut uyumadığını geçirirken şimdi Taehyung'un da uyumasını diliyordu. Direkt yatağına geçip güzel bir uyku çekmek istiyordu.

Çantasını bırakıp ceketini astıktan sonra salondaki loş ışık dikkatini çekti. Taehyung kanepede oturmuş ayaklarını önündeki sehpaya uzatarak şarap içiyordu. Gözleri önüne bakıyor ama oldukça dalgındılar. Hoseok'un geldiğini duymamıştı.

Yavaşça ilerleyip Taehyung'un yanına yaklaştı, onu korkutmak istemediğinden önce seslendi. Taehyung gayet mekanik bir hareketle başını ondan tarafa çevirdiğinde yorgunca gülümsedi.

"Geldin," dedi Taehyung Hoseok yanına otururken. Başını hemen Hoseok'un göğsüne yaslamıştı.

"Neden uyanıksın ve içiyorsun?" diye sordu Hoseok Taehyung'un saçlarına doğru. Bu hoşuna gitmemişti. Taehyung'un yalnız içmesini sevmiyordu. Her zaman ona eşlik etmekten keyif alırdı ama şu an bir yudum içecek bir hali bile yoktu.

"Eve iş getirdim," derken ayağının dibindeki dizüstü bilgisayarı işaret etti. "Sonra da seni beklerken içmek istedim."

Taehyung bakışlarını Hoseok'a çevirerek söylediğinde dudakları şaraptan dolayı daha bir kırmızı görünüyordu, saç telleri birbirine girmişti ve üzerindeki kırmızı basketbol şortu ve beyaz tişört ile Hoseok'a görsel bir şölen sunduğunun farkında değildi.

"Kaç kadeh içtin bakayım?"

Taehyung doğrulup oturuşunu düzeltti. Hoseok'tan ayrılmak bir an titremesine neden olduğunda alt dudağını ısırdı. "Merak etme, bu ikinci. Başım ağrıyor zaten, içemiyorum." Yarısı dolu kadehi yeniden dudaklarına götürdüğü sırada Hoseok ondan önce davrandı ve kadehi olduğu gibi kafasına dikti. Taehyung biraz şaşkın, biraz bozulmuş bir şekilde bakıyordu. İçkisi elinden alınınca, oyuncak bebeği elinden alınan Hee Ran'dan farkı olmamıştı.

Hoseok boş kadehi sehpaya koyduğunda Taehyung'un aralık kalan dudaklarına hızlı bir öpücük bıraktı. "Uyuyalım."

Taehyung sırtını kanepe ile buluşturdu. "Uyumak istemiyorum. Sevişsek?"

Hoseok önce kaşlarını kaldırdı ama sonra gülümsedi. "Başım ağrıyor dememiş miydin sen?"

"Öpersen geçer."

Taehyung'un bileğinden tutup onu kaldırmaya çalıştı. Baya direniyordu. "Yorgunum Taehyung. Hem baksana senin de gözlerin kan çanağına dönmüş."

Taehyung hiç istemese de pes etti. Hoseok'un yorgunluğunu görebiliyordu, baş ağrısı ya da gözlerinde biriken acı onun için önemli değildi ama Hoseok'un ayakta duracak hali yoktu. Hem aç da olabilirdi?

"Yemeden mi uyuyacaksın? Bir şeyler hazırlayayım."

Hoseok onu odaya kadar sürükledi. Hızlı davranıp soyunmaya başladığında aç olmadığını, gelirken markete uğradığını söyledi. Taehyung'un bu sebepten alınmayacağını biliyordu, en azından umuyordu.

Taehyung pijamasını henüz giymiş Hoseok'a doğru adımladı. Çenesine ufak sulu öpücükler bıraktı. "Emin misin? Bak benim uykum kayboluyor..." Sevişmekten çoktan vazgeçmişti, sadece Hoseok'la oynamak hoşuna gidiyordu.

"Eminim."

"Bak sonra bunun acısını iyi çıkarırım senden." Hoseok yorganın altına girerken ufak bir kahkaha attı. Taehyung derse, yapardı.

"Çıkar. Gerçekten razıyım ama bugün olmaz. Arabayı sürmek bile zor geldi, bu halimle seni nasıl süreyim?"

Taehyung odanın ışığını kapatacakken eli anahtarın üzerinde asılı kaldı, yüzü şaşkın bir hal almıştı. "Gerçekten mi Hoseok? Ben şimdi nasıl uyuyayım? Hım? Bunu söyledikten sonra nasıl uyuyayım?"

 "Gerçekten mi Hoseok? Ben şimdi nasıl uyuyayım? Hım? Bunu söyledikten sonra nasıl uyuyayım?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
bir bebek daha? | vhope ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin